Ana SayfaYazarlarAlevi reformu geciktirilmemeli

Alevi reformu geciktirilmemeli

Dışarıda, AK Parti ve Erdoğan’ın küresel düzen için işbirliği yapılacak aktörler olmadığı şeklinde bir algı dolaştırılıyor.

 

İçeride, özellikle Erdoğan’ı (tıpkı rahmetli Özal’da denendiği gibi) itibarsızlaştırmaya, nefret objesine dönüştürmeye yönelik ötekileştirici, düşmanlaştırıcı söylem yeniden üretiliyor, sıklıkla da tekrarlanıyor.

 

Yargıda, hükümetin hassas olduğu konularda aleyhte kararlar çıkıyor. Önce Cemaat’in operasyon karargâhında çalışan çok etkili bir isim olan İstanbul Terörle Mücadele Şubesi eski müdür yardımcısı Serdar Bayraktutan tahliye ediliyor. Bayraktutan tahliye sonrası sırra kadem basıyor.

 

Sonra, yeni devlet aklının politikalarını deşifre ettiği için devlet kademelerinde öfkeye yol açmış olan Can Dündar ve Erdem Gül serbest bırakılıyor. Böylece, yeni devlet aklının yanında yer alanlara “güvendiğiniz dağlara kar yağabilir” mesajı kodlanmak isteniyor.

 

(Düşünce ve ifade kapsamında yer alan yazı ve haberlerden dolayı gazetecilerin dâvâ konusu yapılmasını doğru bulmam. Ancak gazeteciliğin de toplumsal yarar ve çıkarı baltalamaya yönelik kullanılmaması gerektiği inancındayım. Fakat yaptırımı cezai değil ahlaki olmalıdır.)

 

AK Parti içinde eski kurucu kadrolar üzerinden de AK Parti’nin “kurucu değerleri lekelendi” intibası oluşsun isteniyor.

 

Tablo bu. AK Parti, 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra Rojava’daki kantonların birleştirilmesi hamlesiyle eş zamanlı olarak yeniden kuşatma altında. İşaretler kuşatmanın daha da arttırılacağını söylüyor.

 

Normalde bu kadar ağır kuşatmaya maruz kalan bir siyasi özne, “kuşatmadan nasıl çıkabilirim?” diye bir eylem planı düşünür, değil mi?

 

Ancak AK Partiye baktığımızda, bu yönde iradileştirilmiş bir eylem planı göremiyoruz. Tam tersine bir plansızlık, koordinasyonsuzluk, işi oluruna bırakma görüyoruz.

 

Toplumsal diyalektiği pozitife evirme hamleleri değil, hep ağırdan alarak kutuplaşma ve kuşatma için negatif kitle psikolojisi yaratma hali gözlemliyoruz.

 

Bunun en somut örneği, son yedi yıldır “çıktı çıkacak” diye beklenen ama bir türlü gerçekleştirilemeyen Alevi reformu…

 

Geciktirilmiş ödüllendirme yaşatmayın

 

İki gün önce, AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler biriminde Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Alevi kökenli Yalçın Özdemir’in bazı basın yayın organlarında demeci çıktı.

 

Özdemir, Alevi dedeleri ve Alevi akademiklerden oluşan bir komisyon kuracaklarını, bu komisyon aracılığıyla tüm yurtta Alevileri dinlemeye çalışacaklarını söylüyor. Ayrıca, cemevlerine yasal statü kazandırmak için Adalet Bakanlığı'nda çalışmalar yapıldığını vurguluyor.

 

AK Parti bugüne kadar yedi Alevi çalıştayı, Alevi sivil toplum örgütleri ile de onlarca toplantı düzenledi.

 

Tüm bunlara rağmen hâlâ Alevilerin ne istediklerini öğrenemediyse, bunu ortaya çıkarmak için Alevilerle görüşmeleri sürdürmeye karar verdiyse, insanın aklına “Aleviler ne söylüyor ki anlamakta zorluk yaşıyorsunuz” değerlendirmesi geliyor.

 

Yok, amaç Alevi açılımını zamana yaymak ise, gecikerek atılacak adımlar Alevilerde “geciktirilmiş ödüllendirme” psikolojisi yaratır.

 

Bu geciktirilmiş ödüllendirme psikolojisi öyle küçümsenecek sonuçlara da yol açmaz. Öncelikle Alevilerde oluşan negatif enerjiyi yok etmez; travmayı da rehabilite etmez.

 

Yok, eğer “niyetimiz Aleviler ile parti arasında iletişim kanalları oluşturmak” deniyorsa, bunu en iyi Alevi reformunun yaratacağı bilinmez mi?

 

Alevi reformu algıları dönüştürür

 

AK Parti’nin IŞİD’e yardımcı olduğu, gizli bir İslami ajandaya sahip olduğu yönündeki tezlerin küresel iletişim ağlarında dolaşıma sokulduğu bir zaman kesitinde…

 

İslam inancı içinde farklı bir ibadet ve yorum kümesi etrafında toplanan bir toplumsal kesite, rejimin 93 yıldır vermediği hakları vermek…

 

Hükümet programında ifade edilen “Alevi vatandaşlarımızın inanç ve kültür temelli talepleri karşılanacaktır” vaadini bir an önce hayata geçirmek…

 

İçte ve dışarıda oluşturulmak istenen İslamcı; özgürlük ve demokrasi karşıtı parti imajını etkisiz kılmakla kalmaz.

 

AK Parti’ye yönelik oluşturulan algıları, içte ve dışta dozu daha da arttırılan kuşatmayı bir dönüşüme de uğratır.

 

Daha da önemlisi, kuşatma için kullanışlı zemin doğuran kutuplaşmayı hafifletir.

 

Bu da az şey midir? 

 

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik