Ana SayfaHaberlerGündemTümamiral Cihat Yaycı kimdir, neden istifa etti?

Tümamiral Cihat Yaycı kimdir, neden istifa etti?

 

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Yaycı'nın istifasının onaylandığı belirtildi.

 

Eski Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili, Star gazetesi yazarı Mehmet Metiner, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, Yaycı ile görüştüğünü ve kendisine istifasının Erdoğan'a tepki amacı taşımadığını söylediğini aktardı.

 

Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk de Yaycı'nın yakın çevresine "Onurum, gururum incindi" dediğini öne sürdü.

 

Yaycı, ordu içerisinde Fethullah Gülen Yapılanması'na mensup kişilerin ortaya çıkartılması amacıyla "Fetömetre" adı verilen uygulamayı geliştiren ve Libya ile Aralık ayında Münhasır Ekonomik Bölgelerin belirlenmesine yönelik imzalanan anlaşmanın fikir babası olarak biliniyor.

 

Yaycı kimdir?

 

1966 yılında Elazığ'da doğan Yaycı, 1984 yılında Deniz Lisesi'nden, 1988 yılında da Deniz Harp Okulu'ndan mezun oldu.

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın çeşitli gemilerinde branş subayı, bölüm amiri ve komutanlık gibi görevlerde bulundu.

 

Marmara Ünviersitesi'nde insan kaynakları alanında, ABD'de de fizik mühendisliği ve elektronik mühendisliği alanında yüksek lisans yaptı ve İstanbul Üniversitesi'nde de uluslararası ilişkiler bölümünde doktorasını tamamladı.

 

2016 yılında Tümamirelliğe terfi etmesinin ardından 2017 yılına kadar Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanlığı görevini yürüttü.

 

20 Ağustos 2017'de de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevine getirildi.

 

Erdoğan'ın Cumartesi günü yayımladığı kararla, Genelkurmay Başkanlığı emrine atandı.

 

Yaycı'nın 2019 yılında yayımlanmış "Libya Türkiye'nin Denizden Komşusudur" adlı bir kitabı bulunuyor.

 

Yaycı'nın ikinci kitabı "Doğu Akdeniz'in Paylaşım Mücadelesi ve Türkiye" başlıklı kitabı da 2020 tarihini taşıyor.

 

Mavi Vatan ve "Fetömetre" nedir?

 

Doğu Akdeniz konusunda çok sayıda çalışmaya imza atan Yaycı, Türkiye'nin deniz kıta sahanlığı egemenliğine verdiği "Mavi Vatan" konseptinin mimarı olarak gösteriliyor.

 

Yaycı, yayımladığı kitaplarda Türkiye'nin Libya ile Münhasır Ekonomik Bölgeler anlaşması imzalayarak, Doğu Akdeniz'de nüfuzunu artırabileceğini ve diğer ülkelerin güç kazanma çabalarını sekteye uğratabileceğini savunuyor.

 

Gazeteci Mehmet A. Kansu, 26 Kasım'da Anadolu Ajansı'nda yayımlanan makalesinde, Yaycı'nın kitabından uzun alıntılara yer veriyor.

 

Kansu'nun makalesine göre, Yaycı, Doğu Akdeniz'deki güç mücadelesinde Libya'nın anahtar olduğunu söylüyor ve Akdeniz haritasının farklı bir bakışla ele alınarak, Türkiye'nin Marmaris-Fethiye-Kaş hattının Libya'nın Derne-Tobruk-Bardiya'ya kıyı hattıyla komşu olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

 

Türkiye ile Libya'da Trablus merkezli, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında Kasım ayında, Münhasır Ekonomik Bölgelerin sınırlandırılmasına ilişkin anlaşma imzalandı.

 

Bu anlaşma ile Türkiye'nin dünya üzerindeki eğimli duruşundan yola çıkarak diyagonal hatların oluşturulması sonucunda Akdeniz'in karşı kıyısındaki sahillere ulaşmış ve Münhasır Ekonomik Bölgelerin batı sınırını oluşturmuş oldu.

 

Libya konusu dışında Yaycı'yı görevi süresince gündeme getiren bir diğer konu da "Fetömetre" adı verilen uygulama.

 

Yaycı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın Personel Daire Başkanlığı'na getirildiğinde geliştirdiği bu uygulama ile Fethullah Gülen Yapılanması ile bağlantılı olduğu iddiasıyla yargılanan kişilerin ilişki ağları üzerinden halen görevde olan ve bu yapılanmayla bağlantısı olduğu düşünülen kişilerin tespit edilmesini amaçladı.

 

Milliyet gazetesinde Eylül 2018'de yayımlanan bir haberde, bu sistemle Gülen Yapılanması ile bağlantılı olduğu düşünülen 4 bin 500 askerin ve 600 sivilin tespit edildiği belirtiliyor.

 

Yaycı'nın Gülen Yapılanması'nın hedefinde olduğu iddiaları hakkında neler biliniyor?

