Ana SayfaYazarlar‘Büyük hikâye’

‘Büyük hikâye’

 

yürüme parkurunda

hiç aldırmadan yağmura

kucağındaki kediyi okşayarak

tempolu yürüyüşünü sürdüren kadın,

 

hiç aldırmadan yağmura

kitap okuyarak,

küçük kâğıtlara kurşun kalemle arada

önemli notlar düşen

ve tempolu yürüyüşünü sürdüren

ben ve akılcağızım,

ben ve topal karga yani,

ben ve beyaz farem,

ben ve güzel sözlerin cini…

 

yağmuru fırsat bilip

bizimle aynı parkurda

tempolu yürüyüşe çıktıkları görülen

yarım dizine salyangoz,

 

tempolu esen rüzgâr,

tempolu yağan yağmur,

ve yolun iki yanında

rüzgârla, yağmurla aynı gamlarda

hışırdayan çalılar, süs bitkileri,

akasya, ladin, yangınağacı,

 

hatmi çiçekleri, süsenler,

hüsnüyusuflar, mineler,

perisevdaları, çobanrüyaları,

kurtpençeleri, anakızlar, v.b.

 

adlarını, gerçekte, bilmediğim,

yakıştırdığım yahut uydurduğum

başka çiçekler, başka bitkiler…

 

bütün bunlar, bu yürüyüşe katılan,

renkleriyle, kokularıyla hışırtılarıyla

film setini dolduran

ve sette görevli melekleri

kan ter içinde bırakan

görkemli mi görkemli,

sıradan mı sıradan başka şeyler,

sinekler, böcekler, insanlar

ve şiirin gökteki kökleri,

yerdeki dalları arasında gidip gelen,

gelişen, dallanıp budaklanan büyük hikâye…

 

hikâyeyi hikâye yapan her neyse, o

bende başlayıp, bende mi bitiyor ?

 

 

varlığın ve şiirin ipi,

benim hayatımın sarılı olduğu

yumaktan mı çözülüp gidiyor?

beni de, ötekileri de sularında taşıyan

görünmeyen bir nehir mi

doğaçlıyor çağıltısıyla onu?

 

ah, bir görsem, bir bilsem

bu içinde akıp durduğum,

ama son beş gündür

hakkında, şöyle gönle dokunan

ve aklı yatıştıran

tek satır olsun

yazamaz olduğum şeyi!

 

12 Ağustos 2009

 

 

- Advertisment -