Ana SayfaHaberlerGündem"Türkiye gibi bir dostunu kaybettin"

“Türkiye gibi bir dostunu kaybettin”

 

Sakarya'da referandum mitingi yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türk bakanlara yönelik engelleyici tutumu nedeniyle kriz yaşanan Hollanda'yı eleştirdi. Seçimi kazanan Başbakan Mark Rutte'ye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ey Rutte, sen seçimi birinci parti olarak almış olabilirsin ama bilesin ki Türkiye gibi bir dostunu kaybettin. 'Efendim, seçimden sonra başbakanla bir yemek yiyebiliriz.' Bizde öyle bir başbakan yok, geç o işi. Sen kaybettin" dedi.

 

"Kim dak ederse, ona da dak olur"

 

Erdoğan'ın konuşmasından diğer satır başları şöyle:

 

"Şimdi bunlar vizelerin kaldırılması meselesinde söz verdiler, tutmadılar. Şimdi 'geri kabul' diyorlar. Ne geri kabulü ya, geç onları. Sen benim bakanımı Hollanda'ya sokmayacaksın, sen benim Dışişleri Bakanıma uçuş izni vermeyeceksin, benim topraklarım olan başkonsolosluk binasında görüşme yapmak, oraya girmesine fırsat vermeyeceksin, bizden buralara girişi bekleyeceksin. Yok öyle şey. Arapların güzel bir sözü var, 'Men dakka dukka.' Kim dak ederse, ona da dak olur."

 

"Bunların cibilliyetini biliriz. Boşnak kardeşlerimizi şehit ettiler"

 

"Ben diyorum ya 'Bunlar yeni Nazizmdir.' Bundan çok rahatsız oluyorlar. Çünkü Hollanda Nazi tokadı yedi. Peki ey Hollanda, sen Srebrenitsa'da benim Müslüman kardeşlerimi, 8 bin 354 Müslüman kardeşimi katlettiniz, onu neyle ifade edeceksiniz? Bunları biz unutmuyoruz, bunların cibilliyetini biliriz. Orada Boşnak kardeşlerimizi şehit ettiler."

 

"Bunlar haçla hilâl mücadelesini başlattı"

 

"Avrupa Birliği'nin Adalet Divanı bir açıklama yaptı. İşverenlere diyor ki 'İsterseniz iş yerlerinizde başörtülü çalışmak isteyenlere müsade etmeyebilirsiniz.' Hani inanç, din özgürlüğü? Bunlar haçla hilâl mücadelesini başlattılar. Başka bunun izahı olamaz. Açık söylüyorum, Avrupa hızla İkinci Dünya Savaşı öncesi günlere doğru yuvarlanıyor."

 

Kılıçdaroğlu'na tepki

 

"Dün ilk defa meydana çıkmış, orada milletvekilleri için diyor ki; '550 milletvekili bile fazla, 600'e ne gerek var. Ballı maaşlarını alıp yatacaklar.' diyor. Bu zâtın Meclis'e, milletvekillerine, milletin iradesini temsil eden insanlara bakışı bu. Hakaret ediyor. Hem parlamenter sistemi savunuyor hem de parlamentoya ve milletvekillerine hakaret ediyor."

 

"Diyor ki 'Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda sanki muhtarlara hitap ediyor'. Sen hayatında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda hitap ettin mi? Orada kimlerin oturduğunu biliyor musun? Önce bir haddini bil. Kendi Cumhurbaşkanı'na durup dururken hakaret etme, saygısızlık etme. Burada ne konuşulursa orada o konuşulmazmış. Biz omurgalıyız. Ülkemde başka, orada başka, bizde böyle bir şey yok. Bir konuda gerçek neyse, onu burada nasıl konuşuyorsak orada da öyle konuşuruz. Öyle yalpalama yok. Dürüst siyaset budur."

 

"Herhangi bir vatandaşımız nasıl, hangi şartlarda, yaşta emekli oluyorsa milletvekilleri de aynı yaşta emekli olacak. Yani bir dönem milletvekilliği yaptı, bundan sonra eğer milletvekilliği devam etmiyorsa, ne iş yapıyor, herhangi bir kurumda mı çalışıyor, oradan sigortası, vesairesi ödenecek veya kendisi ödeyecek. Ne zamana kadar? İşte o emeklilik yaşı gelene kadar. Önce bunları bir öğren. Ben bu yalanlara cevap vermeyi kendime zûl addediyorum ama güya bu ülkenin anamuhalefetinin başındaki zat bu yalanları söylemekten hâlâ geri durmuyor. Buna üzülüyorum."

 

"Sıkıysa 'hayır' desinler"

 

"Şimdi sesleniyorum 'hayır' diyenler, Cumartesi günü 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün temelini atıyoruz, evet mi, hayır mı? Sıkıysa 'hayır' desinler. Diyebilirler mi? Niye? Artık millet bunları yutmuyor. Ve inşallah dünyanın bir numaralı köprüsü olacak."

 

"Sen nasıl Barolar Birliği Başkanısın?"

 

"Hayır kampanyası yapmak üzere PKK ile beraber Avrupa'da dolaşan ki bunlardan bir tanesi de Türkiye Barolar Birliği'nin Başkanıdır. Sen nasıl Barolar Birliği Başkanısın? Senin PKK ile yan yana olmanı kim anlatabilir? Şu anda Kandil, PKK'nın başı, bölücü terör örgütlerinin yandaşları 'hayır' diyor mu? Kişi sevdikleriyle beraberdir, unutmayın."

 

"Milli, yerli olan hiç kimsenin bu anayasa değişikliğine karşı çıkması için sebep yok"

 

"Eğer bugün cumhurbaşkanlığı sistemi için sizlerden destek istiyorsak ülkemizin ve milletimizin faydasına olduğuna inandığımız için istiyoruz. Görüyoruz ki milli demokratlar cumhurbaşkanlığı sisteminin yanında, bölücüler ve dış güçler ise karşısında yer alıyor. Milli olan, demokrat olan, yerli olan hiç kimsenin bu anayasa değişikliğine karşı çıkması için sebep yoktur."

 

"Hiç uzağa gitmeye gerek yok. 1991 yılından 2002 yılına kadar süren 11 yıllık koalisyonlar döneminin ülkemize maliyeti nedir biliyor musunuz? Tam 850 milyar dolar. Niye mi? Şayet Türkiye 1991 yılından beri istikrarlı bir yönetimle idare edilseydi bugün büyümemiz iki kat fazla olacaktı. Bu da demektir ki şu anda ülke olarak 1,7 trilyon doların üzerinde bir zenginliğe sahip olacaktık."

 

Kaynak: Al Jazeera, AA

- Advertisment -