Ana SayfaYazarlarFilistin Akademisi

Filistin Akademisi

Filistin meselesinde yıllarca Filistinliler topraklarını sattılar tezviratı yürütülerek gizli bir Arap düşmanlığı yayılmak istendi. Bu iddia açık delillerle çürütüldü ve iletişim çağının imkanlarıyla herkes tanık oldu ki, bir halk evinden yurdundan medeni! dünyanın koşulsuz desteğiyle zorla çıkarılıyor ve toprakları zorbalıkla işgal ediliyor, eğitim sağlık seyahat kimlik gibi bütün asgari hakları ayaklar altında çiğneniyor. Şimdi de kimi dindar gençlerde biz hamaset ehliyiz, tembeliz, projemiz yok, İsrail çalıştı kazandı söylemi yükselmeye başlamış. STV’de ‘Ayna’ programındaki sunucunun “Buralar çöldü Yahudiler göç etti bakın ne güzel üzümler yetiştirmişler” dediği program aklıma geldi. Buldozerlerle yerle bir edilen muz ve portakal bahçelerinden, kökünden sökülen yakılan zeytin ağaçlarının ağıtından, balkonunda oynarken bizzat nişan alınıp öldürülen çocuklardan, buldozerin karşısına çıkan Amerikalı Rachel Corrie’ye bile hiç duraklamadan kastedilişinden söz etmiyordu Filistinlilere terörist diyen zihniyet. Filistinlilerin bombalanan okullarını, tarumar edilen pazarlarını, anayı oğuldan ayıran apartheid duvarını, Gazze balıkçılarının başına gelenleri görüp görmemek tercih meselesi.

 

                                                              ***

 

Yıkıcı özeleştiriler yılların getirdiği bezginliğin sonucu. Şimdi siz bir sürü korkak ve zavallı askerin arasında gözleri bağlı darp edilmiş götürülen Fevzi’yi görünce kalbiniz dayanmıyor. Biz ise çocukluğumuzu İsrail askerleri tarafından dağa götürülüp taşla kolları kırılan Filistinli gençleri ve çocukları, hem de siyah beyaz televizyondan izleyerek geçirdik. Daha geçtiğimiz mayısta işgal altındaki Doğu Kudüs’te yüzlerce turistin güzergahında hem de onaltı yaşındaki Fatıma Hacici’yi hem de aynı babası gibi savunmasızken Şam kapısında öldürmediler mi?

 

Artık herkes haklı olarak “Neden bu kötülüğü durduramıyoruz, nerede yanlış yapıyoruz?” diye soruyor. Gösterilere saygım sonsuz, hayatımın büyük kısmı bu gösterilerde geçti yine de giderim. Fakat saman alevi gibi olmamalı çabalar. Orta ve uzun vadeli planlı öngörülü sürdürülebilir çalışmaların başlatılması ve de soğukkanlı biçimde yıllarca genişleyerek sürdürülmesi lazım. Her şeyden önce Filistin odaklı geniş perspektifli bir Filistin kültür sanat edebiyat akademisi (ya da enstitüsü) kurulabilse. Filistin haritadan neredeyse açık biçimde silinmiş durumda. 19’uncu yüzyıldan itibaren Filistin hakkındaki bütün deliller toplanmalı ve gözümüz gibi muhafaza edilmeli. Saldırılar olsun olmasın hayatımızın baş gündem maddelerinden biri olmalı bu mesele. Kitaplar, filmler, belgeseller, fotoğraflar, hikayeler, mültecilerle sözlü tarih çalışmaları, müzikler titizlikle derlense. Çeşitli dillerdeki yayınlarla bu konuları araştırmak isteyen genç sanatçı ve akademisyenler için cazibe merkezi olsa. Konserler, sergiler, toplantılarla her daim hareket iletişim dayanışma halinde olsak. Zamanla İslam dünyasının sanat edebiyat birikimiyle alabildiğine geniş bir platform olsa. Zulme uğramış Yahudilerin sesine de kulak veren bir yapılanma olmalı ki hak ve adalet duygusu galebe çalsın, bu meselelerdeki ikiyüzlülükler deşifre olsun. Anne Frank’ın hatıraları da bulunsun, Norman G. Finkelstein’ın ‘Holokost Endüstrisi’ de yerini alsın. Sonra 1998’de Amerika’da İsrail devletinin kuruluşunun 50. yılı anısına yayımlanan ‘Lionhearts’ (Arslanyürekliler) kitabı da bulunsun ki ünlü Siyonist liderlerin adım adım işgale nasıl katkı verdiklerini, kaç kişiyi bizzat elleriyle öldürdüklerini öğrenebilsin insanlar.

 

Akademi, İslam dünyasında kopan dağılan tesbihin imamesi gibi birlik yolunu açmaya katkı verebilir. Taneleri bir ucundan toplamamız bir konuda olsun ittifak edebilmemiz için Filistinliler’in çektiği acılar bizi birlik için başlama noktasına götürebilir. Bugün toplanacak olan İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan naçizane beklentilerimden biridir bu.

- Advertisment -