Hafta sonu iki günü ailecek Malatya’da geçirdik. İpek(Çalışlar)’le Malatya Belediyesi’nin düzenlediği kitap fuarında okurlarımızla buluşup kitap imzaladık. Malatyalı dostlarımızı ziyaret ettik. Saniye ve Tarık Kaya gün boyu bize eşlik etti.
Yeşilyurt (Çırmıktı)’da yeşillikler içinde kahvemizi yudumladık. Eski Malatya’yı dolaştık. Kazısı devam eden 5000 yıllık Aslantepe Höyüğü’ndeki renkli duvar resimlerini hayranlıkla seyrettik.
Ayrıca Bilsam Araştırma Merkezi’nde bir söyleşi gerçekleştirdik. Umudumuzu artıran bir düşünce zenginliğiyle karşılaşmanın tadına vardık.
Bilsam’daki toplantıda, akademisyenler, iş insanları, eğitimciler ağırlıktaydı. Ben daha sonra Meşale topluluğuyla buluştum. Türkiye’nin değişik meselelerini, çok farklı boyutlarda tartışma olanağı bulduk.
Akademisyenlere ilaveten esnafların ağırlığı da hissediliyordu. Atmosfer esprili, samimi ve rahattı. Yıllardan beri değişimine tanık olduğum Anadolu coğrafyasındaki tipik örneklerden birisi de Malatya.
Muhafazakarların, solcuların, değişik etnik kimliklerin, değişik mezheplerin bir arada yaşadığı, geçmişte bu farklılıklar nedeniyle acılar yaşamış bir kent. Bu kentin insanlarının ve değişiminin 50 yıldır tanığıyım.
Dünyaya açık Malatya
Gelenek ile popüler kültürü, doğunun derinliği ile batı standartlarını, yerel ile evrenseli, genç ile yaşlıyı, duygusallık ile hızı kendine özgü bir potada eriten canlı ve yoğun bir kent olan Malatya, dünyaya açık, değişik görüşlerden insanların varlığıyla önemsediğim bir şehir.
Bilsam Başkanı Profesör İbrahim Gezer, Başkan Yardımcısı iş insanı Yelda Polat’la konuşurken, yuvarlak masa toplantısına katılan dernek üyeleriyle sohbet ederken, son 15-20 yıllık değişimin etkilerini gözlemleme imkanı bulduk. Meşale Derneği, algılayabildiğim kadarıyla daha muhafazakar bir tabana sahip.