CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan adayı Özgür Özel, aralarında Serbestiyet Ankara temsilcisi Hilal Köylü’nün de bulunduğu gazetecilerle kahvaltılı bir toplantıda biraraya geldi, soruları yanıtladı.
Özel’in yanında seçim öncesinde Kılıçdaroğlu’nun A takımında olan Selin Sayek Böke de vardı. Özel’e milletvekilleri Gökçe Gökçen, Gamze Taşçıer, Ensar Aytekin ve Yalım Halıcı da eşlik etti.
Özel’in verdiği mesajlarda öne çıkan başlıklar şöyle:
“Kurultayın 12 Kasım’da yapılmasını tercih ederdik”
Kasım’daki kurultayda genel başkanı son kez delege sistemiyle seçmeyi hedeflediklerini belirten Özel, “Bundan sonra tüm üyelerin katılımıyla genel başkanın seçilmesini ve hem genel başkan seçiminde hem de il ve ilçe başkanlarının seçiminde üyelerin tam katılımını sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
“Kurultayı 4-5 Kasım’da değil, 12 Kasım’da yapmayı tercih ederdik” diyen Özel, “5 Kasım günü bütün üyelerimizle, 81 ilde, 975 ilçede başvuran bütün adayların katılacağı temayül niteliğinde bir ön seçim gerçekleştirmeyi, üyelerimizin belirlediği adayı 12 Kasım’daki resmi kurultayda kamu otoritesine bildireceğimiz bir şölene çevirmeyi doğru bulurduk” diye konuştu.
“Üye seferberliği başlatıyoruz”
Partinin üye yapısında sorunlar olduğunu söyleyen Özel, “Bir üye seferberliğinin yapılmasını hep söyledik. Türkiye’de değişim isteyen herkesi CHP’yi değiştirmeye davet edeceğiz. Kendisini bir şekilde ifade etmek isteyen genç bir nüfusumuz var. Bu, CHP’ye yönelmiyorsa bir büyük yapısal sorunumuz var demektir. Bu sorunu ortadan kaldıracağız” dedi.
CHP’nin yaş ortalaması yüksek ve “erkek” bir örgüt yapısına sahip olduğunu anlatan Özel, kadınların ve gençlerin sayısının artmasının CHP’de büyük değişimi gerçekleştireceğini dile getirdi.
Üyelerdeki kırgınlığı gidermenin bir yolunun bütün üyelerin oy kullanabildiği bir sistemin hayata geçirilmesi olduğunu ifade eden Özel, Kasım ayı içinde CHP’nin, kapılarını tüm Türkiye’ye açtığı, üye seferberliğine dönüşecek bir kampanya başlatacaklarını söyledi. Özel seçilmesi halinde yapılacak ilk MYK’da alınacak ilk iki kararın üye seferberliği kampanyası başlatmak ve yerel yönetimlerde aday belirlemenin objektif kriterlerini oluşturmak olduğunu ifade etti.
“Kongrelerde görülmedik şeyler oluyor”
Özgür Özel, Cumhuriyet’in 100.yılında CHP’nin çok kritik bir kurultaya gittiğini anlatırken, parti içine dönük eleştirilerini sürdürdü, “Kongrelerde görülmedik şeyler oluyor” çıkışı yaptı.
“CHP, Covid krizini sağlıktan sorumlu bir genel başkan yardımcısı olmaksızın, MYK’da sağlık konuşulmadan geçirdi. Mavi Vatan, Azerbaycan, Ukrayna -Rusya savaşı, F35 krizinin olduğu süreçlerde dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcılığımız yoktu. Bir genel başkan başdanışmanı üzerinden götürüldü.
Hem gıda krizinin yaşandığı hem de tahıl koridoru gibi bütün dünyanın Türkiye’nin gözünün üzerinde olduğu bir noktada tarımdan sorumlu genel başkan yardımcılığının olmadığı bir MYK’yla yönetiliyoruz. Ve çok kritik bir kongreye gidiyoruz. Cumhuriyet’in 100.yılında CHP’yi kimin yöneteceğine karar vereceğiz ve örgütten sorumlu genel başkan yardımcımız yok. Yetkiler genel başkanda toplandı. Görülmedik birtakım şeyler yapılınca bunun hesabı kime sorulacak? Kongrelerde görülmedik şeyler olurken nerede hak aranacak? Bunun hesabının sorulacağı bir mekanizma yok.”
