Ana SayfaYazarlarAKP tabanı ve zihniyet değişimi

AKP tabanı ve zihniyet değişimi

Bir siyasi parti yöneticisi olsanız seçmeninizin demokrat zihniyete yakın olmasını ister miydiniz? Buna verilen idealist ve romantik cevap ‘evet’tir çünkü hemen herkes kendisinin de demokrat olduğunu ve aynı nitelikte bir tabanla daha başarılı olacağını varsayar. Gerçekte ise tarihsel ve kültürel nedenlerle demokrat zihniyet bugün Batı toplumlarında bile istatistiki olarak ancak üçüncü veya dördüncü sırada yer alıyor. Dolayısıyla aslında siyasi partiler epeyce rahat konumdalar. Aksi halde demokrat bir taban siyasi partileri sürekli demokratlığa itecek ve kurumların uyumsuzluğu ortaya çıkacaktı. Bu da birçok kişinin kariyerinin bitmesini ima edecekti…

 

Neyse ki siyasi partiler zihniyetin genelde büyük ölçüde sabit olduğu veya çok yavaş değiştiği dönemlere ait oluşumlar olarak yaşar ve zamanı gelince de hayattan çekilirler. Çünkü zihniyet değişimi nesilleri içeren, bazen birkaç asra uzanan bir dönüşümü ima eder. Dolayısıyla her siyasi parti bizzat kendi zihniyetinin seçmeninde de aynen var olduğunu varsayar ve genelde gayet gerçekçi davranmış olur. Ekleyelim ki zihniyet derken ideolojilerin, kimliklerin, siyasi ve kültürel talep ve tercihlerin derinindeki bir ‘zeminden’, hayatı ve gerçekliği anlamlandıran zımni bir varoluş paradigmasından bahsediyoruz. O nedenle örneğin ideolojiler değişse bile Türkiye’deki siyaset alanının kültürü ataerkil/otoriter bileşiminde takılıp kalmıştır. İdealist bir liderin iradesi ile bu hali değiştirmek ise çok zordur, çünkü kurumun kültürü hemen her zaman galebe çalar.

 

Zihniyet değişimi toplumdaki göreceli bağımsız kültürel odakların birbirinden ayrı değişim süreçleri geçirmeleri ve bunlar arasındaki ilişkinin yeniden kurulması ile mümkün olur. Egemen zihniyetin tıkanması her kültürel yapıyı bir başka zihniyete geçişe zorlamaya başlar…  Birlikte dönüşüm kültürel odaklar arasındaki ilişkiyi yeniden kurarken onları yeni bir zihniyet etrafında buluşturur.

 

Bir zihniyet kendi tükenişinin kıyısına geldiğinde siyasi parti olarak ortaya çıkmak ve yeniye kapı açmak çok avantajlı bir durumdur. AKP bunu yaptı… Tarihsel açıdan bakıldığında bardağı taşıran son damla oldu. Eski zihniyetin yapaylaşmış engelleyici kalıplarını kırdı, toplumsal enerji barajının kapaklarını açtı. Ülke gelgitlerle de olsa, kaotik bir yapı arz etse de demokratikleşme ve normalleşme yönünde büyük bir ivme kazandı. Ancak toplumsal sistemin her odağı aynı değişim dinamiğine sahip değildi ve yönetim bunun yarattığı sürtüşmelerle uğraşmak zorundaydı.

 

Ne var ki AKP’nin öngörülmesi gereken bir gerçekliği vardı… Toplumun en hızlı dönüşümü bizzat bu partinin seçmeninde yaşanmaktaydı. AKP’nin temsil ettiği kitlenin zihniyeti ilk başta epeyce tekçi gözükürken, on üç yılın sonunda içsel enerji açığa çıkmış, İslami kesimin genç kuşakları özgürleşmiş, demokratlaşmış, yelpaze genişlemişti. Bugün AKP Türkiye’nin demokratlarını çeperinde taşıyor. Onları temsil edemiyor ama kendi değişimci istekliliği sayesinde umut vermeye devam ediyor. Bugün en bilinçli seçmen AKP’ninki… Ve bu da partiyi zihniyet değişimine zorluyor.

 

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik