GÜNÜN YAZILARI

Hıncını gökkuşağından çıkarmak…

Bir zamanlar yeşil-kırmızı-sarı paranoyasına dönen gökkuşağı renkleri paranoyası, aslında siyasette ılımlı bakanlar kurulu, ülkeyi fakirleştiren faiz önyargılarını bırakıp rasyonel politikalara zorunlu dönüşler yaşanırken, sosyal hayatta ve medyada özgüven patlamasına neden olan seçim sonuçlarıyla yaşanan sertleşmenin sadece bir veçhesi. Seçimlerden bu yana üzerine mağdurlar odun gibi atıldıkça harlanan bir linç ateşi yanıyor.

Solcu Milan taraftarlarının sağcı patronu

İtalyan siyaseti, futbolu ve magazininin efsane isimlerinden ünlü sağcı politikacı Silvio Berlusconi, 12 Haziran 2023’te hayatını kaybetti. “Linkiesta” diye bir İtalyan dergisinin web sitesinde, birkaç gün önce, Cataldo Intrieri adlı bir yorumcunun, Berlusconi’nin ölümünden sonra yazdığı bir yazıya denk geldim. Koyu bir AC Milan taraftarı olan Intrieri’nin yazısının alt başlığı, “Sol Milanizm ve Berlusconi… Yırtıcı bir kişisel çelişkinin öyküsü… Solcu bir AC Milan taraftarı olarak yaşadığım tuhaf otuz yıl…” şeklinde.

“O giderse değişim başlar” diyenler…

Mesele Kılıçdaroğlu’nun gitmesi mi yoksa getirdiği değişimin, yeni çizginin ortadan kaldırılması mı? Kılıçdaroğlu’nun başlattığı bu tarihi uzlaşma adımını CHP devam ettirebilecek mi? Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” çağrısını CHP içinde benimseyenler olduğu kadar benimsemeyenler de bulunuyor. Türkiye’nin geleceği açısından, CHP’nin nerede duracağı, hangi anlayışla yönetileceği, önem taşıyor.

İyi ki Tarkanımız var

Tüm çalışanlar ve emekliler kulağı kirşte ücretlerine zam beklerken birileri ise ‘kuzu kuzu’ Tarkan’a odaklanmış. Oysa halk nezdinde “kuzu” et demektir. Ete hasret kalmış halkınızı bu şekilde mi motive edeceksiniz? Böyle bir gündem oluşturma çabası, başlı başına halkın diline ve ruhuna yabancılaşmaya devam projesidir. Yani halkın yanlış okunmasıdır. Sosyoloji biliminden umulan medet bu olmasa gerek. Hâlbuki martıların simidin tadını unuttuğu bir dönemden geçiyoruz.
- Advertisement -

İktidarın LGBT alerjisinin nedeni ne?

LGBT siyaseten kullanıma çok uygun bir olgu. Çünkü hem kültürel olarak reddedilmesi ‘meşru’, hem de bu sayede Batı karşıtlığı teşvik edilebiliyor. LGBT laf ettiğinizde Batı itiraz ediyor ve bu da ‘bizim kültürümüze karıştıkları’ söylemini besliyor. Diğer deyişle Batı’dan gelen uyarılar vatandaşlığa (siyasete) değil, aileye (kültüre) müdahale olarak okunuyor. LGBT Yeni İttihatçı vizyon altında artık bir vatandaşlık değil, kimlik meselesi… Kimlik de artık modernist bir tahayyülden değil, ailenin taşıyıcısı ve yeniden üreticisi olduğu kültürden neşet ediyor…

En Son Çıkanlar