Ana SayfaYazarlarSavaş ortamı ulusalcılığı tırmandırırken

Savaş ortamı ulusalcılığı tırmandırırken

 

Hemen her akşam, TV kanalları, "savaş" ve "strateji" uzmanlarıyla dolup taşıyor.

Bunların önemli bir kesimi, geçmişte Ergenekon davasında yargılanmış, tutuklanmış ya da o çevreye yakın isimler…

Ulusalcılarla AK Parti'nin bazı kesimleri arasındaki yakınlığın pekiştiğini hepimiz görebiliyoruz.

Mutlu bir beraberlik havası içinde, sohbetler sürüyor. 15 Temmuz, bu açıdan, bir kırılma oldu…

Ulusalcılarla beraberlik, “yalnızca bir ortak düşmana karşı ittifak”ın ötesinde anlamlar taşıyor.

Düne kadar “milliyetçiliğe” uzak duran, onunla hesaplaşma yaşayan (AK Parti’ye yakın) çeşitli çevreler, “milliyetçi” bir söylemle özdeşleşiyor.

Kürt meselesi ve Batı 

“Milliyetçi” psikoloji, birçok alanda kendini gösteriyor: Kürt meselesinde, ulusalcılarla benzeşme belirginleşiyor. Bölgesel sorunlarda, hegemonyacı söyleme rağbet artıyor.

AB üyeliği, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi konularda, “ulusalcılarla beraberlik havası” kendini, giderek artan bir yoğunlukta hissettiriyor.

Geçmişte (ulusalcı perspektiften) AK Parti’ye düşmanlık yapmış olmak, şimdi, AK Parti nezdinde, prestij unsuru olabiliyor.

Bu “paradoksal dönüş”ün, yapısal ve konjonktürel nedenleri var: Yapısal neden, AK Parti'nin dayandığı kesimlerin önemli bir bölümünün (muhafazakarlıkla birlikte) “millliyetçi” bir kültüre yatkın olması.

Orta Anadolu, Karadeniz gibi bölgelerde, AK Parti, bir anlamda MHP'nin mirasını da devralmış bulunuyor…

Konjonktürel nedenler: ABD'nin, Suriye’de PYD'ye destek vermesi, bunu Avrupa ülkelerinin de sahiplenmesi, klasik Batı nefretinin yaygınlaşmasına sebep oluyor.

Batı'da konuşlanan FETÖcüler ve onların işbirlikçisi bazı çevrelerin yarattığı “Türkiye aleyhtarı” havanın da, “ulusalcı içe kapanmacılığı” teşvik ettiği söylenebilir.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

- Advertisment -