Ana SayfaHaberlerİmamoğlu’nun avukatı iddialara yanıt verdi:“MASAK olanı görmüyor, olmayanı da yazıyor”

İmamoğlu’nun avukatı iddialara yanıt verdi:“MASAK olanı görmüyor, olmayanı da yazıyor”

Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan, soruşturmalara ilişkin açıklamalar yaptı: “121 sayfalık bir ifade metni sunuldu. Bu ifadede, temel kimlik bilgileri dışında, kendisine 46 soru yöneltildi. Biz, bu 46 soruyu ve bu soruların ilişkilendirildiği delilleri analiz ettik. 46 sorunun 31’i tanık beyanına dayanıyordu”, “MASAK raporunda, İmamoğlu'nun 6 milyon TL'lik villa alıp sadece 250 bin TL ödediği yazıyor. Oysa ki 250 bin peşin ödenmiş, 5 milyon 750 bin TL'si krediyle ödenmiş. MASAK krediyi rapora almamış. MASAK olanı görmüyor, olmayanı da yazıyor garip şekilde.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan, Halk TV’de son gelişmeler hakkında soruları yanıtladı.

İmamoğlu’nun tutuklamasına yapılan itiraz hakkında konuşan Pehlivan, şunları dile getirdi: 

“O dilekçe salt bir hukuki metin değil. Bu meseleyi kategorize ettiğimiz yer, ‘bu bir yargı tacizi’. Bundan önce hakkında açılan soruşturmalar, hem kurumsal, hem şahsi hem de ailesine ilişkin başlatılan bir yargı tacizi vardı. Bunun somut tespitlerini biz birçok kez ortaya koyduk. Elleri belinde bağlandı diye soruşturma geçirdi Ekrem Bey. Onlar nasıl yargı taciziyse bu da bir yargı tacizi.  Bunun soruşturmanın temelleri ne zaman atıldı, ortaya konulsun diye dilekçe önce yargı tacizini anlatı, daha sonra bu soruşturmaya dair bazı belli başlı konulara değindi.” 

Pehlivan, “Verilen dilekçeden bir sonuç almayı düşünüyor musunuz?” sorusuna ise, “Biz hukukçular olarak hiçbir zaman hukuka aykırı bir kararı normalleştirmeyiz. Elbette hukuksuz bir karar gelebilir, itiraz reddedilebilir. Ama biz beklentimizi bunun üzerine kuramayız” yanıtını verdi.

Pehlivan’ın, İmamoğlu’nun tutuklandığı soruşturmanın detaylarını anlattığı açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

46 sorunun 31’i tanık beyanına dayanıyordu

Özetle, Ekrem Bey’e 121 sayfalık bir ifade metni sunuldu. Bu ifadede, temel kimlik bilgileri dışında, kendisine 46 soru yöneltildi. Biz, bu 46 soruyu ve bu soruların ilişkilendirildiği delilleri analiz ettik. 46 sorunun 31’i tanık beyanına dayanıyordu.

Bunlardan bazıları gizli tanık, bazıları ise açık tanıktı. Ancak emniyet ifadesinde açık tanıkların isimleri gizlenmişti. Bu durum, sadece Türk hukukunda değil, kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukukunda da “yasak sorgu” olarak değerlendirilen bir yöntemle önümüze kondu. Buna ilişkin hukuki itirazımızı hem Emniyet’te hem de Savcılık’ta dile getirdik.

46 sorunun 31’inin tanık beyanlarına dayandığını söylemiştim. Yani her üç sorudan ikisi, tanık beyanları üzerine inşa edilmiş. Bunun yanı sıra, 4 soru MASAK raporuna, 7 soru ise müfettiş raporuna dayanıyordu. Müfettiş raporu, İçişleri Bakanlığı Mülkiye müfettişleri tarafından hazırlanmıştı.

“İBB’ye gönderilmesi gereken rapor Savcılığa gönderilmiş”

Bu rapor, kanunen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de gönderilmesi gerekirken, yalnızca Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmiş. Müfettişler, belediyedeki dosyaları celp ederek bir inceleme yapmışlar. Ancak belediyede doğrudan bir teftiş yapıp yapmadıkları konusunda net bir bilgi yok. Müfettiş raporuna dayanan sorular, sayıca daha az görünse de, 121 sayfalık ifade metninin 58 sayfasını oluşturuyor. Yani neredeyse yarısını kapsıyor.

Bunun dışında, HTS kayıtları ve baz verilerine ilişkin de Sayın İmamoğlu’na 4 ayrı soru soruldu. Soruşturmanın ana çerçevesini bu şekilde analiz edebiliyoruz.

“Günlerdir konuşulan villalarla ilgili tek soru yöneltilmedi”

Kamuoyu belki şaşıracak ama günlerdir konuşulan, Sarıyer’deki villalarla ilgili olarak Sayın İmamoğlu’na yöneltilmiş tek bir soru bile yok. 121 sayfalık ifadede bu konuda hiçbir soru bulunmuyor.

“Tanıklar ‘Turpun büyüğü heybede’ açıklamasından sonra oldu”

Soruşturmanın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in göreve başladığı tarihten 9-10 gün sonra başladığına dikkat çeken Pehlivan, “Bu soruşturmanın ana çatısını oluşturan tanıklar ise Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘Turpun büyüğü heybede’ açıklamasından sonra oldu” diye konuştu.

Pehlivan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Tanıklar aynı kelimeleri kullanıyor, soruları hikayeleştiriyor

“Tanıklar arasında Meşe çok önemli. İmamoğlu ve soruşturmada adı geçen onlarca kişinin göz altına alınmasından iki gün önce gelip bir ek ifade veriyor. Bugüne kadar varsayımsal dedikodu üzerine kurulan anlatıyı derleyip topluyor. Sadece Meşe’nin ifadesine dayanarak İmamoğlu’na 9 ayrı soru yöneltildi.

Tanıklar verdiği ifadelerde aynı kelimeleri kullanıyor, soruları hikayeleştiriyor. Sanki içeriden haber almış gibi gazete dili kullanıyor. Bu tanıklar bir kurgu dili çerçevesinde konuşuyor.

MASAK olanı görmüyor, olmayanı da yazıyor

MASAK raporunda, İmamoğlu’nun 6 milyon TL’lik villa alıp sadece 250 bin TL ödediği yazıyor. Oysa ki 250 bin peşin ödenmiş, 5 milyon 750 bin TL’si krediyle ödenmiş. MASAK krediyi rapora almamış.MASAK olanı görmüyor, olmayanı da yazıyor garip şekilde. Kredi çekilerek ev alınmasını görüyor, kredinin geri ödenmesini görmüyor. Bu, raporun aceleyle yazılmış olması ile açıklanamaz.

Şimdi bunu aceleyle ben açıklayamam. Özellikle 16 milyon nüfuslu bir şehrin belediye başkanını, son ön seçim aşamasında dayanışma sandığında 15 milyona yakın imza toplanan bir kişiyi eğer bir sabah yüzlerce polisle gözaltına alıyorsan veya ona dair bir inceleme yürütüyorsan gerektiği kadar hassasiyet ve özen sergilemek zorundasınız. Bu devletin yükümlülüğü.

Bu iddiaların vahameti, bu raporları hazırlayanlar, bu iddiaları ortaya koyanlar kamu görevlileri, devlet yani. Devlet ortaya bir belge koyunca, her vatandaş, her kurum haliyle onun doğru olduğuna inanmak ister, önce onu kabul eder. Bu doğrudur der. “Ya devlet bunu yazdıysa bunun bir gerçekliği vardır.”  

Ama ben, Sayın İmamoğlu’nun vekili olduğum günden beri daha bu özeni, daha bu hassasiyeti, gerektiği kadar kanundan doğan yükümlülükleri gerektirdiğine dair kimseye de bir hassasiyet görmedim.”

- Advertisment -