Bir arkadaşım vardır; hayatın altta kalanlara iyi davranmadığı bilgisiyle, mutluluğun güç ilişkileri içinden belirlendiği inancıyla yaşar. Ondan duymuştum ilk kez: “Vermekten korkmayın; veren el, alan elden daha güçlüdür” sözünü.
Eski kadınlar, mutfağın taş ocağında yaktıkları ateş geceye doğru küle döndüğünde… Kalan korları, o küle gömerlerdi özenle. Üzerini külle örterlerdi. Kül korurdu, ertesi güne saklarlardı “kor”u.
Bildiri yayınlayan gençlere de birkaç sözüm var: İslam dünyası, geriliğin pençesinde, baskıcı yönetimler altında acı çekiyor. İslam dünyasının temel ihtiyacı, demokrasi, eşitlik, adalet ve daha mutlu bir yaşam. Karamsar ve eğlencesiz bir hayattan değiştirici enerji çıkmaz. Kudüs de bu şekilde kurtarılamaz. Eğlenmek, gülmek, oynamak her insanın hakkıdır.
Londra merkezli İş ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi'nin (CEBR) raporuna göre Çin'in ABD'yi geçerek dünyanın en büyük ekonomi ünvanını alması 2 yıl ötelendi. Rapora göre Türkiye de, en büyük ekonomiler sıralamasında 2019'da 2 sıra gerileyecek.
Anayasa hukukçusu Kemal Gözler’in tartışmaya açtığı başlıklar, niyeti üzüm yemek değil de bağcı dövmek olan “trol usûlü” bir itiraz için hayli kullanışlı görünüyor. Mesela, Gözler’in, “Açıkçası kamu görevlilerinin halka ve halkın temsilcilerine karşı sorumluluğu mitinin baştan sona sorgulanması lazım” cümlesi... Bunun altına girilecek, “Milli iradeye karşı yeniden bürokratik vesayet” tweet’ini “beğenecek” kimbilir ne kadar çok sosyal medya kullanıcısı çıkacaktır.