1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran, Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. İlk kez gelişmiş ülkeler tarafından gündeme alınan çevre toplantısında 113 ülke bir araya geldi ve sürdürülebilir kalkınma, insan yaşamının devamı için gereksinim duyulan doğal kaynakların yenilenebilir biçimde kullanımı ve gelecek kuşaklar için yaşanılabilir bir dünya bırakma kararı alındı. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kuruldu ve çevre konusunda uluslararası işbirliğine öncülük etme görevi bu örgüte devredildi.
Dünyada çevre ve ekoloji mücadelesi, 19. yüzyılda ‘Endüstri Devrimi’nin çevre üzerindeki etkileri ve doğal yaşam alanlarının yok edilmesine karşı başladı.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında çevre hareketleri yeni bir karakter kazandı ve artan nüfus ile kaynakların daha kontrollü kullanılmasına yönelik uyarılar gelişti. Çevre kirliliği ile küresel adaletsizliğin insan ve doğa üzerine olan olumsuz etkisi daha çok tartışılır oldu.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından 2014 yılında yayınlanan rapora göre, dünyada 1972 yılından itibaren memeli, kuş ve balık türleri 40 yılda yüzde 52 oranında azaldı.
(www.gidahatti.com adlı internet sitesinden alınmıştır. )
2020 yılı Dünya Çevre Günü teması biyolojik çeşitlilik
Brezilya, ABD ve Avustralya’daki yangınlardan Doğu Afrika’daki çekirge istilalarına ve son pandemiye kadar her şey insanlarla içinde bulundukları yaşam ağları arasındaki karşılıklı bağımlılığa işaret ediyor. Doğa bize bir mesaj gönderiyor.
Yediğimiz yiyecekler, nefes aldığımız hava, içtiğimiz su ve gezegenimizi yaşanır kılan iklim hep doğadan geliyor.
Ancak, bu olağanüstü günlerde doğa bize bir mesaj gönderiyor:
Kendimize bakmak için doğaya bakmalıyız. Uyanma zamanı. Farkına varma zamanı. Sesimizi yükseltme zamanı.
İnsanlar ve Gezegen için daha iyiyi inşa etme zamanı.
Bu Dünya Çevre Günü, Doğa Zamanı.
(worldenvironmentday.global sitesinden alınmıştır)