Ana SayfaYazarlarKemale ermenin hazin hali…

Kemale ermenin hazin hali…

 

Güttüğü iki keçi, ıslığı tuttu dağı taşı, deyimini hatırlayıp siz de aynı şeyi söylüyor olmalısınız, iki keçi akşam ağıla döndü mü, güdücü ıslığı doğru çaldı mı? 

 

Sinop konuşmasında güdücü demişkine: 'Sabah, öğle, ikindi Kılıçdaroğlu, ne yaptım ben?’  

 

Sitemkar… Kemale ermenin hazin hali memlekete yaşattığı…Sitemi biz size edelim, Kemal bey, siz şöyle durun…Yaptıklarınız yapacaklarınızın daha doğrusu gene yapamayacaklarınızın teminatı… Siz böyle sızlandıkça millet demez mi ‘daha ne yapacaksın beyim?’ diye  Atatürk’ün partisini Fetö çetesinin peşine takan kim? Pensilvanya’lı ağlak imamın kucağına oturtan kim? Bu şarlatanla e lele yürürken, bi de onun avukatlığını yapan kim? Kasetle koltuğa montajlanan, dosya sallayıp, yumruk sallayıp bir kanıt sunamayan kim? Memleket işgal edilirken darbecilere toz kondurmayan, üstüne önce ben çıkarım diye efelenirken, tanklar yol verince havaalanından tüyen kim? Hoca’fendinin tek umudu kim acaba? PKK ve kankası HDP’yle nikahlanan kim? Bu bölücülerle hayır cephesinde duran kim? DHKP-C’yle muhabbetin dibine vuran kim? 

 

Halkın H’sinin huzuruna varamayan, Hakkari mitingini PKK izniyle yapıp bir bayrak açamayan yiğit kim? Vekilleri insanları denize dökmekle tehdit ederken, ‘it’ diye hakaret ederken derin derin susan kim? Yapmadıklarınız yetişir, yapacaklarınız hele şöyle dursun. 

 

Daha ne yapacaksınız, kükreyecek misiniz? Kükrer gibi yaptınız nitekim, kimsenin şey’inde değil… Manasız, acemice el kol işaretlerinizden güç mü alacaksınız? 

 

Dosya mı sallayacaksınız? Kahramanmışçasına çalım mı edeceksiniz? 

 

Valla sahisi dururken çakma kahramanın kimsenin umurunda değil. 

 

‘Yek Beyza hezar gıdgıdak’ dendiği hesap, yani bir yumurta için binlerce gıdgıdak ile ortalığı velveleye vermek, durum aynen budur…Ki esasen ortada yumurtanın da esamesi yoktur.Yumurtladım sanmaktadır horoz(!), ki nice bin herzedir, yumurtlanan. 

 

Bilmem ki eski dizeler ne der, ne söyler benzeri hale:’ Yol açarken makdem-i Musa için derya-yı Nil/Öptürür destin bizim Musa’ya şimdi’ Fethullah… 

 

Destin mi öptürür, yoksa mabad-ı şerifin mi, kuşağına gizlediği, gizlediği de yok, apaçık ettiği CIA mührünü mü? 

 

Osmanlının abartılı konuşan, yalanlarıyla ünlenmiş bir Yesarizade’si varmış… 

 

Bir mısra düşmüşler onun için, özelliği şuymuş; mısraın bütün kelimeleri yer değiştirse de vezin bozulmazmış… 

 

‘Yesarizade’dir elbet, yemin eyler, yalan söyler’ imiş, o mısra. 

 

Söz ile kırmak dökmek, gerçekleri yer ile yeksan etmek, sıradan kişilerde hoş görülse de, makam sahiplerine hele de liderim sananlarda tuhaf kaçıyor, efendi… 

 

‘Gerçi evvel bir idi testi kıranla dolduran/ Dolduran maznun şimdi, belki makbuldür kıran!’ 

 

Kendi testisin ziyan etse gene kimsenin umrunda olmaz, bir var ki ziyan edilen koca parti, ona gönül verenler, liderinden umup umsuruk olanlar, sonunda ülke… 

 

Düze çıkmaya şurda ne kaldı, dört gün dört gece… 

 

Benzetmek gibi olmasın, bir fıkra nakledeyim, halimce: 

 

Rıza Tevfik’in bazı gösterişleri varmış, yazılarını filozof diye imzalarmış, sokakta koca kitap taşırmış, gülle kaldırırken fotoğraf çektirirmiş, her yanı pür gurur… Sonra anlamışlar ki filozof kelimesini münkir ve dinsiz manasına alırmış, yabancı dil kitapları da yalnız gösteriş için taşırmış. 

 

Tevfik Fikret’e Rıza Tevfik’in bu halini sormuşlar’Neden’ demişler, ’ hazret, imza  sının başına feylesof kelimesi ekliyor?’ 

 

– O bir zamanlar Arnavut taklidi yapardı, şimdi de feylesof taklidi yapıyor’ demiş. 

 

Polis, onun bir Ramazan günü oruç yediğini görünce, tutuklamaya kalkmış, Rıza Tevfik’i, o da Yahudi olduğu bahanesine sığınmış…Hemen sahici Yahudi bulunmuş, bilirkişi olarak, ‘git konuş bakalım dediği gibi sahiden Yahudi mi’, diye… 

 

Konuşmuşlar, artık ne konuşmuşlarsa, gelmiş bilirkişi, demiş ki, ‘halis Yahudi, hem de haham!'

 

- Advertisment -