Dün TBMM’de CHP’den Enis Berberoğlu, HDP’den Leyla Güven ve Musa Farisoğulları hakkında kesinleşmiş yargı kararları kürsüden okundu ve üç milletvekilinin milletvekillikleri düştü. Berberoğlu hakkındaki yargı kararı iki yıl, HDP’li milletvekilleri hakkındaki yargı kararları ise beş ay önce alınmış ama Meclis’in yerleşik temayülleri nedeniyle kürsüden okunmadığı için milletvekillikleri sürmüştü. Üç milletvekili bugün kesinleşen cezalarını çekmek üzere tutuklandılar.
25 yıl önceki dokunulmazlık krizi
4 Haziran 2020 günü yaşayan bu olay, akıllara bundan 25 yıl önce Meclis’te yaşanan bir dokunulmazlık krizini hatırlattı.
Şubat-Mart 1994’te ülke yerel seçimlere doğru gidiyordu. SHP’den ayrılan bugünkü HDP demek olan DEP milletvekillerinin yaptıkları bazı açıklamalar, yurtdışında katıldıkları toplantılar tartışma yaratmıştı.
Tam bu sırada Şubat ayının sonunda Meclis Başkanlığı’na bir meclis araştırma önergesi verildi.
Önergede, 1926’da İstiklal Mahkemeleri’nde görülen Atatürk’e suikast davasında yargılanan siyasetçilere ve askerlere “haksız cezalar verildiği” savunuluyor, bunların durumunun Meclis tarafından incelenerek kendilerinin ve ailelerinin itibarlarının iade edilmesi isteniyordu.
Önergenin ilk imza sahibi Refah Partisi İstanbul milletvekili Hasan Mezarcı’ydı. Onunla birlikte önergeye sekiz Refah Partili milletvekili, DYP’den Abdülmelik Fırat, BBP’den Ökkeş Şendiller ve DEP’den Selim Sadak ile Nizamettin Toğuç imza atmıştı.
Öneri büyük bir infiale neden oldu. Meclis başkanvekili önergeyi iade etmiş, gazeteler “Pis İttifak” adını taktıkları vekillere karşı kampanyalar başlatmış, Genelkurmay Başkanı acilen Çankaya’ya çıkmış, darbe söylentileri yayılınca Cumhurbaşkanı Demirel çok sert bir açıklama yapmıştı.
Önergeye karşı en sert çıkan siyasetçi, iki sene sonra RP ile koalisyon kuracak olan Başbakan Çiller olmuştu. Hatta Çiller, İstanbul Taksim Meydanı’nda “Ata’ya Saygı” mitingi bile düzenlemiş, mitinge sadece RP lideri Erbakan ile DEP liderini davet etmemişti.
Tepkilerin sonunda Hasan Mezarcı dışındaki önerge sahipleri tek tek imzalarını çektiler. Ama bu da yetmedi, zaten topun ağzında olan yedi DEP’li milletvekiliyle, Refah Partisi’nden istifa eden Hasan Mezarcı’nın dokunulmazlıklarının kaldırılması önergesi jet hızıyla Meclis komisyonuna geldi.
Kriz, iktidar ortakları DYP ile SHP’nin de arasını açmıştı. Her ne kadar DEP’lilerle yollarını ayırsa da SHP dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşıydı.
Dokunulmazlık dosyaları görüşülmek üzere Meclis Karma Komisyonu’nun önüne geldi.
ANAP’lı Kaya Erdem, DYP’li Ekrem Ceyhun, RP’li Fethullah Erbaş bazı milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karşı çıktılar.
Komisyon üyesi dört SHP’li milletvekili bütün dokunulmazlık dosyalarının kaldırılmasına karşı oy kullandı ve kararlara muhalefet şerhi yazdılar.
