Dibe vurmak

 

Sahada takımın tel tel dökülüyor. Nereye elini atsan elinde kalıyor. Gol atmaktan aciz forvetlerin, üretkenlikten uzak bir orta sahan, hallaç pamuğu gibi atılan bir defansın var. Her yerinden vasatlık akıyor. Maç değil 90, 180 dakika olsa, bırak gol atmayı, pozisyona gireceğin yok. Sahadaki 11 oyuncundan bir tanesi olsun, derman niyetine de olsa, futbolu hatırlatacak tek bir hoş hareket yapmıyor. Sıradan

 

Rakip ise idmanda dahi bulamayacağı bir rahatlık içinde. Kendini sıkmaya ihtiyaç duymuyor. Elini kolunu sallayarak oynuyor. Senin defans yapmanın ne olduğundan bihaber oyuncularının eskortluğunda güle oynaya dört gol atıyor. Takımın hem fiziksel, hem de zihinsel olarak çökmüş durumda. En küçük bir direnme emaresi de yok, futbolcular arasında bir gerginlik de. Herkes kaderine razı, bir an önce bitiş düdüğünün çalınmasını bekliyor. 

 

Peki, sen ne yapıyorsun? Metrelerce yükseklerden sahaya atlıyorsun. Arkası sana dönük hakeme saldırıyorsun. Kendini koruma olanağı olmayan birini tekmeliyorsun. Yerde nefessiz kalana kadar vuruyorsun. Takımına duyduğun bütün hıncı, hakemden almaya çalışıyorsun.

 

Eminim kendini çok cesur, çok “mert”, çok “delikanlı” olarak görüyorsun. Oysa yaptığının bırak cesurlukla, bırak, “mertlikle” bırak “delikanlılıkla”, insanlıkla alakası yok. Kusura bakma ama eğer az buçuk insani değerlerden nasibin almış olsaydın, böyle rezil bir hareketin içinde olmaz, senden habersiz birine saldırmazdın.  

 

Seni yönlendiren, sana gaz veren biri mi var mı bilmiyorum. Çok da ilgilenmiyorum. Senin yaptığına bakıyorum, bir takıma bundan kelli daha ne kadar büyük zarar verilir bilmiyorum. Bu sezon zaten bitmiş, formalite maçları oynuyor takım ama sen gelecek sezonu da karartıyorsun.

 

Futbolcularının gözünü korkutuyorsun. Hepsi bir yolunu bulup bu cehennemden kurtulmanın yolunu arıyor. Kaptanın Onur formasını çıkarıyor, eldivenini bırakıyor, “Benden bu kadar” diyor. Sıraya diğerlerinin gireceğinden emin olabilirsin. Futbolcu, Avni Aker’de top oynamaktan zevk almıyor. Kendisini baskı altında hissediyor, ürküyor. Top sürerken, pas atarken, top tutarken bacakları titriyor, “Aman bir yanlış yapmayayım da tribünlerin tepkisini üzerine çekmeyeyim” korkusu altında hepsi.

 

Hem yabancıları, hem de yerlileri canından bezdiriyorsun. Başını yiyebileceğin eski bir efsane kalmadı. Yenilerini de daha doğmadan boğuyorsun. Bir yıl önce yere göğe konulmayan kendin evladın Yusuf’u, bu yıl oynadığı maçlarda sahada olduğuna pişman ediyorsun. Seneye yeni bir takım talep ediyorsun. “Kaliteli futbolcular gelsin, takım başa güreşsin” diyorsun. İyi de söylesene kim böyle bir korku atmosferinde oynamak ister ki? Başına ne geleceğini bilmediği bir ortamda kim, nasıl başarılı olabilir ki? Kendi stadını kendi takımı için cehenneme çeviren bir taraftardan kime ne hayır gelir ki?  

 

Doğrudan sana seslendiğime bakma! Derdim sen değilsin. Derdim, bir bütün olarak futbolu öldüren ve kendi takımını bitiren taraftar tavrı. “Birkaç kendini bilmez ”in işi değil bu! Her vakayı bir kişinin üstüne yıkmak, olan-bitenin nedenini hep dışarıda aramak hiçbir meseleyi çözmedi. Aksine yarayı daha da kanattı. Bugün TS tribünleri kendi takımını yakıyor, yıkıyor, çökertiyor. Bu, genel bir tavır ve bunu ciddi bir sorgulamaya tabi tutmadan bir çıkış yolu bulmak zor.  

 

TS her anlamıyla dibe vurmuş durumda. Yeniden yükselmek için her yönüyle yeniden yapılanmak mecburiyetinde. Futbolcuların, hocanın, yönetim anlayışının radikal bir değişime uğraması şart. Ama herhalde en ivedi sorun taraftarın değişmesi. TS taraftarının da yeniden yapılandırılması lazım.

 

Barbarlık

 

Amedspor, Ankara’da oynana maçta Ankaragücü’nü 2-1 yenmiş. Maçtan sonra ise, Ankaragücülü yöneticiler ve taraftarlar, Amedesporlu yöneticilere demir çubuklarla vahşice saldırmışlar. Amedspor kafilesini taşıyan otobüs de Ankaragücülü holiganların taşlı-sopalı saldırısına maruz kalmış.

 

Fotoğraflar basına yansıdı. Diyarbekir’e gelen her takım Amedspor tarafından en üst düzeyde misafirperverlikle karşılanır. Yöneticiler, konuk takımın rahat etmesi için gayret eder. Tribünlerden küfür gelmemesi için bile azami bir hassasiyet gösterir.  Şimdi, rakibin kılına zarar gelmemesi için mücadele eden bu insanların kafaları kırılıyor, gözleri patlatılıyor, ağızları-burunları dağıtılıyor. Kelimenin tam anlamıyla utanç verici! Kelimenin tam anlamıyla barbarlık!    

 

Amedspor sahada yense de yenilse de kazanıyor. Ona saldıranlar ise her halükarda kaybetmeye mahkûm.    

- Advertisment -