Ana SayfaYazarlarŞemdinli saldırısı neyin habercisi?

Şemdinli saldırısı neyin habercisi?

 

PKK, bu yıl ilk kez, kendisi açısından sonuç doğuran bir eyleme imza attı. 2 Kasım günü, hava koşullarının kötü olduğu bir zaman diliminde Şemdinli’nin Ortaklar bölgesindeki bir askeri üsse saldırdı. Saldırıda ikisi korucu 9 asker hayatını kaybederken, TSK yaptığı yazılı açıklamada HPG’nin 50’inin üzerinde kayıp verdiğini duyurdu.

 

Eylemin meydana geldiği bölge, Şırnak’ın Dereler, Uludere’nin Taşdelen, Çukurca’nın Çınarlı ve Çayırlı bölgeleri gibi, haberlerde sık sık adından bahsettiren bir coğrafya. Bu yer Türkiye, İran ve Irak sınırlarının kesiştiği noktada yer alıyor. PKK açısından Zagros, Basyan, Avaşin ve Zap kamplarına geçiş güzergâhını oluşturuyor. Bu kamplar, PKK’nin askeri kabiliyeti açısından büyük önem arz eden Hakurk ve Kandil ile de koordineli ve bağlantılı noktalar.

 

Tüm bu özellikler, genel olarak Şemdinli’yi, özel olarak da Şemdinli’ye bağlı Ortaklar bölgesini, HPG açısından stratejik bir öneme oturtuyor. Bölge her yöne hareket olanağı tanıması, eylem öncesi Türkiye’ye giriş ve eylem sonrası dönüş imkânı vermesi itibariyle, HPG’ye son derece işlevli bir altyapı sağlıyor.

 

Güvenlik güçlerinin ise bu coğrafyada işi kolay değil. HPG mensuplarını arayıp bulmak, arazi koşulları yüzünden çok zor. Alan hakimiyeti sağlamak için çok sayıda kuvvet bulundurmak gerekir. Ayrıca, olası bir askeri operasyonun kesin sonuç getirmesi Irak ve İran’a uzanmasına bağlı. Bu da pek çok kez mümkün olmamakta. Ama tüm bunlara rağmen TSK’nın bölgede varlık gösterdiğini, Ekim ayında girilmez denilen Zap’a girerek bayrak diktiğini de not etmek gerekir.

 

Eylem devlete değil, örgüte mesaj

Temmuz 2014 tarihinde müzakere masasını devirmesinden sonra, işler PKK açısından arzu ettiği istikamette gitmedi.

  • İktidarı düşürecekti. Düşüremedi.
  • Devletteki moral bozukluğundan yararlanacaktı. Yararlanamadı.
  • Askerî başarılar sağlayacaktı. Sağlayamadı.
  • 2015 ve 2016 “final yılları” olacak, devlet yaygın şiddet karşısında “pes” edecek, böylece “çözüm” gelecekti. Olmadı, etmedi, gelmedi.
  • Psikolojik üstünlük Temmuz 2015 itibariyle kendi elindeydi. Kaybetti.

Bu sonuçlar PKK tarihinde ilk kez iki şeye neden oldu. (1) PKK’ye katılımlarda dramatik bir düşüş yaşandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun verdiği bilgilere göre, katılımlardaki azalma yüzde 90’ı buldu. (2) PKK’nin eylem kapasitesinde ciddi bir gerileme meydana geldi.

 

Yolunda gitmeyen işler, bu gibi örgütlerin içinde ciddi bir sorgulama yaratır. Bu sorgulamanın ortaya çıktığı zemin ve platformlar da genelde örgüt konferansları ve kongreleridir. PKK geleneksel olarak konferanslarını her yılın son çeyreğinde, kongrelerini de yeni yılın ilk çeyreğinde yapar. O yüzden PKK yılın sonunu psikolojik etki gücü yüksek bir eylem veya eylemlerle getirmeye önem verir. Bu “moral üstünlük” kongre ortamında gelebilecek eleştirileri önleyici bir psikolojik zemin (bir tür mahalle baskısı) oluşturur. O yüzden, son Şemdinli eylemini Türkiye’ye verilmiş bir mesajdan çok, örgüt içine verilmiş bir mesaj olarak okuyorum.

 

Baharda eylemler artar mı?

Peki, bu eylem başka farklı gelişmelerin de habercisi olarak görülemez mi? Kış koşulları yüzünden, PKK eylemlerinde bahar mevsimine kadar bir artış beklenmemeli. Şehirlerde psikolojik etki gücü olabilecek bazı eylemler meydana gelebilir. Ancak bu tür eylemler bütün şehir hayatını olumsuz etkilediği ve halkta tepkilere yol açtığı için sık sık kullanılan bir yöntem tarzı değil. Ama bahar mevsimi PKK için bir dönüm noktası olacak.

 

Ben bahardan itibaren PKK eylemlerinde bir artış beklenmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bunu da iki faktöre bağlıyorum. Birinci faktör, Suriye’de PKK’nin IŞİD ile mücadelesinin bitmesi, bu yüzden gücü ve imkânlarını artık IŞİD cephesinde harcamayacak olması. Bu durumda PKK, Rojava için harcadığı kaynak ve imkânları Türkiye’ye yönlendirebilir.

 

İkinci önemli faktör, uluslararası bağlamın Türkiye’nin lehine değil aleyhine bir durum yaratması. Türk-Amerikan ilişkileri bozuldukça Amerika’nın arka planda ve alttan alta PKK’yi Türkiye eylemlerine teşvik edeceği aşikâr olsa gerek.

 

Özellikle son bir aydır PKK’nin eylemlerde göstere göstere tanksavar  ve güdümlü tanksavar füzeleri gibi çok etkili ve zor bulunan silâhlar kullanıyor olması; sağ yakalanan örgüt mensuplarının Türkiye’nin hava üstünlüğüne karşı Rojava’dan Zağros ve Botan bölgesine çok yoğun şekilde uçaksavar füzeleri sevkiyatı yapıldığı yönünde verdiği bilgiler… Amerika’nın PKK ile farklı bir etkileşimde bulunacağını, bunun da eylemlere yansıyacağını gösteriyor.

 

Etkili olabilir mi?

Muhtemelen PKK, ABD’den sağlanacak son model silâhlarla, HPG’nin Türkiye’nin İran, Suriye ve Irak sınırları boyunca Taliban gibi kurtarılmış bölgeler inşa etmesine çalışacak. Maalesef bu yüzden bizi çok kanlı bir süreç bekliyor olacak. Ancak PKK hendek siyasetinde olduğu gibi bu çabasından da bir sonuç alamayacak. PKK karşısında disiplinsiz, motivasyonsuz bir Afgan ordusu göremeyecek. Ülkesinin semalarında 50’yi aşkın Heron ve sair SİHA dolaştıran, yine 200’ün üzerinde helikopter ve savaş uçağıyla hava hakimiyet sağlayan, inanılmaz bir savaşma motivasyonu kazanmış başka bir ordu bulacak,

 

Kürt sorununda “yeniden savaşa dönüş paradigması testi” bizi barış masasına oturtur diye düşünüyorduk. O test bitti, ama şimdi de ABD destekli bir mücadelenin sonuç doğurup doğurmayacağını test edeceğiz. Öcalan’ın İmralı’da hep eleştirdiği gibi, Amerika’nın Kürt sorununda uyguladığı “tavşana kaç tazıya tut” politikası tam böyle bir şeydi zaten.

 

- Advertisment -