 

Yaycı hakkında daha önce Gülen Yapılanması'na mensup olduğu yönünde çeşitli iddialar ortaya atıldı ve suç duyuruları yapıldı.

 

Bazı basın kuruluşlarında da Yaycı'nın Gülen Yapılanması karşı ordu içinde yürüttüğü faaliyetlerden dolayı bu grup tarafından "karalama kampanyasına" maruz kaldığı yönünde iddialar ortaya atıldı.

 

Yaycı, 15 Temmuz 2016'daki askeri darbe girişiminden önce astına hakaret ettiği gerekçesiyle Askeri Mahkeme'de yargılandı. Ancak daha sonra hakkında şikayetçi olan ve yargılanmasına izin veren kişiler, Gülen Yapılanması ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle ordudan ihraç edildi.

 

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2010'ların başında başlatılan "askeri casusluk soruşturmasında" bilgi sızdırılmasıyla ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında bir gizli tanık Yaycı'nın Gülen Yapılanması'na mensup olabileceğini iddia etti.

 

Başsavcılık yaptığı inceleme sonucunda 2017 yılında takipsizlik kararı verdi.

 

Kararda, "Adli soruşturmalarda ön açan, özel ve inatçı bir gayretinin gözlemlendiği, gizli tanığın afaki ve bir temele dayanmayan beyanı dışında adı geçen hakkında hiçbir delil olmadığı gibi tam tersine sergilediği mücadele sonucunda aktif bir terör örgütü karşıtı olduğu bilinen ve bu yönde büyük katkıları olan Yaycı hakkında tahmine dayalı bir değerlendirmenin başsavcılığımızca kıymetlendirilmesinin mümkün olmadığı kararına varılmıştır" denildi.

 

Anadolu Ajansı'nda Ekim 2018'de yayımlanan bir haberde, darbe girişimi sonrası yurt dışına firar eden ve Gülen Yapılanması ile bağlantılı olduğu iddia edilen askerlerin sosyal medyadan bu gruba karşı mücadele veren isimleri hedef aldıkları öne sürüldü.

 

Haberde, hedef alınan isimlerin başında Yaycı ve ekibinin olduğu belirtilerek, "Yaycı ve ekibindekilerin evlerinin konum bilgileri ve uydudan çekilmiş fotoğraflarını paylaşarak tehditte bulunan firariler, kendilerine karşı gördükleri bu askerlerin eş ve çocuklarının cep telefon numaraları ile özel yaşama ilişkin bilgilerini dahi paylaşmaktan geri durmuyor" denildi.

 

Darbe girişimiyle ilgili Genelkurmay Başkanlığı davasının 12 Mart 2019'daki duruşmasında sanıklardan eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç savunmasında, Yaycı'nın "geçmişteki bağlantılarının ortaya çıkarılması" gerektiğini öne sürdü.

 

Son olarak istifasından kısa bir süre önce Yaycı, "ihaleye fesat karıştırma iddiasıyla" savcılığa sevk edildi.

 

Sözcü gazetesinde yer alan haberde, Gölcük Donanma Komutanlığı'nda bir torpido güdüm telinin muayenesiyle ilgili açılan ihaleyi kazanan firmanın muayene sürecinden şikayetçi olup kendisine zorluk çıkartıldığını söylediği belirtildi.

 

Habere göre, kısa bir süre önce konuyla ilgili olarak Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Teftiş Kurulu soruşturma açtı ve bu soruşturmaya Yaycı da dahil edildi.

 

Milli Savunma Bakanlığı'nın onayıyla Yaycı "çete lideri", Gölcük'teki Torpido Test İstasyon Komutanlığı'nda görevli üç astsubay ve iki subay da "çete üyeleri" suçlamasıyla ve "ihaleye fesat karıştırdıkları" iddiasıyla savcılığa sevk edildi.

 

Emekli Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok ise 16 Mayıs'ta Odatv'deki yazısında, Donanma Komutanı Koramiral Ercüment Tatlıoğlu'nun beş subay ve astsubay için "Ortada bir suç yoktur, görevlerini yapmışlardır" diyerek soruşturma izni vermediklerini öne sürdü.

 

Ahmet Zeki Üçok yazısında, "Ne ihale ile ne de malzemelerin teslimi ile uzaktan yakından alakası olmayan sadece ihale şartlarına uygun olmayan malzemeleri teslim almayın diye emir yazılması talimatı veren Tümamiral Cihat Yaycı hakkında Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler anında soruşturma izni verir ve dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir" ifadelerini kullandı.

 

Üçok'a göre Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, MSB Teftiş Kurulu'nun raporunu ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler'in soruşturma iznini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gösterdi, Tümamiral Cihat Yaycı'nın "görev yerinden uzaklaştırılmasını" istedi.

 

Tümamiral Cihat Yaycı'nın Genelkurmay Başkanlığı emrine atanmasıyla ilgili karar Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlandı. Yaycı da bu karardan üç gün sonra istifa etti.

 

 

- Advertisment -