Osman Kavala, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırma veya bu düzen yerine başka bir düzen getirme veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemekle”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemekle” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engellemekle” suçlandı.
Türk Ceza Kanunu’nun “Anayasayı İhlal Suçu” başlıklı 309., “Yasama organına karşı suç” başlıklı 311. ve “Hükûmete karşı suç” başlıklı 312. maddelerine göre bu suçların cezası ağırlaştırılmış müebbet. Aynı kanunun “Siyasal veya askeri casusluk suçu” başlıklı 328. maddesi ise 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası öngörüyor.
İddianamede, “terör örgütleri ile derin irtibatlı olduğu” iddia edilen uluslararası ilişkiler uzmanı, eski ABD Dışişleri Bakanlığı çalışanı ve akademisyen Henri Jak Barkey’nin Osman Kavala ile birlikte yaptıkları toplantıların, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal menfaatleri aleyhine yapılmış faaliyetler olduğu” ve “alt yapısı yurt dışı destekli sivil toplum kuruluşlarınca oluşturulan algılarla yönlendirilmiş vatandaşların organize bir şekilde hükümete karşı kışkırtıldıkları” öne sürüldü.
Savcılık Osman Kavala’yı “Henri Jak Barkey’nin (…) yerel işbirlikçisi” ve “Türkiye’deki faaliyetlerinde iştirak halinde birlikte hareket ettiği bir kişi” olarak tanımladı.
İddianamede ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Her ne kadar Cumhuriyet Başsavcılığımızca Gezi Kalkışmasına ilişkin yürütülen soruşturma sürecinde şüpheli Henri Jak Barkey hakkında yeterli bilgi ve bulgulara ulaşılamamış ise de, (…) Barkey’in Gezi Kalkışması sürecindeki tespit edilebilen eylem ve faaliyetlerinin normalin ötesinde dikkat çekici olduğu gibi Gezi Kalkışmasının yasal meşru hükümet tarafından alınan önlemlerle durdurulması sonrasında 15 Temmuz darbe girişimine kadar devam eden süreçte şüpheli Mehmet Osman Kavala ile aynı amaca yönelik olarak birbiriyle uyumlu olduğu görülmüştür.”
İddianamede Barkey ve Kavala’nın cep telefonlarının çeşitli tarihlerde İstanbul’un Şişli ilçesinde aynı baz istasyonundan birkaç dakika arayla sinyal aldığı öne sürülüyor. Kavala ve Barkey’in darbe girişiminden üç gün sonra da Karaköy’de bir restoranda yemek yedikleri iddia ediliyor. Kavala daha önceki sorgusunda bu iddiayı yalanlamış, Barkey ile yemek yemediğini, bir restoranda karşılaştıklarında selam verdiğini söylemişti.
Barkey şu ifadelerle, 15-17 Temmuz 2016’da İstanbul Büyükada’da bir toplantı düzenlemek ve bu vesileyle “darbe girişiminde rol almakla” suçlanıyor:
“15 kişilik toplantı grubundan yalnızca 4 kişinin 15 Temmuz darbe girişimini sabaha kadar birlikte takip ederek yoğun şekilde uluslararası irtibatlar kurmaları, bu kişilerin tamamının şüpheli Henri Jak Barkey tarafından oteldeki programa davet edilmiş olmaları ve tamamının yabancı şahıslar olmaları nedeniyle şüpheli Henri Jak Barkey’in darbe girişiminde rol aldığı anlaşılmıştır.”
Serbest bırakıldığı gün tutuklanmıştı
Gezi Parkı Davası’nda tutuklu yargılanan Kavala, 18 Şubat’ta beraat etmiş fakat serbest kalmadan, bugün iddianamesi mahkemeye gönderilen soruşturma kapsamında tutuklanmıştı.
1064 gündür tutuklu olan Kavala, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu.
Fakat AYM, iddianamenin tamamlanma aşamasına geldiğini gerekçe göstererek konuyla ilgili oturumunu erteledi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de Aralık 2019’da Kavala’nın tutuksuz yargılanması yönünde bir karar vermiş, bu karar Türkiye tarafından uygulanmamıştı.
Son olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin bu karara uymaması nedeniyle düzenlediği denetim toplantısında Kavala’nın serbest bırakılması çağrısı yapmıştı.
Tutukluluğun kronolojisi
Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı, insan hakları savunucusu ve iş insanı Osman Kavala, 18 Ekim 2017’de gözaltına alındı.
Kavala 1 Kasım 2017’de “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamalarıyla tutuklandı. Kavala, Gezi Parkı eylemlerinin “finansörü” olmakla suçlandı.
Osman Kavala tutuklandıktan yaklaşık 1,5 yıl sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame düzenlendi.
Anayasa Mahkemesi 22 Mayıs 2019’da Osman Kavala’nın kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine ilişkin yapmış olduğu bireysel başvuruyu 5’e karşı 10 oy ile reddetti.
İlk duruşma 24 Haziran 2019’da Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda görüldü. Oy çokluğu ile Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Bir sonraki duruşmanın 18-19 Temmuz 2019 tarihinde Silivri Cezaevi Kampüsü’nde görülmesine karar verildi.
11 Temmuz 2019’da Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yayımladığı yetki kararnamesiyle, davanın ilk duruşmasında vekaleten heyete başkanlık eden ve Kavala hakkındaki tutukluluğunun devamı kararına şerh koyan Mahmut Başbuğ 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na getirildi.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yayımladığı yetki kararnamesiyle 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci bir heyet oluşturuldu ve Gezi Parkı olaylarına ilişkin dava ikinci heyete kaydırılarak ilk heyet dosyadan alındı.
18 Temmuz ve 9 Ekim’deki duruşmalarda da mahkeme Osman Kavala için tahliye taleplerini reddetti.
AİHM 10 Aralık 2019’da Osman Kavala’nın makul şüphe bulunmadan siyasi gerekçelerle tutuklandığına hükmetti ve tutukluluğun derhal sona erdirilmesini istedi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM’in kararının henüz kesinleşmediği gerekçesiyle oy birliği ile Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
18 Şubat 2020’de görülen duruşmada mahkeme, aralarında Osman Kavala’nın da olduğu Gezi Parkı Davası’nda yargılanan sanıkların beraatına karar verdi.
Silivri Cezaevi’nden tahliyesi gerçekleşmeden Osman Kavala hakkında 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili daha önce resen tahliye edildiği başka bir soruşturmadan yeniden gözaltı kararı verildi.
Kavala ertesi gün bu kez casusluk suçlamasıyla yeniden tutuklandı.
Hakimler ve Savcılar Kurulu, Gezi Parkı Davası’na beraat kararı veren heyet hakkında da inceleme başlattı.
Kaynak: BBC Türkçe