Ana SayfaYazarlarKemalizmin veçheleri ve liberal görünümlü Kemalistler

Kemalizmin veçheleri ve liberal görünümlü Kemalistler

 

Ülkemizde darbeci zihniyetin son on yılda gerile(til)diği, dolayısıyla Kemalist ideolojiyle bir sorunumuz kalmadığını düşünenler var. Oysa Kemalizm darbecilikten ibaret değil; bir asra yakın toplumsal, siyasi ve düşünce yaşamımızı derinden etkilemiş ve muhalefet dahil hemen her alana dal budak sarmış, damgasını vurmuş bir “Türk tipi” ideoloji. Üstelik Kemalizmin  tüm veçheleriyle tartışılıp açımlandığını söylemek bir hayli zor. Taha Parla, Cemil Koçak, Şükrü Hanioğlu gibi değerli siyaset bilimci ve tarihçilerin öncü çalışmaları köklü bir bilimsel eleştiriyi başlattığı halde, bu eleştirel geleneğin önce akademide yaygınlaşması ve sonra toplumsallaşması, güncelleşmesi aşırı sekülarist kesimler tarafından engellenmekte. Kemalizmin yeterince ele alınmamış ve eleştirel süzgeçten geçirilmemiş veçheleri derken şunları kastediyorum:

 

1. Birinci Dünya Savaşı sonrasında — ve tabii hazırlıkları epey öncesinden başlayarak — eski tip sömürgeciliğin yerini almak üzere Büyük Devletler tarafından yürürlüğe sokulan yeni sömürgeciliğin ve bir tür mandacılık sisteminin kabulü.  

 

2. Yine aynı kaynaktan neşet eden ve İslâmiyeti geri, aşağı, dışlanması gereken “mani-i terakki” bir din olarak gören siyaset ve ideoloji. İslam felsefesini ve kültürünü hiç derekesine indirgeyen ve entelektüel ufuktan tamamen dışlayan bir kültürel kıyım harekâtı.

 

3. Kaynağını söylemeye hacet yok; Batı uygarlığından başka bir medeniyetin olmadığına, uygarlığı yirminci asırda sadece Batı’nın ve Avrupa’nın temsil ettiğine sarsılmaz inanç: öz-oryantalizm.

 

4. Bütün bunların sonuçlarından biri olarak Osmanlı kültürel mirasının reddi, dışlanması ve değersizleştirilmesi. Bu yönde tarihsel olguların keyfi bir biçimde çarpıtılarak resmi tarih yazımının gerçekleşmesi.

 

5. Kişi kültü ve tapınmacılığının, cumhuriyetçilik, kurtarıcılık, kuruculuk (halaskâr, münci, bani) adı altında Mustafa Kemal Atatürk üzerinden inşası (bkz. Taha Parla’nın üç ciltlik öncü yapıtı*). 

 

6. Liberalizmin inkârı ve liberaller üzerinde sistematik devlet baskısı.

 

Bugün bu veçhelerden birini, Kemalist ideolojinin liberalizmle savaşını ele alalım. Cumhuriyetin ilk yıllarında kurucuların başlattığı “öztürkçe” harekâtıyla, kullanılan kelimelerde “ünlü uyumu” zorunlu kılındığı için, o günün tabiriyle “Kamalizm”in liberalizme karşı mücadelesinin, kuruluş öncesine de dayanan uzun ve şiddet dolu bir tarihi vardır. Bu literatüre ve dokümanlara kütüphanelerden ulaşmak çok kolay. Haydi şimdilik bırakalım ilk yılları; hafızamızda hâlâ canlı olan yakın döneme gelelim. İlhan Selçuk döneminin Cumhuriyet gazetesinde, “İkinci Cumhuriyetçiler” olarak kendini adlandıran bir grup liberale “liboş” sıfatının yakıştırılmasını hatırlayalım. Liboş aşağı liboş yukarı; yıllar böyle geçti. Dahası, yıllar, siyah zemin üzerine “Tehlikenin farkında mısınız?” şiarını her gün gazetesinde manşet yaparak “Cumhuriyeti korumak” ve Refah Partisi marifetiyle geldiği düşünülen “şeriatı” durdurmak için Kemalist basının ideolojik bombardımanıyla geçti.

 

İyi, güzel de, o gün “liboş” olarak aşağılananlar gerçekten liberal miydi? Merak konusu olan bu. Bana kalırsa Kemalizmin başarılarından biri de buydu: kendine liberal diyenleri bile etki altına alabilen aşırı ve saldırgan bir laikliğin hâkimiyetini sağlamak. Dahası, Batıyı yüceltmede birbiriyle yarışan bir aydınlar sınıfı yaratmak. Kendini inkâr ve küçümsemeyle eş giden bir İslâm nefretini yaygınlaştırmak… Daha saymalı mıyım? 

 

(*) Taha Parla. Türkiye’de siyasal kültürün resmi kaynakları: Atatürk’ün Nutuk’u I, İstanbul, İletişim Yayınları, 1991; Türkiye’de siyasal kültürün resmi kaynakları: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II, İstanbul, İletişim Yayınları, 1991;  Türkiye’de Siyasal Kültürün Resmi Kaynakları: Kemalist Tek-Parti İdeolojisi ve CHP’nin Altı Ok’u III, İstanbul, İletişim Yayınları, 1992.

- Advertisment -