Ölümü ile birlikte Gülen’i siyasi yardakçılık yapmadan tartışma imkanı pek olmayabilir. Basit birkaç komplo teorisi ve vatan hainliği etiketleri siyasi aidiyetlerini ispatlamak için bahane arayanlar için yeterli gelebilir. Ancak Türkiye’nin yaşadığı bir tecrübenin anlaşılması açısından Gülen’in ideolojik arkaplanını anlamak gerekir.
80’lerin ikinci yarısında, başlatılan yeni bir ‘irtica kampanyası’nda Milliyet gazetesi, Sızıntı dergisi sayılarında resim içine gömülmüş vecizelerin altındaki BSN’nin ‘Risale-i Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursî’ olduğunu ‘ifşa’ ve ‘ihbar’ ettiğinde verdikleri o efsane cevap! Meğer o sözler Bediüzzaman Said Nursî’ye ait değilmiş de, Uşak’tan kendilerine vecizeler gönderen meraklı öğretmen Bedrettin S. Nail’e ait imiş! Bunun yalan olduğunu kendileri bildiği gibi, bu yalanı aşikâre bilecek milyonlar olduğunu da bildikleri halde böyle süflî bir yalana tevessül ve tenezzül...Bu hikâye, böyle diye diye 90’lara ulaştı ve ‘yeni milenyum’a varıp dayandı. Gaza yüklendikçe yıpranan manevî balatalar, zafer sarhoşluğu içinde arabanın dört bir yanından ve dahi yolun iki tarafından geldiği halde duyulmayan sinyaller ve uyarılar... Sonuç?
Le Guin'in Omelas’ı ile Zimbardo'nun Şeytan Etkisi’ni bir arada okumak insan doğası, hukuk felsefesi, etik, kötücüllük ve kötülüğe göz yumma dinamikleri üzerine yeni bir çerçeve sağlayabilir. Her ikisi de bireylerin ve toplumların verdiği ahlakî ödünleri farklı perspektiflerden sorguluyor; Le Guin bir mini-ütopyanın merceğinden, Zimbardo da sıradan insanları kötücül eylemlerde bulunmaya iten psikolojik mekanizmalar üzerinden.
Devlet Bahçeli: Terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM’de konuşsun, terörün tamamen bittiğini haykırsın.
Bu kararlılığı gösterirse umut hakkından yararlanmasının önü ardına kadar açılsın.
Adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu sorun ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri medyan, buna varız.
Bahçeli’nin Öcalan için “Terörün tamamen bittiğini haykırsın. Bu kararlılığı gösterirse umut hakkından yararlanmasının önü ardına kadar açılsın” çağrısı, Sırrı Sakık’ın 25 Eylül’de TBMM’ye umut hakkıyla ilgili sunduğu kanun teklifini hatırlattı. 2014’te AİHM’in Öcalan’la ilgili umut hakkı değerlendirmesi yaptığı ve ihlal kararı verdiği hatırlatılan tekliften: “Bir insanın tahliye umudu olmadan hapiste tutulması o kişiyi yasaların üstüne ve dışına taşır. Umut hakkının tanınması, AİHM kararlarının yerine getirilmesi amacıyla ‘salıverme perspektifi’ doğrultusunda söz konusu cezanın yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.”
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, katıldığı programda “Yenidoğan çetesi” soruşturmasına ilişkin: "Bize bu bebeklerle ilgili 'ölüm anlamında' herhangi bir bilgi verilmedi, zaten dosya gizli." Çetenin nasıl çökertildiğini tarih vererek anlatan Bakan Memişoğlu, bakanlığın emniyet ile koordineli hareket ederek 26 Nisan'da büyük bir operasyon gerçekleştirdiğini, tüm somut delillerin bu operasyonla toplandığını ve çetenin çökertildiğini ifade etti.
Ölümü ile birlikte Gülen’i siyasi yardakçılık yapmadan tartışma imkanı pek olmayabilir. Basit birkaç komplo teorisi ve vatan hainliği etiketleri siyasi aidiyetlerini ispatlamak için bahane arayanlar için yeterli gelebilir. Ancak Türkiye’nin yaşadığı bir tecrübenin anlaşılması açısından Gülen’in ideolojik arkaplanını anlamak gerekir.