Ana SayfaYazarlarTürk milli kimliğinin inşası-9: Bitirirken

Türk milli kimliğinin inşası-9: Bitirirken

 

Türk Yurdu dergisinde mesai harcayan aydınlara göre Türkçenin bizatihi kendisi hakikatte insandır ve dil insanları aralarında birleştirebilecek rabıtların en kuvvetlisidir. Cumhuriyet döneminde de bu vakıanın yansımalarına özellikle Kemalist rejimin gücünü konsolide ettiği ve toplumda İslam’ın nüfuzunu kırmak amacıyla öz Türkçenin kullanılmasının dolaşıma sokulduğu 1920’lerin sonu ve 30’lı yılların başlangıcı olan dönemde şahitlik ediyoruz.

 

Bu bağlamda Latin alfabesinin kabulü bir anlamda milattır. Cumhuriyetçi elitler Türk Yurdu’nun bıraktığı yerden devam etmişlerdir aslında. Zira Türk Yurdu’na 1911-16 arası dönemde katkıda bulunan birçok aydın, Kemalist rejimin kurucu ideolojisine meşruiyet sağlamak adına kayda değer katkılar sağlamışlardır.

 

Cumhuriyet rejiminin inşa etmeye çalıştığı tek bir etnik temele dayalı Türk modern ulus-devlet projesinin oluşturulmasında Türk Yurdu'nda ortaya konulan milliyetçi ideolojinin içeriğini teşkil eden birçok unsurun o dönemde işlevsel bir şekilde kullanıldığını görüyoruz.

 

Bu minvalde belirgin bir düşünsel ve fikirsel süreklilikten söz etmek mümkündür. Ancak tabii ki burada göz ardı edemeyeceğimiz kopuşlar da vardır. Özellikle Cumhuriyet elitlerinin siyasi projelerine ideolojik destek ve meşruiyet sağlamaya girişen "eski" Türk Yurdu aydınlarının bu yeni dönemde gerek Türkçülük ve İslamiyet gerekse de ırk ve Panturanizm ile ilgili düşüncelerinde bariz farklılıklar bulunmaktadır.

 

Cumhuriyet'e geçişle birlikte Türk milliyetçiliğinin Kemalist varyantıyla karşılaştırmak bakımında örneğin şöyle bir iddiada bulunmak mümkündür: Türk Yurdu ekseninde ve 1911-1916 arası dönem özelinde gözlemlediğim dergide yazan Türkçü aydınların laiklik anlayışının çok daha dünyevi ve seküler bir temele oturduğu ve dinin hiçbir biçimde devletin kontrolünde olmaması gerektiği yönünde fikirler öne sürmeleridir.

 

Bunun Kemalist Türk milliyetçiliğinin laiklik perspektifinden ciddi derecede farklılık arz ettiğini söylemek mümkündür. Derginin kendisinden ziyade Cumhuriyet elitlerinin zihin dünyasının aslında Türk Yurdu'nda oluşturulmaya çalışılan milliyetçi ideolojiyi etkilediğini görüyoruz. Zira, Cumhuriyet dönemindeki Türk milliyetçiliği hem Panturanizm hem de Panislamizmi dışlar. Oysa ki Türk Yurdu'nda her iki fikriyat da ciddi ciddi benimsenmiştir.

 

Türk milliyetçiliği fikrinin oluşturulması, sistematikleştirilmesi ve yaygınlık kazanmasında çok önemli bir rol oynayan Türk Yurdu dergisi ve bu dergide mesai harcayan Türkçü entelijansiyanın ortaya koyduğu fikriyat bize, Türk milli kimliğinin nasıl kurulduğu sorusunu bir kez daha hatırlatmıştır.

 

Çünkü “‘Türk’ bir doğal element gibi tanımlanamaz, kendini ‘Türk’ olarak algılaması/kurması ölçüsünde ‘Türk’ olur; milli devlet, o ‘saf’ Türklere de Türklük öğretmek ve bunun için öğretilecek o Türklüğün içeriğini tasarlamak durumundadır.”

 

- Advertisment -