Ana SayfaHaberlerÇevirilerÇEVİRİ | Mehdi Hasan: “Üzgünüm İslamofobikler: Amerikalı bir Müslüman olmaktan gurur duyuyorum...

ÇEVİRİ | Mehdi Hasan: “Üzgünüm İslamofobikler: Amerikalı bir Müslüman olmaktan gurur duyuyorum ve Zohran Mamdani gibi hiçbir yere gitmiyorum”

Trump’ın önde gelen destekçilerinden biri, “24 yıl önce bir grup Müslüman 11 Eylül’de 2.753 kişiyi öldürdü. Şimdi Müslüman bir sosyalist New York’u yönetmeye hazırlanıyor,” diye yazdı. Temsilciler Meclisi üyesi Elise Stefanik, Mamdani’yi “cihatçı” ilan etti. Marjorie Taylor Greene, yapay zeka ile oluşturulmuş ve Özgürlük Heykeli’ni çarşaf giymiş gibi gösteren bir görsel paylaştı. Zohran Mamdani’ye yönelik akıl almaz derecede ırkçı saldırılar, kırılgan bir azınlık topluluğunu sindirmeyi hedefliyor ama başarılı olamayacaklar.

“Bu çok yıpratıcı,” dedi gözyaşları içinde Zohran Mamdani geçen hafta, New York belediye başkanlığı kampanyasını başlattığından bu yana maruz kaldığı İslamofobik hakaretleri ve ölüm tehditlerini anlatırken. “’İyi Müslüman, ölü Müslümandır’ diyen mesajlar alıyorum. Hayatımla, sevdiklerimin hayatıyla tehdit ediliyorum.”

Mamdani’nin sözlerini dinlerken ben de duygulandım. Çünkü 16 yıldır kamuoyunun önünde olan, açık sözlü bir gazeteci ve yorumcu, aynı zamanda 2015’ten bu yana bir göçmen olarak, bu “yükün” ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Ailemle birlikte, bu yükün bıraktığı duygusal ve psikolojik izleri taşıyoruz. 2012’de Guardian’da şunları yazmıştım: “Her sabah derin bir nefes alıp internete giriyorum; bugün hangi yeni hakaret ya da iftira gelmiş diye bakmak için. Tweet’ler, blog yazıları, yorumlar – bu saldırılar ne kadar acımasızsa, o kadar da süreklilik arz ediyor.”

Üzerinden 10 yılı aşkın zaman geçti ama pek bir şey değişmedi. Hatta, birçok açıdan her şey daha da tanıdık geliyor. ABD’li bir Cumhuriyetçi başkan, hayali kitle imha silahlarını gerekçe göstererek bir başka Müslüman çoğunluklu ülkeyi bombaladı; bu arada içeride İslam karşıtlığı ve göçmen düşmanlığı da körüklendi. Gerçi George W. Bush’a haksızlık etmeyelim – ki etmek isterdim! – ama 11 Eylül’den sonra cami ziyaretinde bulunup “İslam barıştır” demişti en azından. Peki ya Donald Trump’tan böyle bir tavır bekleyebilir miyiz?

Sakın. Böyle bir şey düşünmeyin bile.

Yani geri alıyorum. Evet, çok şey değişti. Ama daha kötüye gitti. Bugün İslamofobi Amerikan kamuoyunda çok daha yaygın, çok daha acımasız ve çok daha sıradan hale gelmiş durumda.

Mamdani’nin New York Demokratik belediye başkanlığı ön seçiminde elde ettiği sürpriz zaferin ardından gelen tepkilere bakalım. Cumhuriyetçiler, onun başarısını kimin en fazla İslamofobik şekilde aşağılayabileceği üzerinden yarışa dönüştürdü.

“New York’ta bir 11 Eylül daha olacak ve bunun suçlusu Mamdani olacak,” dedi Cumhuriyetçi başkanın yakın dostu ve danışmanı Laura Loomer. Charlie Kirk, Trump’ın önde gelen destekçilerinden biri, “24 yıl önce bir grup Müslüman 11 Eylül’de 2.753 kişiyi öldürdü. Şimdi Müslüman bir sosyalist New York’u yönetmeye hazırlanıyor,” diye yazdı. Cumhuriyetçi yorumcu Angie Wong ise CNN ekranında Mamdani için, “New Yorklular Müslüman bir belediye başkanıyla yaşamak zorunda kalmaktan korkuyor,” dedi.

Yalnızca sağcı yorumcular değil, Cumhuriyetçi Kongre üyeleri de daha da ileri gitti. Temsilciler Meclisi üyesi Elise Stefanik, Mamdani’yi “cihatçı” ilan etti. Marjorie Taylor Greene, AI ile oluşturulmuş ve Özgürlük Heykeli’ni burka veya çarşaf giymiş gibi gösteren bir görsel paylaştı: “Bu sert vurdu,” notuyla birlikte. Andy Ogles ise işi daha da ileri götürerek Mamdani’ye “küçük muhammed” dedi ve vatandaşlıktan çıkarılarak “SINIR DIŞI” edilmesi çağrısında bulundu.

Anlıyor musunuz? Seçilmiş bir Cumhuriyetçi vekil, Amerikalı bir Müslüman yurttaşın sınır dışı edilmesini talep ediyor. Bir Müslüman Amerikan vatandaşının.

Pek çok kişi sosyal medyada haklı olarak dile getirdi: Maskeler düştü ama başlarındaki kukuleler hâlâ duruyor.

