Ana SayfaYazarlarDarbeyi caydırma önlemleri

Darbeyi caydırma önlemleri

 

Daha geçen hafta keşfedilen 13.1 milyar ışık yılı uzaklıktaki galakside yaşayan uzaylılar, sihirli bir küre içinde ülkemize inseler…

 

Bir araya topladıkları bizim liberallere, solculara ve demokratlara şöyle seslenseler: “Dileyin bizlerden, ne dileyeceksiniz? İsteklerinizi gerçekleştiririz; sevinmelisiniz.”

 

Liberallerimiz (!), demokratlarımız (!) ve solcularımız (!) ardarda patlayan korkunç gök gürültüleri gibi hep bir ağızdan yanıt verirlerdi: “Darbe isteriz, darbe isteriz.”

 

                                                                                                  *          *          *

 

Bir tiyatro mizanseni yazmıyorum.

 

21. yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye’nin çoğulcu-özgürlükçü bilinen aydınlarının yaşattığı hayal kırıklığını anlaşılır kılmak için, uzaylıları yardıma çağırıyorum.

 

Aynı soru, demokrasi, özgürlük ve insan hakları “karşıtı” (!) gibi gösterilmek istenen biz darbe karşıtlarına sorulsa, çakı gibi esas duruş vaziyetinde, içtima verir gibi tok bir sesle şöyle yanıtlardık:

 

“Derhal darbelere karşı önlemler alınsın, derhal darbelere karşı önlemler alınsın!”

 

Bu çağrı, hem devletin karanlık dehlizlerinde pusuya yatan kirli unsurlara darbe fırsatı verilmemesi açısından hayati önem arz etsin isterdik.

 

Hem de sokaklardan gelen sesleri az ve kötü dinledikleri için başarısız olan entelektüeller ile muhalif unsurlarda darbe umudunu sona erdirsin isterdik.

 

                                                                                                   *          *          *

 

Ama iş arzuları, niyetleri çoktan aştı.

 

Eğer hükümet rasyonel bir karşı önlemler paketi geliştiremezse, sistemin açıklarından içeri sızan darbe güçleri demokrasiyi bir kez daha paranteze alma girişimlerinde başarılı olacaklar.

 

İş ciddi yani…

 

Projektöre tutulunca apışıp kalan tavşanlara dönüşmemeliyiz. Hele “Türkiye’de darbe olmaz” yanılsaması ile kış uykusuna hiç yatmamalıyız.

 

Onlar “darbe olsun” diye çırpınıyorsa bizler de “darbe olmaması için ne yaptık, yeterince önlem ve tedbir geliştirebildik mi?” teyakkuzu içinde olmalıyız.

 

Sanırım her hafta Başbakanlıkta, ayda bir de Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda güvenlik toplantıları yapılmaktadır.

 

Genelkurmay, Emniyet, MİT, Jandarma, İçişleri yetkililerinin katıldığı bu toplantılarda, iç ve dış tehditler masaya yatırılmaktadır.

 

O toplantılarda, “darbeyi önleme ve caydırma tedbirleri” diye yeni bir başlık açılmalıdır.

 

Caydırıcı ve önleyici tedbirler, yasal önlemlerden idari ve istihbari skalaya kadar geniş bir spektruma yayılmalıdır.

 

                                                                                                 *          *          *

 

Öncelikle darbeyi imkansız kılacak yasal düzenlemeler düşünülmelidir. Yeni anayasayla, Arjantin’in gerçekleştirdiği düzenlemelere benzer bir korunma mekanizması (darbenin meşru ve yasal sayılmaması, darbeye direnme hakkı) getirilmelidir.

 

Diğer taraftan, caydırıcı istihbari faaliyetlere ağırlık verilmelidir. Darbe yapması muhtemel aktör ve kurumlar tespit edilerek yakından izlenmelidir.

 

Bu aktör ve kurumların yatay ve dikey temaslarında yoğunluk olup olmadığı, dışarıyı ne şekilde içeri aktardıkları, iç aktörleri organize etmeye yönelip yönelmedikleri mercek altına alınmalıdır.

 

Darbe için ortam ve rıza üreten birey, kurum ve sivil (!) unsurlara karşı etkili bir karşı ajitasyon, propaganda ve teşhir geliştirilmeli; demokrasi ve sivil bilincin gelişmesi için eğitici ve öğretici aktiviteler planlanmalıdır.

 

Kürt sorununun darbe üreten bir mekaniğe dönüşmemesi için, çatışmaları yatıştıracak, sorunu çözecek, ezber bozan yaklaşımlar geliştirilmelidir.

 

Toplumsal ve siyasal kutuplaşmayı yumuşatacak tutum, söylem ve politikalar hayata geçirilmeli; Alevi reformu daha fazla geciktirilmemelidir.

 

Devletin güvenlik organları arasındaki uyum sürdürülebilir kılınmalı; uyumu bozan kişi, grup ya da birimlere yönelik tedbir alınmalıdır.

 

Paralel devletle mücadele dağınık ve sistemsiz olmaktan derhal çıkarılmalı; çalışmayı merkezileştirmek ve sistemleştirmek için emniyet içinde bir ana birim oluşturulmalıdır.

 

İzmir ve Manisa’da paralelle mücadele başarıyla götürülürken, Ankara ve İstanbul’da neden başarıyla götürülemediği konusu üzerinde önemle durulmalıdır.

 

Cemaatin hem kendi üyeleriyle hem de dışarıyla kurduğu gizli iletişim ve şifreli mesaj networkuna neden hâlâ ulaşılamadığı konusu, özeleştirel bir şekilde ele alınmalıdır.

 

Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Erol Demirhan’la birlikte Cemaatin operasyonel karargahında yer alan çok stratejik bir isim olan Serdar Bayraktutan’ın neden tahliye edildiği tespit edilmeli; Bayraktutan’ı yeniden yakalamak için özel bir birim oluşturulmalı; “suçluların ellerini kollarını sallaya sallaya kaçtığı ülke” görüntüsü sona erdirilmelidir. Özellikle sol örgütler konusunda kozmik bilgi sahibi olan Bayraktutan’ın, dış istihbarat servisleri için kullanışlı hedef olacağı unutulmamalıdır.

 

Cemaati kullanan akıl, yerine geçecek yeni bir casusluk networku kurmadan paralel yapıyı gözden çıkarmaz. Tasfiye edilen paralel örgütün yerine yeni bir casusluk networku teşkil edilmemesi için karşı tedbirler daha etkili, aktif ve yaratıcı kılınmalıdır.

 

                                                                                                    *          *          *

 

“Liberal, demokrat ve solcu”ların (!) darbeyi gerçekleştirme hareket planı varsa, bizim de artık (daha da geliştirilmesi gereken) bir darbeyi caydırma hareket planımız var.

 

Yarın darbe yapmada başarılı olurlarsa, bu eylem planını “terör örgütüne yardım ve yataklık” nedeni göstererek karşımıza çıkarırlar mı?

 

Ne dersiniz?

 

Keşke uzaylılar gitmeden bu soruyu da biz kendilerine sorsaydık! 

 

- Advertisment -