Ana SayfaYazarlar“Yeni otoriterlik” merakı

“Yeni otoriterlik” merakı

 

AK Parti hareketi, kendini bir “tarihi misyon hareketi” olarak görüyor. Bunu “siyaset dışına itilmek istenmiş, dışlanmış bir sosyolojinin var olma mücadelesi” olarak da ifade edebiliriz. Bu akımın “meşruiyet” mücadelesi, somut bir temel üzerinde gelişti. Muhafazakar kesimlerin, siyaset alanına çıkabilme arayışlarını, ülkemizdeki “otoriter tekçi zihniyet”e karşı bir “çoğulculaşma refleksi” olarak okumak mümkün. “Elitist omurga direndi, onlar halkı arkalarına aldılar” diyebiliriz. 15 Temmuz'da darbenin püskürtülmesi, bir dönüm noktasıdır. Siyasi alandaki “meşruiyet”, artık muhalefet tarafından da kabul ediliyor. CHP'si, MHP'si, ordusu… Ülkedeki ana aktörler tarafından, bu meşruiyet, artık büyük oranda kabul görüyor. Bu, “farklılıkların kabulü” anlamında, demokrasi yolculuğu anlamında, bir aşama olarak da okunabilir.

 

Herkesi düşman görmek

 

AB'ye üyelik çabalarının en yükseğe çıktığı 2000'li yılların başında, otoriter siyaset direniyordu. Her türlü kötülüğün Batı'dan ve ABD’den geldiğini söyleyen siyasetçiler, değişim taleplerine karşı duruyordu. Tutucu siyaset, “Kıbrıs'ta uzlaşma”nın karşısına dikilirken, AB sürecine de, doğrudan karşı çıkıyordu. Batı’dan gelen “insan hakları” temelli eleştireler, “sömürgecilik” olarak yorumlanıyordu. Eleştirel tavır alan İtalyan Başbakan'ın adını "Dallama" diye yazmak marifet sayılıyordu. Tarihi ve bugünü, yabancıya ve farklı olana düşmanlık üzerinden anlamak ve anlatmak, “egemen yaklaşım”dı… İtiraz eden, eleştirel bir tutum alan, hemen "hain" kategorisine sokuluyordu.

 

Bugüne gelirsek

 

Benzer bir ruh halinin, şimdiki iktidara yakın çevrelerde kendini göstermeye başladığını, uzun uzun anlatmaya gerek yok. Evet, son dönemde, Batı merkezlerinde, AK Parti iktidarına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik artan düşmanca tutumları, yayınları görüyoruz. Kesin olan şu: Eski usul milliyetçi psikolojiyle, farklı konuşana öfkelenme alışkanlığıyla, ancak yeni bir otoriterlik kurulabilir. 100 yıllık otoriter siyasetlere tepki olarak geliştiğini ifade eden bir akımın çevresinde yeni tip bir otoriterlik inşa edilmek istendiğini görüyoruz. Dönüp aynı yere mi geliyoruz endişesi yaygınlaşıyor.

……

Tarık Akan’ı kaybettik. Sanat dünyamızın, kültür dünyamızın ve yakınlarının başı sağolsun

- Advertisment -