Fakat ‘gençlik inşa etmek” ten başlayarak üzerine düşünülecek ne çok kavramsallaştırma var. Kitap okunmuyor denilse de günümüzde bu koca bir hurafe. Binlerce genç okuyor dinliyor tartışıyor, içinde yaşadığı dünyayı, Müslüman alemde düşünce ve pratik adına neler olduğunu anlamaya çalışıyor. İkiz kulelere saldırı esnasında da, bu tebliğler sunulurken de bebek olan gençler büyüdü, her nesil gibi korkunç bir darbeye (15 Temmuz) tanık oldular ve dünyanın farklı bir eşiğe geldiği zamanları idrak ediyorlar.
Şimdilik, Orban’ın önünde Macarların tarihi rövanşını almak için Hünyadi Yanoş’un akıbeti dışında bir engel kalmamış gibi görünüyor. Bundan sonra meydanlarda nutuk olarak bolca alkış alan iddialı sözler, gerçeklerle ve ülkenin imkanlarıyla sınanacak.
42 yaşımdayken bana çok yaşlı demişlerdi. Gençleşmediğime göre beni neden istiyorlardı? ‘Önce beni bir görün’ dediğimde, ‘Hayır sizi istiyoruz’ diye ısrar ettiler.”
rüzgârın, geçip giden kavimlerin sesiyle yolun taşıyla toprağıyla konuşması gibi...
Lula Da Silva, PT yandaşlarının kendisine önerdiğinin aksine darbeyi gerçekleştiren yargıya başkaldırmadı. 30 yıldır sadece Brezilya değil Latin Amerika Sol’unu da temsil eden efsane Başkan yazıyı kaleme aldığım sırada São Paulo’dan uçakla geçtiği Curitiba’da federal polise teslim olmuş ve cezaevine girmişti. Brezilya’nın elitleri bundan belki mutluluk duyuyor ve ülkelerinin yolsuzlukla nasıl mücadele ettiğini altın harflerle siyasi tarih kitaplarına yazmaya hazırlanıyorlar. Ama önemli olan kitaplara yazılanlar değil, gerçekler.
Türkiye güçlü potansiyelleri olan ama zayıf bir ülke… Öte yandan bu zayıflıkla yüzleşebildiği takdirde, onu alt edebilecek esneklik ve birikime de sahip. Ne var ki siyaset alanının toplumsal dinamikleri iğdiş etme gücü devam ederken, bugün o siyaset alanının bizatihi yozlaşması ve kurumsal yapının iflası tehlikesi ile karşı karşıyayız.
Türk modernleşmesi, “halk iradesi” ile “otoriterlik arayışı” arasında gidip geldi. AK Parti dönemi, otoriter modernleşmenin sonu gibi görünüyordu. Ancak bu kez muhafazakarlık, o çok karşı çıktığı otoriter modernleşmenin peşine düşmüş gibi görünüyor.
SAYFALAR