Ana SayfaHaberlerAlmanyalı Müslüman gencin kimlik arayışı Berlinale'de

Almanyalı Müslüman gencin kimlik arayışı Berlinale’de

 

 “Oray” sevdiği kadın ile inancı arasında kalan bir gencin yanı sıra çoğunluk toplumuyla kültürel çatışma yaşayan bir Müslüman'ın hikayesini de anlatıyor. Oray'ın içinde bulunduğu cemaat, ona her konuda yardım ediyor, onunla dayanışma sağlıyor. Büyükatalay, filmde Oray üzerinden“Yaşadıkları toplumun parçası olamayan, uğradıkları hayal kırıklıklarıyla öfkeli olan, bir yandan dakendi gruplarını oluşturan gençleri” de anlattığına işaret ediyor. Birbirlerine bağlı olan, aralarında yardımlaşan bu gençl erin “toplumda sahip olmadıkları bir aidiyet hissine kavuştuklarını” söyleyen yönetmen, filmde bu gençlerin yaşadıkları çelişkileri göstermek istediğini belirtiyor.

 

Senaryosu da Mehmet Akif Büyükatalay'a ait olan film, gerçek bir olaya dayanmıyor. Ancak Büyükatalay, Oray karakterini yazarken, adi bir suçlu iken dindar olan ve eski yaşamı ile inancını bağdaştırmakta zorlanan bir tanıdığından esinlendiğini ifade ediyor.

 

Filmde, Oray'ı Zejhun Demirov, eşi Burcu'yu ise Deniz Orta canlandırıyor. İmam rolünü de Cem Göktaş üstleniyor.

 

Perspektif-Alman Sinemasında göçmen kökenli yönetmenler

 

Berlinale olarak bilinen festivalin Perspektif-Alman Sineması bölümünde, genç kuşak Alman  yönetmenlerin filmlerine yer veriliyor. Bu yıl Berlinale'nin direktörlüğüne veda edecek olan Dieter Kosslick'in göreve yeni başladığı 2002 yılında festivalin bölümleri arasına kattığı Perspektif-Alman Sineması, ülkedeki genç yetenekleri tanıtmayı hedefliyor.

 

Bu yılın programında 12 film yer alıyor. Programdaki yönetmenler arasında Türkiye kökenli Mehmet Akif Büyükatalay'ın yanı sıra İranlı Maryam Zaree, Bulgaristan doğumlu Simona Kostova, Hint kökenli Udita Bhargava gibi isimler dikkat çekiyor.

 

Mehmet Akif Büyükatalay, yeni kuşak Alman sinemasından çalışmaların yer aldığı programda göçmen kökenli yönetmenlerin isimlerin bulunmasına rağmen, yine de sektörde “istenen ilerlemenin” henüz sağlanmadığını belirtiyor. Berlinale'nin Alman sinemasındaki durumu temsil etmediğini ifade eden Büyükatalay, “Ben kişisel olarak Türklerle, Müslümanlarla ilgili bir film yapabildim ama Goethe'nin biyografisini çekmek isteseydim ne olurdu? 'Siz Türksünüz, NSU veya namus cinayeti üzerine bir film yapsanız daha iyi olur' derlerdi herhalde” şeklinde konuşuyor. Büyükatalay, göçmen kökenli yönetmenlere de yer açan “Berlinale ruhunun” bütün Almanya'daki sinema sektörünün tamamına yayılmasının ise zaman alacağına inanıyor.

- Advertisment -