Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu Ankara’da gazetecilerle buluştu.
Davutoğlu, Filistin meselesine hükümetin ve muhalefetin bakışını nasıl değerlendirdiği, Türk dış politikasındaki gelişmelere bakışı, Saadet grubu olarak yeni anayasaya yaklaşımlarıyla ilgili soruları yanıtladı.
Davutoğlu’nun mesajları ile sorulara yanıtlarından öne çıkanlar şöyle:
“Filistin tarafını izleyenler çok iyi bilirler ki, aylardır Mescid-i Aksa’da, nerdeyse her gün İsrail polisinin müdahalesi var”
“İşin aslına bakıldığında Hamas saldırısının gelişi sürpriz değil. Türk kamuoyu, hükümet ve hükümete yakın medya İsrail’le normalleşme telaşı içinde olduğu için bunlar Türk kamuoyuna yansıtılmadı. Uluslararası kamuoyunu, Filistin tarafını izleyenler çok iyi bilirler ki, aylardır Mescid-i Aksa’da, nerdeyse her gün İsrail polisinin müdahalesi var. Kimi zaman çizmeleriyle giriyorlar, kimi zaman polis köpeklerini Mescid-i Aksa’nın içine sokuyorlar. Hedef de çok açık: Mescid-i Aksa’yı ikiye bölmek ve bir kısmını Yahudilere bırakmak. Ya da belli zaman diliminde tamamıyle Yahudilere açarak Mescid-i Aksa’nın İslami karakterini adım adım aşındırmak.”
“Filistin meselesi bir insanlık meselesidir”
“Filistin meselesi sadece Arapların, sadece Müslümanların da meselesi değildir. Filistin meselesi bir insanlık meselesidir. Yerinden, yurdundan sürülmüş milyonlarca insanın, orda olanların da getto şeklinde yaşadığı bir yerden söz ediyoruz. (dünyanın en büyük gettosu Gazze’dir) Bu şekilde dünyayla ilişkisi kopmuş bir halkın ikinci büyük sükut-u hayali; arkalarında olduğunu düşündüğü İslam dünyasının ve Arapların Filistin meselesine hiçbir atıf yapmadan, Mescid-i Aksa’yla ilgili hiçbir düzenleme talep etmeden İsrail’le ilişkilerini geliştirme çabasına girmiş olmalarıdır.
“Erdoğan’ın bugünkü haline ben ağlıyorum”
“CHP’den, İYİ Parti’ye, TKP’den, Vatan Partisi’nden TİP’e “Filistin’in yanındayız” diyen tüm siyasi partilere teşekkür ediyorum. Türkiye’de bütün siyasi kesimler, sol-sağ “Filistin’in yanındayız” diye açıklamalar yaptılar. Mesele, bir halkın yok edilmesi meselesi.
“İki parti açıklama yapmadı. Birisi AK Parti. Resmi bir açıklama yapmadı. Sayın Erdoğan’ın açıklaması ise tarihe çok kötü bir kayıt olarak geçecek. İkincisi de MHP. Her konuda açıklama yapan, tweet atan Sayın Bahçeli’den halen açıklama yok. Eski başbakanı, eski dışişleri bakanı ve aynı odada Filistin için fiilen başbaşa ağladığımız Sayın Erdoğan’ın bugünkü haline ben ağlıyorum.
“Erdoğan’ın AK Parti kongresindeki Filistin açıklamasını dinlediğimde ‘yarabbi ne hale düşürmüşler’ dedim”
“Şimon Peres benim telefonumdan Erdoğan’a özür dilemişti. Ben konuşturmuştum. Ama Erdoğan’ın AK Parti kongresindeki Filistin açıklamasını dinlediğimde “yarabbi ne hale düşürmüşler” dedim. Kim yazdı bu konuşma metnini diye düşündüm. 20 yıldan sonra böyle bir konuşmayı cumhurbaşkanına yaptırmaktan daha büyük bir rezalet olamaz. Erdoğan’ın konuşmasını yazan kişi acilen istifa etmeli.
“Erdoğan’a istifa çağrısı yapmıyorum çünkü uluslararası düzeyde ülkemizin itibarını korumak halen görevimiz, sorumluluğumuz.
“Ben görevde olsam Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini gözden geçireceğini ilan ederdim”
“Bugün Türkiye’nin üzerine büyük sorumluluk düşüyor. Görevde olsaydım; kayıtsız şartsız Filistin’e destek verirdim. Mescid-i Aksa’ya dönük bir eylemin tüm İslam dünyasına ve insanlığa dönük olduğunu, Mescid-i Aksa’ya dönük bir emrivaki karşısında Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini gözden geçireceğini ilan ederdim. İslam İşbirliği’ni derhal toplantıya çağırırdım. İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki Kudüs Komisyonu’nun başkanı Fas Krallığı’yla temasa geçer ve komisyonun derhal toplanması talebinde bulunurdum. BM Genel Sekreterine doğrudan telefon ederek 1948’de kurulmuş olan Kudüs komisyonunun toplanmasını, Kudüs’ün halen koruma altında olduğunu söylerdim. Derhal İsrail ve Filistin’in her iki tarafıyla temas kurar, derhal ateşkes için devreye girerdim.”
“Netanyahu ile el sıkışan Erdoğan bizimle bayramlaşmıyor bile, bu nasıl bir kibir?”
“Meclisin açılışında tüm partileri anayasaya katkıda bulunmaya davet eden Sayın Erdoğan, bizi AK Parti kongresine davet etmedi. Çok meraklı da değiliz ama neyi gösteriyor: Zihniyeti, mantığı. Niye dışlıyorsunuz? İsrail Başbakanı Netenyahu ile geçen ay New York’ta el sıkıştınız. Onun Mavi Marmara’da katlettiği insanlarımızı unuttunuz. O günlerde bütün bu mücadeleyi beraber veren eski yol arkadaşınızla selamlaşmaktan, AK Parti kongresine davet etmekten çekiniyorsunuz. Bu nasıl bir gurur, bu nasıl bir kibir?
“TBMM kimsenin babasının malı değil”
“Onlar eğer yarın mecliste bu meseleyi çözmezlerse, arkadaşlarımız sadece komisyon sıralarında oturmakla kalmayacak. O meclis salonunu terketmeyecekler. TBMM kimsenin babasının mülkü değil. O genel kurul salonu da kimsenin arsası değil. Emin olun, İstanbul’da bir arsa işi olsaydı bu üç ay içinde gökdelen dikerdi onlar. 3 ay içinde bir koridor yapamadılar. Neden? Korkuyorlar. Kendi tabanlarıyla aynı dili konuşan, aynı ruh halini yansıtan bir grubun varlığından korkuyorlar. Ama boşuna. Bundan sonra kitleler sahipsiz değil, alternatifsiz değil. Biz varız.”
“Biz ne teklif gelirse gelsin aileyi korumaya hazırız”
Yeni anayasa konusundaki tutumunuz ne olacak?
“Anayasa konusundaki tutumumuz da net. Asla milletin açlığını, sıkıntısını, devletteki çeteleşmeye dönük tartışmaları örtmek için bir oyalama taktiği olarak anayasa tartışmasının parçası olmayacağız. Gerçek, samimi bir şekilde sivil anayasa yapılacaksa, bunu yerel seçimlere malzeme olması için değil, yerel seçimler sonrasında yapılmalı. Erdoğan’ın dediği gibi sadece LGBTİ, ailenin korunması konularıyla da sınırlı tutulamaz yeni anayasa. Biz, ne teklif gelirse aileyi korumaya hazırız. Ama ailenin korunması meselesi de sadece LGBTİ meselesi değil. O tabii ki, önemli ve çok ciddi şekilde ele alınması gereken mesele. Ama Sayın Erdoğan’ın damadının abisinin kanallarının sabah programlarına baksınlar aileyi nasıl koruyorlar, korumuyorlar.”
Yerel seçime ittifakla mı gireceksiniz?
“Liste çalışmalarına başladık. Siyaset, sitatik bir süreç değildir. Şartlar olgunlaştığında ve vakti geldiğinde il, ilçe, belde bazında olabilecek ittifak kombinasyonlarını da değerlendirme dışında tutmuyoruz. Gelecek ve Saadet Partisi olarak bütün partilerle doğru adaylar yönünde ittifak imkanı varsa onu değerlendireceğiz ama ilkesel olarak tüm seçim bölgelerinde kendi adaylarımızı çıkaracağız.”
“Binali Yıldırım, Soylu, Canikli… haklarında hukuki süreç başlatılmalı”
AK Parti’nin yeni yönetiminde Binali Yıldırım, Soylu, Şentop gibi isimlerin tasfiye edilmesini nasıl yorumladınız?
“AK Parti’de bir kan değişimi açıkçası ben de bekliyordum. Şimdi seçimleri kazandı AK Parti ama AK Parti dışından tek bir isim AK Parti’ye gelmedi. Birilerine teklif ettiklerini biliyorum ama insanlar nezaketle reddettiler. Çünkü biliyorlar ki, seçim kerhen kazanıldı ve batmakta olan bir gemi var. Evet, tasfiye de görülüyor ama bunun sebeplerini Sayın Erdoğan’ın izah etmesinde fayda var.”
