AK Parti ve MHP, başkanlık sistemini içeren Anayasa değişikliği paketi üzerinde uzlaştı. Açıklamayı, A Haber kanalında soruları yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli yaptı.
Canikli, "Bugün TBMM Başkanlığına sunulacak. Hiçbir pürüz kalmadı" diye konuştu. Canikli, "2019'a kadar seçim olmayacak. O tarihe kadar bu sistem devam edecek. 2019'da Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri aynı anda yapılacak" ifadelerini kullandı.
Nurettin Canikli, referandumun ne zaman yapılacağının henüz belli olmadığını söyledi.
Seçim sistemi ne olacak?
Başkanlık sistemine geçildiği takdirde, seçim sisteminin nasıl olacağı, kuvvetler ayrılığının hangi kurallarla belirleneceği henüz yanıtsız.
Al Jazeera'ye konuşan siyaset bilimci Prof. Dr. Üstün Ergüder’e göre başkanlık tartışmaları, sadece başkanın yetkilerine odaklanmamalı. "Türkiye’de illâ ki başkanlık sistemi diyorsak, muhakkak kontrol ve dengelerin getirilmesi lâzım" diyor. Bu noktada parlamentonun nasıl oluşacağının, yani seçim sisteminin nasıl olacağının, yargı organlarının yetkilerinin önemli olduğunu vurguluyor. Seçim sisteminin de değişmesi gerektiğini söylüyor:
"Bizim sadece başkanın yetkileri üzerine değil, parlamentonun ve yargı organlarının da yetkilerine odaklanmamız lâzım" diyen Ergüder, "Parlamentoyu güçlendirecek tedbirlerin alınması lâzım. Biz şimdi partili cumhurbaşkanını getirip, şu andaki seçim sistemini kullanırsak, yandık. Cumhurbaşkanı ya da parti lideri kimse, o adayları tespit eder. Sen istediğin kadar kanunlarla parlamentonun yasama yetkisini artır, işe yaramaz"
'Başkanlığın 3 olmazsa olmazı'
Doç. Dr. Yunus Emre de Al Jazeera'ye yazdığı makâlede, "Başkanlık sisteminin demokratik bir işleyişe kavuşması için üç önemli hususun altını çizmek gerekiyor: Kuvvetler ayrılığının sağlanması, seçim sistemi ve parti düzenlemesinin siyasal tekel yaratmayacak biçimde tasarlanması ve otoritenin yerel yönetimlere dağıtılması" diyor. Emre'ye göre kuvvetler ayrılığının gerçekleşmediği bir başkanlık kesinlikle demokratik olamaz:
"Demokratik bir başkanlığı mümkün kılacak kuvvetler ayrılığında meclisin konumunun güçlendirilmesi ve özellikle meclisin denetim işlevinin daha etkili kılınması gerekliliği ortada. Bunun için akla gelen ilk yol, iki kamaralı bir meclis yapısı ve bu yapı içinde meclis komisyonlarının gücünün arttırılması. Böylece hem parlamentonun yasa fabrikası gibi çalışması önlenebilir hem de daha etkili bir denetim işlevi gerçekleştirilebilir. Diğeri ise gensoru ve güven oylamasının bulunmadığı bir sistemde siyasi ve cezai sorumluluğun nasıl mümkün olacağı hakkında" ifadalerini kullanıyor.
Kuvvetler ayrılığının diğer boyutu olan yargı için ise temel prensip yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanması. Ancak HSYK, Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargı için Başkan ve Meclisin yarı yarıya atama yapması gibi bir düzenleme yargı bağımsızlığını ortadan kaldırır. Hele ki Meclis atamasının da basit çoğunlukla yapılması siyasal iktidardan bağımsız bir yargıyı imkansız kılar."