HDP yeni bir sayfanın açılabileceğini düşünüyorsa, PKK’nin Kürt sorununu silâhla çözmeye yönelik politikalarının bıraktığı derin olumsuzluk izlerinin bir kalemde silinemeyeceğini hesaba katması gerekir. Anlamsız özyönetim ilânlarının, hendek ve barikat savaşlarının saçmalığı hem Kürtleri, hem de batıda yaşayan yurttaşları kötü etkiledi. Selahattin Demirtaş ve başka birkaç kişi dışında HDP’den eleştirel bir ses çıkmaması hayal kırıklığı yarattı.
Pir Sultan’ı tarihsel bağlamından çıkarıp, beş asır sonra ona retrospektif “doğru politika” öğütleri verecek değilim. Benim karşı olduğum, zulmün ve ölümün eşiğinde sarındığı yüzde yüz uzlaşmazlığı 21. yüzyıla taşımak. Osmanlı tarım ve köylü toplumunda siyaset başka; bugünün Türkiye’sinde siyaset başka. Kamusal alan mevcut, ara zemin mevcut. Demokrasi sırf çatışmaya indirgenemez; çatışma ve uzlaşmanın içiçeliği demek.
Bilim insanlarının devlete sadakat borcu olabilir mi? Onların sadakat göstermeleri gereken bilimsel gerçeklere bağlılıktır, toplumun geniş çoğunluğunun hakkını savunmaktır. Yargıçların sadık kalmaları gereken ilke “adalet”tir. Hukuk, bireylerin, toplumun haklarını, çıkarlarını, özgürlüklerini, devlete karşı teminat altına alır.
Yıllar geçer, yolda yürürken bir kız çocuğunun balkondaki annesine seslenişini duyarsın: “Anneciğim, Nezahet de oynayabilir mi?” Bu küçümen cümlenin “öteki”ni yaratışını sezer, kulak kabartırsın.
Ama zaten kötü haber de bu; en nitelikli gözükenlerin de trollerle aynı hizadan konuşur duruma gelmiş olmaları. Sana “evine dört maaş giriyor bunu açıkla” diyen muhalefete “popülizm yapma” diyememek; ya da üzerinde bile durmadan geçiştirmeyi başaramamak ve onu vatan haini, kendini dava adamı ilan etmek; tehditler savurmak…