Ana SayfaYazarlarBir kavram, 2 vaka, 2 kitap

Bir kavram, 2 vaka, 2 kitap

 1917 Ekim devrimi ilk sosyalist devrim diye bilinse de aslında ilki Paris Komünü’dür.  Paris’te siyasi iktidar kalıcı şekilde ve ulusal ölçekte ele geçmese de Paris, 1871’de birkaç aylığına, 72 gün için, geçici ve Paris’e has bir komunizan deneyime sahne olmuştu..

 

Amerikalı edebiyat profesörü K.Ross,”Ortak Lüks” [OL] kitabıyla Paris Komünü’nü sonrasına egemen olmuş iki anlatıdan kurtarıp yaşanırkenki siyasi muhayyilesi aracılığıyla maddeci bir zemine oturtmayı deniyor. O iki egemen anlatıdan ilki cumhuriyetçi/milliyetçi Fransa tarihi. Diğeri Lenin ertesi Sovyetler’in resmi devlet tarihidir. Oysa Paris Komünü 19.yüzyılın sadece iki rakip siyasi ideolojisi, Marksizm ve Anarşizmi değil, sanayi kapitalizminin amansız estetik eleştirmeni  Arts&Crafts’ın öncüsü William Morris’i de kollektivizm zemininde buluşturarak ortak deneyime dönüştürmüş ciddi bir özgürleştirici sosyal/siyasal deneyim olmuştu.  

 

      [OL], Sayfa:15

 [OL], Sayfa: 51-52

 Haussman ertesi Paris’in bulvarları bağlayan iç ringleri 

 Paris’in aşamalarla yapılıp sonra bulvara dönüşecek Ortaçağ kent duvarları 

 Haussmann bulvarları

 Hausmann; yıktığı ve yaptığı Paris  

Paris’in barikat haritası 

 Paris'te barikat 

 Paris yıkılıp-yeniden yapılıyor 

 

Sivil toplum kavramını Marksist litertüre sokan İtalyan lider Antonio Gramsci olmuştu. Ulusun/toplumun bütnünü kapsayan iktidar yapısı devlet  dışındaki sosyalleşme alanlarını kastediyordu. 

 

Marksizm’in sosyal yapı anlizine göre toplumsal katmanların sosyal yapı içindeki yeri esas olarak üretim araçlarının mülkiyetiyle belirlenen üretim ilişkilerindeki statüsü tarafından belirleniyordu. Dolayısıyla Marx&Engels’in üretim sırasında olup-bitenlere dikkat kesilmelerine karşılık Gramsci onlardan yarım asır sonra üretim harici sosyalleşme ortamlarına da işaret ederken İtalya’da etkin olacak bir belediye sosyalizmine de kaynaklık ediyordu.

 

 Komunist Bologna

 

Postyapısalcılar olarak anılan 1960 ertesi Fransız düşünürlerden sosyal felsefeci ve tarihçi Michel Foucault modern toplumlardaki iktidar 

ilişkilerini ve onlara bağlı olarak modern devletin yapılanmasını ve yönettiği toplumla ilişkilerini araştırıp, maddeci bir tarih anlayışı içinde dile getirmiş etkili bir kuramcı. “Devlet ve kent” yazımda Marx’ın tarih kurgusu ile onunkini birbirini tamamlar şekilde birarada ele almıştım.

[ https://www.serbestiyet.com/yazarlar/ihsan-bilgin/devlet-ve-kent-154363]

 

Tanıttığm ikinci kaynak, Jacques Bidet’in ”Foucault’u Marx’la Okumak” [FMO] tam da bu konuya odaklanıyor ve bu iki tarihsel anlatı kurgusunun uzlaştıkları ve ihtilafa düştükleri hususları ele alıyor. Benim yaptığım gibi Marx’ın sınıfsal katmanlaşmasıyla Foucault’un o statükonun da teminatı iktidar ilişkileri ve  devlet yapılanmasını yanyana tasvir edip birbirine tamamlatmak görece daha zahmetsiz olsa da iş, sivil toplum ve piyasa konularına gelince çetrefilleşiyor. Çünkü her ikisi de devletin iktidar yapılarından görece özerk iç ilişkilerle yeniden-üreyen sosyalleşme alanları ve ihtilaflarının düşünsel referanslarıyla birlikte tartışma hakkında bir fikir vermek üzere tartışılmasını gerektiriyor. Fikir vermek üzere kitaptan kısa bir alıntıya başvuruyorum:

 

 [FMO], Sayfa: 53

 

Foucault’un sosyal tarihi sadece doğrudan siyasi konuları içermiyor. Zihniyetlerin dönüşümü konularına da en cesur şekilde girmiş düşünürlerden. Hakikatin kendisiyle değil, tarihiyle ilgiliyim diyen Focault’un, doğru-haklı-hakiki ayrımını şu örnekle anlatıyor Bidet:

 

 [FMO],Sayfa: 69 

 

Örneği asansörcüyü işe alan otel müdürüyle ilişkisine de taşırsak: asansörcünün çalışıp para kazanma ihtiyacı “doğru”; otelde çalışma talebi, mesela mafya örgütüne katılmasına oranla “haklı”, kendisini asansörcü kadar kat görevlisi diye işe alabilecek  müdürün yetkisi bakımından da “hakiki”dir. Sanık-yargıç HSYK arasındaki ilişkiye taşımak da mümkün. İşte Foucault’a göre ancak bu üçü birlikte hareket eden sarmal olduklarında zihniyet yapısının somut gerçeğini oluşturabilirler. Yoksa tek başına ne bilim ne hukuk ve toplumsal norm ne de iktidar pozisyonu zihniyetle başa çıkabilir…

 

 

Sivil oplum perspektifi  Marksizm’e ve diğer sistem karşıtı hareketlere, başlıca iktidar odağı olarak devleti kurumlarıyla birlikte devralmakan başka toplumsal ilişkilerin kılcal damarlarına nüfus etmek bakımından kayda değer perspekifler sunduğu için önemli. Foucult da miko-iktidar yapılarıyla yüzleşmek için dikkate alınması gereken düşünürlerin başında geliyor. Onun anlatsının kapitalizmin en dayanıklı ve kapsamlı radikal eleştmeni Marx’la karşılaştrmalı anlizini bir de sanayi kapitalizminin ilk özgürleştirici sosyal/siyasal deneyimi Paris komünü’nün resmi ve araçsal anlatı kalıplarından kurtulmuş içsel hikayesiyle birlikte okuma fırsatı Modern sosyal/siyasal tarihle uğraşan ve muhaliflik iddialı herkes için iyi fırsat…

 

 

Aktüel konumuz FETÖ yapılanmasının tamamen devlet odaklı; ne yapısı ne de hedefi bakımından sivil toplumla ilgisi olmayan faaliyetleri hakkında da pek dile gelmemiş bir gerçeği gösteriyor Foucault’un perspektifi…

 

Konu güncellikle bile kapatmayan geçmişten bir sürprizi de var [OL]’ün: Anarşizm angajmanıyla tanınan Kropotkin’le Arts&Crafts öncüsü estet eleştirmen Morris’in ortaklıklarının Paris Komünü desteği ile, hatta, kollektivizm angajmanıyla sınırlı olmayıp bu noktalara esasen coğrafyacı olan ilkinin Finlandiya, edebiyatçı olan ikincisinin de İzlanda izlenimleriyle vardıkları Kuzey’e has yalınlık vurgulu doğa tutkunluğundan varmaları…

 

 [OL], Sayfa: 81-82

 

 

 

- Advertisment -