“Genel merkez müdahalesiyle iptal edilen kongreler var”
“Kongre sürecinde görülmedik birtakım şeyler oluyor ve bunun hesabını sorabileceğimiz bir mekanizma yok” diyorsunuz, kastınız nedir?
“Kayseri ilimizin 20 kurultay delegesi var. Toplamda 600 delege oluşması lazım. Bu delegelerin 250’si Melikgazi’de. Mahallelere sandık konulacak. Ve o mahallelerden ilçe delegeleri oluşturulacak. Önce dediler ki ‘beşinci katta bir odada bütün mahalleler aynı anda seçilecek ve içeriye gözlemci almayacağız’. Buna itiraz edildi. Genel merkezden giden gözlemciler böyle seçim olmaz dediler ve seçimi iptal ettiler. O seçim bir daha hiç yapılmadı. Melikgazi, Kayseri il kongresine sokulmadı ve buna genel merkez seyirci kaldı. Melikgazi değişimciydi.
İstanbul Fatih’de seçim yapılıyor. Seçimin başlamasına bir dakika kala bir arkadaşımız çıkıyor ve “WhatsApp’tan bir mesaj geldi, kongre iptal oldu” diyor. Çünkü kazanacak aday hakkında 1980’de bir yargılama olmuş. -Kongre iptal- diyor. Bir ilçe başkan yardımcısı -böyle hukuksuzluk olmaz- diyor ve kongreyi açıyor. Parti kongresiz, ilçe başkansız kalmasın diye daha önceden ilçe başkanlığı görevi yapmış bir arkadaşımız -ben adayım- diyor. Ve büyük bir heyecanla da seçiliyor. Partimiz bunu “Biz iptal etmiştik o kongreyi” diyerek kabul etmiyor ve iptal ettiriyor kongreyi Fatih’in bütün delegeleri de değişimciydi.”
“YSK’dan bilgi almak unutulmuş”
“Partimiz seçmen kaydırmalarla ilgili alınması gereken düzenli bilgiyi YSK’dan almayı unutmuş. Onursal Adıgüzel, genel başkanımıza 15 Eylül günü mail atıyor. 18 Eylül günü, 5 ay gecikmeli olarak bir yazı yazıyor genel merkez. Genel merkezdeki değerli arkadaşlarımız 18’indeki başvuruyu “bakın başvurmuştuk” diye kamuoyuyla paylaşıyorlar. Dolaşıma sokuyorlar. 18’inde yazıldığı doğru. Ama biz 18 Haziran’da niye yazılmadığını soruyoruz. Onlar 18 Eylül’deki yazıyı paylaşıyorlar. Ayrıca 15 Eylül’de genel başkanımıza söylendi ve genel başkanımızın Onursal Adıgüzel’e “uyarınız için teşekkür ederim” diye cevap maili var. Onun üstüne harekete geçiliyor. “
“Parti Meclisi’nde 25 müdahale vakası konuşuldu. İstanbul’da yaşananlar CHP kültürüyle bağdaşmıyor”
“Genel başkanımız “Ben hiç delege aramadım”, “Ben hiç müdahale etmedim” diyor. Ama parti meclisi (PM) toplantımızda 25’ten fazla vaka anlatıldı kendisine. Genel başkan yardımcılarının nasıl müdahil olduğuna dair. Genel Başkanımızı, belediye başkanlarıyla, ilin belediye başkanlarıyla görüştürdükleri, “buralar size emanet” dediklerine dair.
