Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa, 2008 yılından beri Türkiye’ye giriş yapamıyor. Yarın Ankara 1.İdare Mahkemesi’nde konuyla ilgili açtığı davaya Türkiye’ye giremediği için katılamayacak. 2008 Ağustos ayında ailesiyle birlikte daha önceki yıllarda olduğu gibi yaz tatilini geçirmek amacıyla Türkiye’ye gelen İsa, Antalya Havalimanı’ndan geri gönderilmişti.
Serbestiyet’e konuşan İsa, 2008 yılında Türk Emniyeti tarafından kendisine hiçbir gerekçe sunulmadan geri gönderildiğini, daha sonraki yıllarda devlet yetkilileri nezdinde yaptığı girişimlerden de bir sonuç elde edemediğini anlattı.
“Hakkımdaki İnterpol kararı 2018’de kalktı”
Türkiye’ye girişine engel olan nedenin, 1997 yılında Çin’in talebiyle hakkında çıkartılan Interpol’un kırmızı bülten kararı olabileceğini söyleyen İsa, “İnterpol uzun incelemeler sonunda kararın hukuki değil siyasi olduğunu söyledi ve aleyhimdeki kararı 2018 Şubat ayında kaldırdı.” dedi.
Hakkında kırmızı bülten çıktığı 1997 yılından 2008’e kadar da Türkiye’ye giriş-çıkışlarında bir problem yaşamadığını, halen ikamet ettiği Almanya’dan Avrupa’nın bir çok ülkesine ve ABD’ye seyahatlerinde bir sorun yaşamadığını söyleyen İsa’ya göre karar siyasi. “Türkiye’ye girişime yönelik engelin Çin’in baskıları olduğunu düşünüyorum” dedi. Dolkun İsa ikinci vatanı olarak gördüğü Türkiye’ye giriş yapabilmek için Ankara 1.İdare Mahkemesi’nde yarın görülecek dava için “13 senedir süren bu yanlışlığın düzeltilmesini ve Türkiye’ye giriş yasağımın kaldırılmasını bekliyorum.” dedi
Yarın tek celse görülecek davanın kararı 60 gün içinde açıklanacak. Dolkun İsa’nın avukatlığını tanınmış uluslararası hukukçulardan Prof. Dr. İlyas Doğan yapacak.
Uygur Mahkemesi’nde Çinli bir polis tanık
Öncülerinden olduğu Londra’daki Uygur Mahkemesi’ni de değerlendiren İsa, “Uygur Mahkemesi’nin son günündeyiz. 14’ü uluslararası platformlarda çalışan araştırmacılar, 24’ü kamplarda bulunmuş insanlar veya yakınları olmak üzere 38 tanıklık dinlendi. Birebir tanıklıklar sırasında dinleyicilerin göz yaşlarına boğulduğu anlar yaşandı” dedi.
Uluslararası basının ve insan hakları örgütlerinin ilgisinden memnuniyet duyduğunu belirterek, Çin idaresinin insanlık suçlarının duyurulmasında, mahkemenin evrensel kamuoyundaki yankılarının çok büyük olacağını düşündüğünü söyledi.
Son gün ifade veren kimliği açıklanmayan, görüntüsü ve sesi de tanınmayacak şekilde sunulan Çin’de polis olarak görev yapmış Çinli gizli tanığın ifadesine de değinen İsa: “Son gün ifadelerinden Çinli polisin verdiği tanıklık çok önemli. Çin’de kamplarda görev yapmış Çinli polis orada gördüklerini anlatan birinci el bir tanıklık. Çin bizleri hepimizi yalancı ilan ediyor ama bu Çinli polisin ifadeleri insanlık suçlarını gizleyemeyeceklerini gösteren çok önemli bir durum” diye konuştu.