Özbekistan’da geçen hafta bir anayasa referandumu düzenlendi. Halkın yüzde 90’ı temiz çevre hakkını; idam, sürgün ve zorla çalıştırma yasağını; etkin sosyal devleti; insan haklarına sağlam güvenceleri süslü cümlelerle düzenleyen anayasa taslağına “Evet” oyu verdi. Yeni anayasa metni, 2016’dan beri görevde olan ve anayasadaki iki dönem kuralına göre bir daha aday olma şansı kalmayan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in 2040’a kadar görevde kalmasını öngörüyor. Özbekistan kurulduğu 1991 yılından beri tek adam rejimiyle yönetiliyor, muhalif adayların bile kendisine oy vermediği göstermelik seçimlerle “demokrasi piyeslerine” ev sahipliği yapıyor. İşte demokrasinin değerini anlamak isteyenlere İslam Kerimov’dan Mirziyoyev’e bir Özbek masalı…
AK Parti’nin önde gelen bakan ve yöneticilerinin seçimlere kısa bir süre kala peydahladıkları tuhaf söylemler derin bir aczin içinde olduklarının bariz bir işaretidir ve seçmen de bunu böyle değerlendiriyor.
Sağ popülizm, bilhassa kaybedeceğini anlayanlar ve kaybedecek fazlaca şeyi olanlar için seçimlerde çok sık başvurulan bir alet çantası. Öyleyse, tarihi bir eşiğe bu denli yaklaşmışken, manipülasyonlar karşısında kararsız kalan ve bu seçimin farklı yaşam tarzlarının çarpıştığı bir kültürel sermaye savaşı olduğu yanılsamasına kapılan dindarların kalplerini genişletecek birkaç hatırlatma yapmayı borç biliyorum.
Türkiye’de askeri vesayetin sonunu getiren hamlelere de en büyük destek Avrupa’dan geldi. Ülkenin geleceğine ilişkin projelerin çoğu Batı’yı örnek alır. Maddi manevi desteğini Batı’ya dönerek sağlamaya çalışır. Batı’nın bencilliğini, konfora düşkünlüğünü, yoksul ülkelere yukarıdan bakan kibrini biliyoruz. Ama Batı yalnızca bundan ibaret değildir.
Şimdilerde başka art niyetlerin ürkek açıklamaları yapılıyor. Birincisi İçişleri Bakanı Soylu’dan çıktı: “15 Temmuz, fiili darbe girişimiydi. 14 Mayıs 2023, Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların her birini bir araya getirerek oluşturabilecek siyasi darbe girişimidir." İkinci ürkek açıklama ise eski TKP’nin serdengeçti militanı, sonrasının ultra liberali; günümüzün en yerli ve millileri arasında yer alan Başdanışman Mehmet Uçum’dan geldi: “İktidar değişikliği tam bağımsızlığa darbe olur." Edilen bu sözleri şimdilik çok az kişi yorumluyor. Belki insanlar yorumlamaktan da çekiniyor. Tahmin ediyorum muhalefetin seçim gecesi ve sonrası tüm olasılıklara karşı bir B planı vardır.