Daha fazlasını da aktarabilirim ama asıl mesele şu: Mamdani’ye yönelik saldırılar yalnızca Cumhuriyetçilerin ya da muhafazakârların işi değil.

ABD’de İslamofobi uzun süredir iki partili bir mesele. Demokratlar da bu konuda sicili oldukça bozuk bir geçmişe sahip. 2010’da “Ground Zero” camisinin inşasına karşı çıkan Harry Reid ve Howard Dean’den, 2024’te Josh Gottheimer’ın “Müslümanlar 7 Ekim’den dolayı kendilerini suçlu hissetmeli” dediği iddiasına, Bill Maher’ın yıllardır süren İslam karşıtı açıklamalarına kadar uzanıyor bu liste.

Seçim kampanyası sırasında, Andrew Cuomo’yu destekleyen bir süper PAC tarafından dağıtılmak üzere hazırlanan bir broşürde, Mamdani’nin sakalını daha koyu ve kalın gösterecek şekilde fotoğrafı düzenlenmişti. (Söz konusu PAC, bu broşürün asla dağıtılmadığını ileri sürdü.)

Perşembe günü New York Senatörü Kirsten Gillibrand, WNYC’de Brian Lehrer’ın programına katıldı ve Mamdani’nin “küresel cihat”a atıfta bulunduğunu iddia etti. Oysa Mamdani’nin böyle bir açıklaması hiç olmadı. Buna rağmen bir Demokrat senatör, partisinin New York’taki belediye başkanı adayı olan bir Müslümanı, hiçbir temeli olmayan bir şekilde terörle ilişkilendirdi. Peki neden hâlâ istifaya çağrılmadı? Neden kınanmadı? Belki de sebebi şu: Bu ülkede, İslamofobiye bulaşmanın bir cezası yok – sol kesimde bile.

Geçtiğimiz yıl Başkan Joe Biden, Adeel Mangi’yi federal temyiz mahkemesinde görev alacak ilk Müslüman Amerikalı olarak atamak istedi. Ancak Demokrat senatörler Joe Manchin, Jacky Rosen ve Catherine Cortez Masto, Cumhuriyetçilerin tümüyle birlikte hareket ederek bu atamayı engelledi.

Ve tabii ki John Fetterman. Pensilvanya Senatörü, bir Yahudi Amerikalı aktiviste şöyle dedi: “Ekşimiş sütü onaramazsınız” – Filistinliler hakkında. Ayrıca hiçbir Arap’ın Hamas’ı kınadığını duymadığını da iddia etti. (Bu da doğru değil.)

Bu ülkede antisemitizm hakkında çok şey konuşuyoruz – evet, bu ciddi ve artan bir tehdit. Mamdani de kampanyası boyunca bunu defalarca dile getirdi. Ancak ne mutlu ki bu ülkede hiçbir siyasetçi, Yahudi bir kamu görevlisinin sınır dışı edilmesini istemiyor; Özgürlük Heykeli’ni kipayla gösteren AI görseller paylaşmıyor; Yahudi yargıçların atanmasını engellemiyor. Bunların hepsi sadece Müslümanlar için geçerli. Böylece halk arasında da İslamofobi normalleşiyor.

Araştırmalar açık: ABD’de Müslümanlar, tüm dini ve etnik gruplar içinde en fazla önyargıya maruz kalan grup. Bu önyargılar da her geçen yıl daha da artıyor. Bir Müslüman başkan adayına karşı çıkan Amerikalı sayısı, Yahudi bir adaya karşı çıkanlardan üç kat fazla. Cumhuriyetçiler arasında bu oran beş kat daha fazla. 7 Ekim sonrası, 6 yaşındaki Müslüman çocuk Wadea Al-Fayoume nefret suçu sonucu bıçaklanarak öldürüldüğünde, ulusal basında neredeyse hiç yer bulmadı.

Ancak Kongre, antisemitizmle ilgili oturum üstüne oturum düzenlerken, artan İslamofobi ve Müslüman düşmanlığı hakkında tek kelime etmiyor – kendi Müslüman üyeleri bile hedefteyken.

ABD’deki Müslümanlara yönelik strateji açık: Bizi korkutmak, sindirmek, kamusal alandan uzaklaştırmak istiyorlar. Mamdani, Çarşamba günü MSNBC’ye şöyle dedi: “Bu şehirde birçok Müslümanla konuştum. Tek başına kamuya açık bir hayatta bulunmanın bile ‘terörist’ damgası yemek anlamına geldiğini düşündükleri için geri planda kalmayı tercih ettiklerini söylediler. Bu şekilde bir şehir ya da ülke inşa edemeyiz.”

Haklı. Ama ben, güce karşı gerçeği söylemek için bir medya şirketi kurmuş bir Müslüman Amerikalı olarak, gölgelerde kalmaya hiç niyetli değilim.

Zohran Mamdani de bu ülkenin en büyük şehrinin en yüksek makamı için aday oldu – ve bu sonbaharda seçilme yolunda ilerliyor – çünkü onun da gölgelerde kalmaya hiç niyeti yok.

Aynı şey şunlar için de geçerli: Ilhan Omar, Rashida Tlaib, André Carson, Keith Ellison, Ali Velshi, Ayman Mohyeldin, Amna Nawaz, Ramy Youssef, Mo Amer, Hasan Minhaj…

Ve daha niceleri.

Çünkü biz Müslüman Amerikalılar hiçbir yere gitmiyoruz. Kusura bakmayın İslamofobikler, ama Zohran Mamdani’nin Salı günü güçlü biçimde gösterdiği gibi, biz daha yeni başlıyoruz.

- Advertisment -