1968’de Oslo Havalimanına indiğinde her şey memleketi Basra’dan olabildiğince farklıydı. Beyin felci olan oğlunun tedavisine tek çare Norveç’teydi. Ama Kuzey’de ne yapacağını bilmiyordu. Basra’daki petrol şirketindeki görevinden istifa etmişti ve Norveçli eşi Solfrid’in anne ve babasının evine gitmek üzere yoldaydı. Eski işi gibi cazip bir iş bulamayacağına emindi.
Henüz Norveç’in o sıralar kendi kıta sahanlığında harıl harıl petrol aradığından haberi yoktu. 5 senedir süren sondaj çalışmalarından henüz sevindirici haber halen gelmemişti
Oslo’dan onu eşinin kasabasına götürecek trenin kalkmasına daha çok vardı. “Bu kadar saat ne yapacağım şimdi?” derken aklına Sanayi Bakanlığı’nı ziyaret etmek ve Norveç’e yolu düşen petrol şirketlerinin olup olmadığını sormak geldi
Valiziyle bakanlığa girdiğinde içeride kendisini bir sürü adam bekliyordu. Meraklı sorular soran memurlar: ”Nerede okudunuz, nerede çalıştınız, jeolog muydunuz yoksa petrol mühendisi mi?”diyerek Kasım’ı tanımaya çalışıyorlardı Sadece muhtemel bir işveren listesi görmek için gittiği bakanlık binasında kendini aniden bir iş görüşmesinde bulmuştu.
Norveç Petrol Yönetimi’nin petrol araştırmalarından sorumlu sadece üç memuru vardı o dönemde. Onlar da işin temel kısımlarını öğrenip alelacele sahaya gönderilmişti. Öte yandan Kuzey Denizinden çeşitli sonuçlar gelmeye başlamıştı ve dikkatli ve ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyordu. Hem akademik hem de pratik tecrübeye sahip El Kasım hızır gibi yetişmişti.
Baas darbesine beş kala
Irak Kraliyeti’nin İngiltere’ye eğitim için gönderdiği gençlerin arasında olan Al Kasım, 16 yaşında gittiği Londra’da Imperial School’da jeooloji okumuş, 1957’de Basra’ya geri dönüp bir petrol şirketinde çalışmaya başlamıştı. Kariyer basamaklarını hızla çıkan el-Kasım şirketteki en üst düzey Iraklı olmuştu.
Ama Faruk’un anti-emperyalist ve millileşme yanlısı olduğundan şüphelenen gizli polis, talimatlarla yurtdışına çıkmalarını engelliyordu. Oğlunu ülkeden çıkarabilmek için kısa süreli bir sağlık seyahati yapacakları yalanını uydurmak zorunda kalmıştı. Oslo’ya gidişi böyle mümkün oldu.
Petrol: Ani bolluk ve yıkım
Fakirlerin piyango kazanma hayalleri kurduğu gibi fakir ülkeler de hep petrol bulmayı düşler. Ama bu düş genelde ihracatçı ülkelerin bolluk ve destekten daha çok belaya karışmasıyla sonlanan bir kabusa dönüşür. Venezüelalı Petrol Bakanı Alfonso, petrolü “Şeytan dışkısı”na benzetiyor. Suudi Arabistanlı mevkidaşı Şeyh Ahmed Yamani ise şöyle demişti:
“Keşke su bulmuş olsaydık”
Bu serzeniş ve isyan, doğal kaynaklara dayalı bir ekonomi ve siyasetin yol açtığı acı tecrübenin dışavurumu. Ani zenginleşme kaynağına kavuşan bir ekonomi içerisinde, mevcut üretim faktörleri diğer üretim alanlarından çekilip yeni kaynağa yöneliyor ve bu da toplam üretimi azaltıyor. “Hollanda Hastalığı” olarak bilinen bu fenomen, Hollanda’nın Kuzey Denizi’nde petrol bulduktan sonra yaşadıklarından adını alıyor. Petrolün bulunmasından sonra devlet kurumlarında yolsuzluk had safhaya çıkmış, demokratik kontrol mekanizması devre dışı kalmıştı.
Norveç diğer ülkelerin petrol şehvetine düşmedi
Peki aradan geçen elli senede aynı denizde aynı kaynağı kullanan Norveç neden bu pişmanlıkları yaşamadı?
