Ana SayfaYazarlarKürt sorununda şiddeti aşmak için...

Kürt sorununda şiddeti aşmak için…

 

PKK nedir sorusuna verilecek aklı başında cevap “terörist bir örgüttür”le başlayıp bitemez. Terörizm PKK’nın karakteridir, fakat onu yeterince anlatmaz. PKK, terörü temel alan siyasal bir örgüttür ve aynı zamanda sosyolojik bir gerçektir. Sıradan siyasi taleplerin çok daha derinine inen bir varoluş duygusuna yaslanmaktan; derin toplumsal bağlardan söz ediyoruz. Karşımızda bir siyasi partiden de, terör örgütünden de fazlası var.

 

Bu, şu demektir: karşınızdaki gücü zora dayanarak yok edemezsiniz. O, kendisini yeniden üretir; bugüne kadar da bu böyle gitti.

 

Sorun bu siyasetin beslendiği sosyolojiyi savaşı göze almaktan kalıcı olarak uzaklaştırıp barışı savunur konuma getirmektir. Bunu da sadece “hizmetle” yapamazsınız. Eşit haklar tanımalısınız. Fakat bu da yetmez. Silahlı PKK networkunu sadece kimlik haklarıyla kıramazsınız.  O sosyolojinin duygu dünyasına – aidiyet bağlarına, dışarıdan gelip PKK kadar nüfuz edemezsiniz. Örgütle toplum arasındaki bağlar içinden sivil siyaseti ve entegrasyonu önceleyen siyasal bir damarın gelişmesini teşvik etmek; buna izin vermek gerekir. Bunun için de, topluma güvenilir sivil siyasi alan açmanız ve bunu kırılma anlarında daraltmaktan kaçınmanız şarttır.

 

Asıl sonuç alıcı siyaset budur.

 

                                                                     * * *

 

Elbette işin en zor tarafı bu.

 

PKK diğer Kürt siyasi çevrelerini uzun dönem önce ağır bir şiddetle tasfiye etti. Eğer böyle sivil karakterli; entegrasyonu önceleyen bir siyasi çizgi türeyecekse bu yine PKK’nın etki alanından çıkacaktır. Anlamlı olan budur.

 

PKK’nın göz kırpmadan infaz yapan bir güç olduğunun; örgütsel yaygınlığı ve ideolojik hegemonyasının; kendi alanında özerk bir barışçı ses çıkmasını istemeyeceğinin hepimiz farkındayız.

 

Ancak siyasetin, o günün verili koşullarında olanaksız gibi gözüken karmaşık dinamikleri vardır. Her toplumsal ihtiyaç kendini siyaset alanına dayatır ve koşullar ne kadar “imkânsızı” işaret ederse etsin, sözcüler üretir. Sivil alan genişledikçe onun içinde yer alan kadrolardan bazıları merkez gibi düşünmekten uzaklaşmaya başlarlar. Şiddet üreten merkezin yerine barış talep eden toplumun sözcülüğüne doğru evrilirler. Rol talep ederler. Bu, bir günde olmaz. Bocalarlar. Ezilmek istemezler. Bu meşakkatli yolda merkeze daha bağlı olanlarla olmayanlar yavaş yavaş ayrışır.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik