İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Karar gazetesinde yazdığı “Milletimize Emanetiz” başlıklı yazısını aktarıyoruz.
Milletimize Emanetiz
Aday olmak mı?
Aday gösterilmek mi?
Siyaset, fon ve para işi mi? Yoksa gönül kazanmak mı?
Siyasete girdiğim ilk andan itibaren tek amacım; insanlara hizmet etmek, milletimizin gönlüne girmekti. Gönülleri kazanmak seçim kazanmaktan daha değerlidir. 2019 adaylığımda verdiğim ilk röportajda “beni tanıdıkça çok sevecekler” demiştim. Çünkü benim için en önemli şey sevmek ve sevilmektir.
Sevmek, sevilmek ve en önemlisi milletin hakkı olan hizmeti sağlamak için çıktığım bu yola nasıl baş koyduğumu size anlatmak istiyorum.
2008 yılında CHP’ye üye oldum. Evimin, iş yerimin olduğu, yaklaşık 17 yıldır yaşadığım Beylikdüzü’ne hizmet etmek istiyordum. Yakın çevremin teşviki ile daha iyi bir yerel yönetim için partimden aday adaylığına başvurdum. Genel merkezin kararıyla farklı bir yol arkadaşımız aday gösterildi ve malesef seçimi kaybettik. Fakat Beylikdüzü için kurduğumuz hayaller hiç eksilmedi.
2009 Eylül ayında rahmetli Deniz Baykal’ın CHP İlçe Başkanı olmamı istediğini bana önce rahmetli M. Ali Özpolat ardından Bihlun Tamaylıgil ile Akif Hamzaçebi iletti. Teklifi kabul ettim. Eylül 2009’da CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı oldum.
2013 Temmuz ayında ilçe başkanlığı görevini sürdürdüğüm Beylikdüzü’nde belediye başkanı adayı olmamı isteyen partimizin ilçe yönetimi, kadın kolları, gençlik kolları ve mahalle başkanlarının desteğiyle ilçe başkanlığından istifa ettim. Coşkulu bir buluşma ile belediye başkanı aday adaylığı için başvuruda bulundum. Israrla Beylikdüzü’nde ön seçim yapılmasını istedik, CHP’nin parti içi demokrasi iradesini hep daha ileriye taşımak istedik. Yapılan ön seçimde çok büyük teveccüh, katılım ve oy desteği ile 1. olmamın ardından partim beni aday gösterdi. Son genel seçimde %43 AK Parti, %39 CHP oyları olan ilçemde %51 ile Beylikdüzü Belediye Başkanlığı seçimini kazandım. İstanbul’da AK Parti’den kazandığımız tek ilçe Beylikdüzü olmuştu.
Topbaş’ı istifa ettiren zihniyet 2025’te yargı eliyle darbe yaptı
2017 yılına geldiğimizde hiçbir sebep açıklanmadan, Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu gibi İstanbul’da da rahmetli Kadir Topbaş da “metal yorgunluğu” gündemiyle görevinden istifa ettiriliyordu. Bunun üzerine İstanbul’da Genel Başkan Sn. Kemal Kılıçdaroğlu bir toplantı düzenleyerek İBB Meclis Grubu’ndan aday çıkaracağını beyan etti. Meclis Grubu’nda kimi aday gösterelim oylaması yaptırdı. Ben hiçbir şekilde bu göreve talip olmadım. Oyumu kullandım. Kullanılan oyları il başkanı ve MYK üyeleri alarak Genel Başkanla salondan ayrıldılar. Ataşehir’de bir otelde yapılan oylamadan sonra Beylikdüzü’ne doğru yola çıktım. 1 km uzaklaşmıştık ki telefonum çaldı ve İl Başkanı Cemal Canpolat otele geri çağırarak Sn. Kılıçdaroğlu’nun benimle konuşmak istediğini söyledi. Hemen geri döndüm ve Genel Başkan’ın odasına çıktım.
Sn. Kılıçdaroğlu; il başkanı ve MYK üyelerinin olduğu odada benden İBB Meclisi’nde yapılacak bu seçimde partimizi temsil etmemi istedi. Sosyal demokrat belediyecilik ve Beylikdüzü deneyimleriyle İstanbul’a dair hedeflerimizi anlatan bir konuşma yapmamı isteğini de ekledi. Mecliste yapılacak seçimin sonucu belliydi. Çünkü AK Parti meclis üye sayısında açık ara öndeydi. Ben Genel Başkan’a teşekkür ederek oradan ayrılıp hemen çalışmalarıma başladım. Mecliste sunumumu yaptım ve özellikle şu cümleleri kurdum: “Allah bir daha zorla istifa ettirilerek ayrılmak zorunda kalan bir belediye başkanı yerine bu mecliste seçim yapılmasını bize ve bu meclise nasip etmesin.”
Ne yazık ki 2017’de istifa ettirilen ve 2021’de vefat eden Kadir Topbaş’tan sonra aynı zihniyet, Mart 2025’te yargı eliyle yürüttüğü darbe girişimi ile yeni İBB Meclisi’ne yine seçim yaptırdı. 2019 yılındaki seçim iptalini de eklediğimizde aynı zihniyet İstanbul’a ve ülke demokrasisine üçüncü kez kara leke sürdü. “İstanbul’a ihanet ettik” diyenler, bu kadim şehre ihanet etmeye ısrarla devam ettiler. Onlar bu şehre ihanet ettikçe bizim çalışma azmimiz hep arttı.
İBB’ye aday olmamı Kılıçdaroğlu 2018’de Genel Merkez’de istedi
2019 yerel seçimlerinden aylar önce, 2018 yazının ilk aylarından itibaren genel merkezden 3-4 yönetici bana Sn. Kılıçdaroğlu’nun İBB adaylığı için aklında olan isimlerden biri olduğumu iletmişti. Sadece dinlemiştim. 2018 yılının yaz sonunda İstanbul İl Başkanı Sayın Canan Kaftancıoğlu Genel Başkan’ın bir mesajını iletmek istediğini söyledi. Kendisini ziyaret ettim. Sn. Kılıçdaroğlu’nun benim İBB adayı olmamı istediğini, kendilerinin de İstanbul’da nasıl bir aday göstermeliyiz diye anket ve kamuoyu araştırmaları yaptıklarını iletti. Bu çalışmalarda isimlerden ziyade aday karakteri, tipoloji ve bir kısım aranan özellikleri sorguladıklarını ifade etti. Sonuçların beni işaret ettiğini aktardı. Ben de kendisine teşekkür ederek bu adaylığın tarihi öneme sahip olduğunu, bu araştırmaları dinlemek istediğimi ayrıca benim de bir kısım araştırmalar yapacağımı, ondan sonra en doğru ve kazanacak adaya hep birlikte karar vermemizin iyi olacağını belirttim. Elbette soru işaretlerim çoktu. Daha sonra Sayın Kaftancıoğlu’nun organizasyonu ile araştırma ekibinde bulunan kişilerle toplantılar yaptık. Karşılıklı sunumlarımızı ve yaptığımız tespitleri paylaştık. Sonrasında Sn. Genel Başkan ile Ankara’da Genel Merkez’de buluştuk. Kendileri bana İBB başkan adaylığını teklif etti. Ben de kendisinden biraz süre isteyerek hem ailemle hem de siyasi yol arkadaşlarımla bu süreci paylaşmak, ona göre karar vermek istediğimi ilettim. Kendileri de bana bu fırsatı verdi ve makamından ayrıldım.
İl Başkanı’nın bilgisi dahilinde il yöneticileri, ilçe başkanları, belediye başkanları, İBB meclis grubu, kadın kolları başkanları, gençlik kolları başkanları ile ayrı ayrı toplantılar yaptım. Fikirlerini ve desteklerini istedim. Çok büyük oranda bir destekle karşılandım. Bu toplantılardan sonra Beylikdüzü’ndeki yol arkadaşlarımla da duygu yüklü toplantılar yaptım. İşin en zor kısmına sıra gelmişti: Ailem. Çünkü 2014 yerel seçimi öncesinde eşimle en fazla 2 dönem Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yapacağım, seçimi kaybedersem de siyaseti bırakacağım konusunda anlaşmıştık. Ailemin iznini böyle almıştım. Hatta bu kararımı Trabzon’dan çok yakın dostum olan bir iş insanına anlattığımda “siyasetçiler siyaseti bırakmaz ben buna inanmıyorum” demesi üzerine bu sözleri beyaz bir kâğıda yazdım ve taahhüt ediyorum diyerek imzalayıp kendisine verdim. Bu kâğıdı kasasına koymuştu. Yıllar sonra kendisinden istediğimde “Yahu hiç sorma, çok değerli bir evrak olurdu ama sen Beylikdüzü’nde seçimi kazanınca ben o kâğıdı yırttım attım” demişti. Dolayısıyla eşim başta olmak üzere ailemi ikna edemiyordum. İBB adayı olmamı eşim istemiyordu. Bu psikolojik ortamı sezen Sn. Kaftancıoğlu Genel Başkan ile konuşarak evimizi ziyaret etmek isteğini iletti. Ailece kendilerini misafir ettik. Sn. Kılıçdaroğlu İstanbul’a aday olmamın öneminden bahsederek hep birlikte ailemin de desteğiyle yola çıkma teklifinde bulundu. Ailemin manevi desteği çok kıymetliydi ve bu desteği çok önemsiyordum. Ailem Genel Başkan’ın bu teklifine biraz zor da olsa olumlu yaklaşınca yola çıkmaya karar verdik. Evet bu zor mücadele ve görev sürecinde ailemle helalleşerek, birbirimize sarılarak biraz da ailemin gözyaşlarıyla yola çıktım. Ardından MYK teklifi ve PM onayı ile CHP’nin 2019 seçimi için İBB Başkan Adayı oldum.
31 Mart’ta seçimi 13 bin 600 oy farkla kazandım. Millet iradesini çiğneyerek seçim yenileme kararı aldılar. 6 Mayıs’ta iptal edilen seçimi 23 Haziran’da 806 bin oy farkla kazandım. İktidardakiler demokrasiye müdahale ettikçe, milletimiz bize daha çok sahip çıkıyordu. 2024 yılı yerel seçimlerinden aylar önce Sn. Kılıçdaroğlu benimle hiç konuşmadan 2024 yılında yine aday gösterileceğimi ilan etmişti. 2023 yılı sonbaharındaki bu ilandan sonra 2023 Kasım kurultayından sonra genel başkan seçilen Sn. Özgür Özel’in de PM kararı ile adaylığımı ilan etmesiyle 2024 Mart seçimlerinde tekrar İBB başkan adayı oldum.
31 Mart 2024 yılı seçimlerini 1 milyon 100 bin oy farkla kazandım. Son olarak partimizin Cumhurbaşkanlığı adaylığı için 2023 kurultayında söz verildiği gibi ön seçim kararı alınması ile birlikte ön seçimde aday adayı olma kararımı açıkladım. Bu kararı almama sebep olan en önemli şey milletimizin talebi oldu. Ben onları sevdim, onlar beni sevdi. Yapılan ön seçimde 2 milyonu parti üyesi, toplamda 15,5 milyon vatandaşımızın oyuyla seçildim. Sonrasında TBMM Grubu’nun tamamının ve PM’nin onayı ile CHP’nin önümüzdeki genel seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı oldum. Aynı zamanda 19 Mart sivil darbesi sonrası milletimizin 25 milyona yakınının imzası ile Cumhurbaşkanlığı adaylığım perçinlenmiş oldu.
86 milyon yurttaşımızın gönlündeki kutsallığı bilerek yola çıktım
Gördüğünüz gibi ne adaylık planı, ne casusluk, ne fon, ne para ne de bizim bilmediğimiz ama iddianameyi yazanların aklından ve kötü düşüncelerinden öğrendiğimiz yollarla değil milletin, ön seçimin, üyelerin, partililerin ve parti yöneticilerimizin teveccühleri ile adaylaştım. Tarihte bu onuru, bu keyfi ve gururu kaç kişi yaşamıştır? Bu gururu yaşamayan nepotizmin esiri olmuş akıl, demokrasiyi inilip binilebilecek bir araç gibi gören zihniyet bunu anlayamaz.
Ben milletin sevgisini kazanmış, kalbine girmiş ve bütün ruhumla sevdiğim 86 milyon yurttaşımızın o büyük gönlündeki yerin kutsallığını bilerek yola çıkmış birisiyim.
Bana doğru yolu “seçimi senin temiz kalbin kazanacak evladım” diyen teyzelerimiz, annelerimiz; “iyi yüreğin hiç bozulmasın, insan sevgin hiç eksilmesin” diyen amcalarımız öğretti. Bana doğru yolu “her şey çok güzel olacak” diye haykırarak yeri göğü inleten gençlerimiz gösterdi. Ben bu kutsal ve güzel yolun yolcusuyum. Asla vazgeçmeyeceğim. Aziz milletimizin de vazgeçmeyeceğini biliyorum. Temiz kalpli, iyi yürekli, hak yemeyen ama hakkını da yedirmeyenlerin cumhuriyet, demokrasi, adalet, barış, huzur ve refah dolu günlere kararlı yolculuğu devam ediyor. Halkın adaylığının önünde hiç kimse duramaz.
Kaos ve krizlerden beslenenler, hiçbir zaman milletle kurduğumuz gönül bağına dokunamaz. Gönülden seven, aklı ve ahlakıyla ülkesine sahip çıkan bu aziz milletin iktidarını kimse engelleyemez. Vakit, Türkiye’nin muhafızları olma vaktidir!