Faruk El Kasım Oslo’ya geldiğinde, kimsenin gözünde bir petrol hayali görmemişti. Aksine yakın zamanda bir maden faciasından dolayı istifa eden bir hükümetin yerine gelen siyasetçiler normalden daha çok kılı kırk yarıyordu. Şüpheci bir yaklaşım sergileyen üst seviye bürokratlarla birlikte herkes “bekle gör” politikasından, işler kesinleşene kadar harekete geçmemekten yanaydı.
Faruk’a göre “ülkeyi yönetenlerin bu ihtiyatı petrolün lanetinden kurtardı”.
Bir gecede petrol zengini
Ama ona göre yine de Norveç uyuyordu. Keşif sonuçlarından biri için yazıp yetkililere gönderdiği raporda petrol bulunmasının an meselesi olduğunu, liderlerin Norveç’i bir petrol ülkesi olmaya hazırlaması gerektiğini söyledi.
Öte yandan petrol şirketleri ülkeyi terkediyor, Norveç’te ilk kıta sahanlığı araştırması yapan Phillips Oil ise hala devam ediyordu ama kuyular boş çıktıkça havlu atmaya yaklaşıyordu.
1969 yazında geriye kalan son kuyuyu delmek istemeyen umutsuz Philips, Norveçlilerin tazminat uyarısıyla birlikte, delmenin cezadan daha az maliyetli olacağını fark edip Aralık’a kadar devam etme kararı aldı.
Ve tam 51 sene önce, Phillips şirketi dünyanın en büyük petrol yataklarından birini bulduklarını açıkladı.
Bir gecede enerji süpergücü haline gelen Norveç, bugün dünyada 6’ıncı büyük petrol üreticisi ve 2’nci en büyük doğalgaz rezervine sahip ülke.
Ama diğer petrol ihracatçısı ülkelerin yaptığı hatalara düşmedi. Üretimi frenlemek yerine dünya klası keşif ve inşaat makinesi projelerine yoğunlaştı.
Norveç Devleti’nin bünyesindeki petrol şirketi StatoilHydro, petrol ticaretinde oynadığı rekabetçi rol konusunda uluslararası bir üne sahip. 1996’dan beri hükümetin kazandığı her Kron varlık ve tasarruf fonuna gidiyor.
Tasarruf fonuna akan kaynağın akıbetini öğrenmek isteyenler tek tıkla anlık ne kadar paranın kasada biriktiğini şeffaf bir şekilde görüntüleyebiliyor.
1990’da Kasım’ın haftalarca üzerinde çalıştığı bir başka düzenleme parlamentoya sunuldu. Oy birliğiyle kanunlaştırılan düzenleme, piyasa regülatörü Norveç Petrol Direktörlüğü’nü ortaya çıkardı. Bu da sektördeki üretkenliğin sağlanması konusunda önemli bir adım olarak kayıtlara geçti.
Norveç modelinin püf noktalarından biri, özel sektör rekabetçiliği ve tecrübesinden faydalanarak, regülatörün devlet petrol şirketini diğer özel şirketler gibi denetlemesini sağlamaktı. Diğeri ise teknolojiye ve yeni yöntemlere açık olma, “son damlasına kadar sıkma” politikasıydı. Dünya genelinde bulunan petrolü çıkarma oranı ortalama yüzde 25 iken, Norveç bunu çeşitli yöntemlerle yüzde 45’e kadar çıkarmıştı. Bu iki ayrı politikanın fikir babası Faruk El Kasım’dı.
Başarı petrol bulmak değil, asıl o keşifle baş edebilme ve kaynağı doğru kullanabilme kabiliyeti.
Faruk el Kasım eğer o gün Irak’tan çıkamasaydı, Oslo’ya indikten kısa bir süre sonra Irak’ta darbe yapan Baasçıların hakimiyeti altında büyük ihtimalle emperyalist uşağı suçlamasıyla zor günler geçirecek, can güvenliği tehdit altındayken beyin felci geçiren çocuğu iyileşemeyecek ve çocukları savaştan savaşa koşan ülkede perişan olacaktı.
Ama kader Faruk’u hala dünyadan takdir toplayan adil ve üretken bir sistemin mimarı yaptı.
(Bu yazıda Financial Times’ta yayınlanan The Iraqi who saved Norway from oil yazısındaki ve BBC Brazil’de yayınlanan As dicas ao Brasil do iraquiano que ajudou a Noruega a dar volta por cima com petróleo haberindeki bilgilerden faydalanılmıştır)