İstanbul’daki il başkan adayının açıklamasına giden 6 MYK üyesinin fotoğrafları var zaten. İstanbul’da il başkanı seçecekler. Genel başkan yardımcılarımız İstanbul’da aday açıklamasına gidiyorlar. Yani iki adaya da giderseniz olur. Adaylardan birinin açıklamasına 6 tane genel başkan yardımcısı gidiyor. Çünkü İstanbul Kongresi’nde genel merkez bir adayı destekliyor. Bunlar daha önce yaşadığımız işler değil. CHP kültüründe olan işler değil. “
“Vatandaşın illallah dediğini aday göstermek zorunda değiliz”
“Aday belirleme yönergesi üzerinde çalışma yapılıyoruz. Temel yaklaşımımız mutlak vatandaş memnuniyeti. Bir yerde yüzde 80 oy alıyoruz diye vatandaşın ‘illallah’ dediği birisini yeniden aday göstermek zorunda değiliz. Ya da vatandaşın memnun olduğu bir adayı başka dengeler yüzünden aday göstermemek gibi bir şey söz konusu olamaz. Bununla ilgili objektif kriterleri kamuoyuyla paylaşacağız.
Biz objektif kriter taahhütümüzü ifade ediyoruz. Hesabını veremeyeceğimiz hiçbir atama yapmayacağız. “
“Bütün ittifak ortaklarımızla yeniden görüşeceğiz”
Sizin ittifaklara yaklaşımınız nasıl olacak? Şu andaki durum nasıl?
“Üzülerek söylüyorum: CHP’nin ittifak potansiyelinde bir erozyon, bir aşınma, bir gerileme var. İttifak potansiyelimizi kaybetmek üzereyiz. Ben Kasım’da yapacağımız kurultaydan çıkacak değişim, heyecan ve umutla muhataplarımızla yeni ilişkiler kurabileceğimiz bir enerjiyle hareket etmeyi ümit ediyorum.
Kurultaydan sonra böyle avucumuzu açarak, “bir hesabımız, bir kitabımız yok ve el sıkışmaya geliyoruz” diyerek bütün ittifak ortaklarımızla görüşeceğiz.
Her yerde ittifak yapacağız diye bir şey yok. Partilerin kendi kararlarına elbette saygılı olacağız. Ama bu ülkeyi seven ve son seçimde bir araya gelmiş 2300 maddede anlaşabilmiş ittifak ortaklarının birlikte olmadıklarında kaybedecekleri yerler ortaya çıktığında oralarda ittifak yapmamak harakiri yapmak anlamına gelir. O şartları sonuna kadar mutlaka zorlayacağız. İttifakın iç hukuku önceden yazılır. Sürekli ittifak halinin de elbette kimseye faydası yok.”
“Yüzde 89, bir şeylerin yanlış gittiğini söylüyor”
“Kongre sürecinde yaşananlar doğrultusunda kurultayın nasıl geçeceğini düşünüyorsunuz, kurultayın meşruiyeti sorgulanıyor olmuyor mu anlattıklarınızla?”
“Örneğin bazı yerlerde asker delegeler yazdıklarını söylüyorlar. Kendisini delege yapanın sözünden çıkmayan asker delegeler olduğu söyleniyor. Biz hem CHP kimliği hem de içinde bulunduğumuz şartlar gereği böyle şeyler olmayacağını düşünüyoruz. Kurultayın meşruiyetini tartışmam.
Dün bir anket vardı. Partiye de gelmiş: Seçimden sonraki Cumhuriyet Halk Partisi’nin tutumunu olumlu görüyor musunuz? Olumlu gören Yüzde 11. Yüzde 89 bir şeylerin yanlış gittiğini düşünüyor. Böyle bir süreçte delegenin askeri, yazılmışı, bloğu olmaz.
4-5 Kasım’da Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında CHP’yi yönetecek genç dinamik kadroları seçeceğiz. ve o kadrolar da toplum vicdanını rahatsız etmeyecek yöntemlerle belediye başkan adaylarımızı belirleyecekler.