“Benim seçimi kazandıktan 6 ay sonra benim devrilmem için organize edilen gruptan şu anda kimse neredeyse AK Parti’de aktif halde kalamadı. Bunların içinde Berat Albayrak vardı, 2020’de kendi kendini tasfiye etti. Bunun içinde Süleyman Soylu vardı. Çetelerde girdiği ilişkiler ve girdiği yolsuzluk ağlarıyla psikolojik olarak zaten toplum nezdinde itibar kaybederek kenara çekilip itildi. Bunun içinde Binali Yıldırım vardı. Seçim kazanmadan Başbakan olmayı ve bir parti darbesiyle kendisine başbakan olmayı kendisine yakıştıran Yıldırım şu anda partiden tasfiye edildi. Bunun içinde Nurettin Canikli ve diğerleri vardı. Mustafa Şentop vardı.”
“Hepsi şu anda devre dışı. Niye biliyor musunuz? Samimiyet, hakkaniyet, adalet üzerine yürütülmeyen bir siyasetin aktörleri ayakta kalamaz. 7 yıldır her türlü baskıyla ayaktayız biz elhamdülillah. Çünkü ne korktuğumuz dosyalarımız var, ne yurt içinde ya da yurt dışında kökeni belirsiz çetelerle, guruplarla ilişkimiz var.”
“Eğer tasfiye varsa gerçekten, o zzaman bu tasfiye gerekçe teşkil edecek dosyalarla ilgili hususlarla ilgili de mutlaka hukuki sürecin başlatılması lazım.”
“Allah ıslah etsin”
“Nurettin Canikli’nin hakkında FETÖ borsasıyla ilgili iddialar var. Sayın Binali Yıldırım’la ilgili son dönemde Varlık Fonu etrafında yapılan tartışmalar ve İngiltere’de bir kişinin halen tutuklu olduğuna dair iddialar var. Süleyman Soylu ile ilgili iddiaların ise önü arkası belli değil. O zaman, hukuki süreç de başlatılmalı.
“Sayın Erdoğan şöyle bir yol benimsedi. Kendi bakanlığına dezenfektan satan bakanı teşekkür edip gönderdi. Şimdi de AK Parti kendini temizleyecekse gerçek anlamda temizlemeli. Temizlerlerse de biz doğru yaptıklarını söyleriz.
“Sayın Erdoğan’ın ifadesini kullanarak söyleyeyim. Allah yolsuzlukla mücadele etme sözü verip de, yolsuzluklara bulaşanları ıslah etsin.
“Allah bu ülkeyi yasaklardan kurtaracağız iddiasıyla çıkıp da mülki yasaklara boğanları ıslah etsin. Allah devletimizi çetelerin ahtapot gibi sarmasına yol açanları ıslah etsin. Allah Nas deyip de, Nas’ın bütün ilkelerini gözardı edenleri ıslah etsin.”
“Amerika’nın SİHA düşürmesi büyük rezalet”
Amerika’nın Türk SİHA’sını düşürmesi sizce neye işaret ediyordu?
“Amerika’nın Türk SİHA’sını düşürmesi büyük rezalet. Üzerinde ay-yıldız olan her nesne, her şey, her kişi bu milletin onurunu temsil eder. SİHA diyerek küçük göremeyiz. Üzerinde ay-yıldızımız var. Türk SİHA’sı olduğu belli. Türkiye’ye yapılan bir saldırıdır bu. Lamı, cimi yok.
“Velev ki –istenmeyen sonuçlar- durumu oluştu. Yani; bile, isteye düşürülmedi. Bu tür operasyonlarda böyle şeyler olur. Ama bunun açıklamasını Türkiye tarafının yapması gerekirdi. Açıklamayı Amerika yaptı. Açıklamayı dinlediğimde de açık bir gözdağı sezdim.
“Sayın Hakan Fidan’ın bütün taraflara uyarız açıklaması çok doğru bir açıklamaydı ve destekledim. Ama eğer bu uyarı yapılmışsa, arkasından da SİHA düşürüldüğü zaman gerekli tepki verilmeliydi. Bazen ülkenizin hudutları ve çıkarları her şeyin ötesindedir.
“O açıdan benzer olayların yaşanmaması için Amerika’yla, Rusya’yla çok net konuşulmalı ve Türkiye’nin güvenlik alanı olarak tayin edilen yerlerde herhangi bir izne veya tehdide maruz kalmaksızın operasyon yapacağı da taraflara bildirilmeli.”