Anayasa Profesörü olan Ankara Milletvekili Mümtaz Soysal, eski bir astsubay olan Çorum Milletvekili Cemal Şahin, Amasya Milletvekili Cemalettin Gürbüz ve İzmir milletvekili ve partinin eski genel başkanı Erdal İnönü…
İnönü’nün şerhleri
Tabii ki en çok Erdal İnönü’nün koyduğu şerhler dikkat çekti.
DEP’li vekilleri 1991’de SHP listelerinden aday göstererek ittifakla Meclis’e o taşımıştı. Bu kararı yüzünden oklar sürekli üzerindeydi. Ama yine de büyük bir özgüvenle DEP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşı çıktı ve tarihe not düşmek için dördüyle ilgili ortak bir muhalefet şerhi yazdı:
“İlke açısından: Her zaman savuna geldiğim bir ilke, düşünce özgürlüğünün, demokrasinin ve daha genel olarak insan yaşamının temel bir niteliği olduğudur. Bu bakımdan düşünce suçu diye bir şeyin demokrasilerde olmaması gerektiğini, zararlı fikirlerin de söylenmesinden korkulmamasını, zararlı fikirler söylenmeden hangi fikirlerin doğru ve yararlı olduğunun anlaşılmayacağını, bu yapılmadan sağlıklı fikirlerin toplumca içtenlikle benimsenemeyeceğini, her zaman ve fırsatta öne sürdüm. Dokunulmazlıkları kaldırılması önerilen milletvekillerinin sözle ve yazı ile açıkladıkları fikirlerine hiç bir şekilde katılmıyorum, bu fikirler yanlıştır, zararlıdır, gerçeğe uymayan yorumlarla doludur. Ama milletvekillerinin bu yanlış fikirleri söyleme olanağını zorla ortadan kaldırırsak, bu fikirlerin yanlışlığını vatandaşlarımıza gönül rahatlığı ile kabul ettiremeyiz.
Pratik açıdan: Hepimizin ortak amacımız olan vatanın bütünlüğünü koruma davasına bu dokunulmazlıkların kaldırılması nasıl katkı yapar? Yararları mı, zararları mı daha fazla olur? Hem kısa vadeli, hem uzun vadeli bütün olası etkileri düşündüğümde zararın, yarardan daha çok olacağını görüyorum.”
DEP’li vekillerin dokunulmazlığı ertesi gün Meclis’te yapılan oylamayla düşürüldü, Meclis’i polisler bastı ve o bilindik görüntülerle vekiller tutuklandı.
10 yıl hapis yattıktan sonra, 2004’te AB süreci başlarken tahliye edildiler. Bir kısmı sonra tekrar Meclis’e vekil olarak girdi.
Erdal İnönü, aynı tavrı Hasan Mezarcı’nın dokunulmazlık oylamasında da gösterdi ve bir muhalefet şerhi yazarak karara hayır dedi.
İşte o İnönü’nün 25 yıl sonra hâlâ güncel olan o şerhi:
“İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı’nın birçok konuşması, başta büyük Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların fikirlerine ve amaçlarına karşı bir anlayış içinde olduğunu gösteriyor. Böyle bir anlayış benim siyasal görüşlerime taban tabana zıttır. İnanıyorum ki, toplumumuzun büyük çoğunluğunun sağlıklı değerlendirmesiyle de çelişmektedir. Ancak bu fikirlerin yanlışlığını göstermek, milletvekili dokunulmazlığını kaldırmakla olmaz. Atatürk ve arkadaşlarının Türkiye’de gerçekleştirdikleri devrimlerin açtığı yolda yürüyen kuşakların yılmayan çabaları, bugün ülkemizde bütün kurum ve kurallarıyla işleyen bir çağdaş demokrasiyi hayata geçirmektedir. Böyle bir demokrasinin temel niteliklerinden biri olan düşünce özgürlüğü, tamamıyla karşısında olduğumuz fikirlerin bile söylenmesine izin vermekle kendini gösterir. Bu nedenle İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı’nın dile getirdiği ters fikirler yüzünden dokunulmazlığının kaldırılmasına karşı oy verdim.”