“Genel başkan seçilmemiş parti meclisinin yetkilerini kullanıyor”
“Sayın Genel Başkan iyi niyetle ve memnuniyetle Ankara ve İstanbul belediye başkanlarını yeniden aday gösterdi. Belediye başkan adayı göstermek parti meclisinin görevi. Genel başkanın bu iyi niyetli tutumu seçilmemiş parti meclisinin yetkilerini kullanmaktır. Şuna yoruyorum: Genel Başkanın da objektif kriteri; mutlak vatandaş memnuniyeti. Parti meclisimiz de zaten bu iki arkadaşımızı aday gösterecektir ön kabulüyle açıklamıştır. Ama Türkiye’de bir anayasasızlaştırmaya itiraz ediyorken tüzüksüzleştirmeye de susamayız. Seçilmemiş parti meclisinin yetkisini şimdiden kullanmak bizim kayıt dışı siyaset eleştirilerimizi teyit eden bir noktadadır. “
“Havuzun dibinde ayaklarımızdan çöktük”
Değişmemenin bir maliyeti olacak diyorsunuz, neler olur?
“Böyle bir süreçte değişime kulak tıkamak, vatandaşa kulak tıkamak olur. Her seçim sonucu seçmenin siyasetçilere yazdığı bir mektuptur. Satır satır okumak lazım. Bizim mektup öyle satır aralarını okumak gerekecek bir mektup değil. Seçmen bize bir A4’e enlemesine kocaman ‘değişim’ yazdı, yolladı. İnsanlar diyorlar ki “CHP değişmezse bir daha oy vermeyeceğiz. Sandığa gitmeyeceğiz”. Kimi “bir daha CHP’ye oy vermem” diyor.
Şöyle görüyorum içinde bulunduğumuz durumu; Havuzun dibindeyiz. Ve havuzun dibinde, ayaklarımızdan çöktük. Eğer bir şey yapamazsak orada kalacağız. Ama bir sıçrama potansiyelimiz var ve Türkiye siyasetinde bu tür sıçramaların nasıl sonuçlar verdiğini biliyoruz. CHP hiçbir şey olmamış gibi yapar ve yerel seçimlere bu duygu durumunu anlamadan giderse kötü bir sonuç ortaya çıkar.”
“Genel merkezle başabaş durumdayız”
Kurultay yarışında ne durumdasınız?
“İlk hafta genel merkezin iyi sonuçlar beklediği yerlere kurultay yaptırılır. Takvim ona göre tanzim edilir. Bu gayet de normal bir şey. İlk hafta bir adım gerideydik. Geçtiğimiz hafta son derece olumsuz kampanyalar yapılmasına rağmen, blok listelere rağmen listelerin içindeki değişimci sayıları azımsanmayacak sayılarda çıkıyor.
Yani öyle yaratılmaya çalışıldığı gibi ‘Genel merkez rüzgarı var, değişimciler her yerde kaybediyor’ havası yok. Pazar günü 10 kongrenin 9’unu kaybettiler. En kötümser okumayla genel merkezle bizim şu an itibariyle başabaş bir durumda olduğumuzu görüyoruz.”
“Beklediğimiz oyu alsak 65 vekil verilecekti”
CHP vekil listelerinden 39 başka partilinin girmesinde sizin de payınız olduğuna ilişkin eleştiriler sürüyor. Hiç mi payınız yok?
Milletvekili adaylarını belirleyen sekizli komisyonun başkanı Özgür Özel’di” dediler. Şimdi bu olmaz. Ben sekizli komisyonda hiç olmadım. Daha önceki hiçbir milletvekili belirleme komisyonunda da görev almadım.
İttifak görüşmelerinde Özgür Özel de vardı- diyorlar. Yoktum. İttifak görüşmelerini Oğuz Kaan Salıcı’yla, genel başkan yaptı. İttifakta verilen 39 rakamından pazar sabahı haberdar olduk. Sekizli masa bütün gece çalışmış. Sonra biz MYK toplantısına çağırıldık, “Ne oluyor” dedik. “Çok kötü şeyler oluyor” dediler. Toplam 39 vekil verildi ama beklediğimiz gibi yüzde 30 oy alsaydık 65 milletvekili verilmişti toplamda. Bu bizim haberdar olduğumuz bir şey değildi.
“Felaket senaryosundan sonra liderliği devralmayı düşünmek kötücül akıl”
Yanlış zamanda aday olduğunuz eleştirileri var. Bir de İstanbul’u, Ankara’yı alacağını düşünüyor musunuz CHP’nin?
Toplumda kızgınlık var, küskünlük var. İttifak ortaklarıyla, köprüler atılmış, bir grup seçmen ‘kandırıldık’ diyor. Biz şunu diyemezdik: “Bu halde bırakalım felaketi yaşasınlar, gider yerel seçimlerden sonra partiyi alırız.” Özgür Özel böyle bir adamsa zaten CHP’yi yönetmeye layık değil. Bir felaket senaryosundan sonra gelip de o yıkıntının, döküntünün arasında kendi iderliği devralmayı düşünmek kötücül bir akıl.
Bugünden her türlü riski, her türlü zorluğa, yerel seçim takviminin yarattığı her türlü soruna rağmen bugünden bu iddiayı koymanın kıymetli olduğunu düşünüyoruz ve delegenin bunu kıymetlendireceğini düşünüyoruz.İstanbul’u da, Ankara’yı da kazanacağımızı düşünüyorum.
“İstifayı değerlendiriyorum”
Grup başkanlığından neden istifa etmediğinize dair tartışmalar sürüyor? Ne zaman istifa edeceksiniz?
CHP’nin yüz yıllık tarihinde ilk kez şöyle bir şey deneyimleniyor. Genel başkanımız milletvekili değil, dolayısıyla grup başkanı değil. Grup başkanımız da genel başkan değil. Ben ne adayıydım? Grup başkanlığına adaydım. Seçim bittikten sonra seçimden önceye hedeflediği pozisyona gelen bir tek ben varım. Ve benim pozisyonumu tartışıyor bazı arkadaşlar. Yani ben seçimden önce talep açtığım siyasi pozisyondayım. Diğer arkadaşlarımız o pozisyonda değiller. 8 yıllık meclis tecrübesiyle grup başkanlığı noktasında karar belirtmiştim.
İstifa etmemle ilgili genel talep ve yaklaşımların yani hukuki nesnel bir dayanağı yok.
Benim temel yaklaşımım şu; önümüzdeki süreçte kongreye yoğunlaşmak adına grup başkanlığından belli bir süreliğine ayrılmak lazım. 1 Ekim’de meclis açılacak, grup başkanı olarak görevimi yapacağım. 3 Ekim’de arkadaşlarımız gelecekler. Grubumuzdaki arkadaşlarla da son görüşmelerini yaptıktan sonra kararı bildireceğim.
Selin Sayek Böke’den Özgür Özel’e: “Sevgili Başkan“
Özgür Özel’in gazetecilerle buluşmasına katılan Selin Sayek Böke, toplantının başında Yargıtay’ın Gezi davasındaki onama kararını hatırlatarak kısa bir açıklama yaptı. Böke, bu açıklamadan sonra bir başka programı dolasıyla masadan ayrıldı:
“Türkiye’nin bugün uyandığımız sabahının (Gezi kararlarının ardından) ağırlığını üzerinden atmaya çok ihtiyacı var. Bize düşen sorumluluk da toplumun beklentisiyle uyumlu, bu ağırlığı üzerinden atacak bir tazelenmeyi var etmektir. Bu tazelenme için yola çıkmış olan herkesin isteği tam da bu. Toplumun bekliyor olduğu aydınlık günleri birlikte var etmek. Bunun yapılabilmesinin yolunun gençleri içine alan, kadınları içine alan, bugün mağdur edilen bütün toplum kesimlerini kucaklayan ve onların mücadelesinde onlara yol arkadaşlığı yapan bir yeni siyaseti var etmektir. Bizim de bunu var etmeye dair kararlılığımız, cesaretimiz, inancımızın yüksekliğini ben de bir kez daha altını çizerek sevgili başkanıma sözü bırakıyorum.”