BBC’nin 20 seneden beri Moskova temsilciliğini yapan Sarah Rainsford, vizesinin Rusya tarafından yenilenmemesi sonrası ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Ulusal güvenlik tehdidi olarak ilan edilen Rainsford bir süre önce bir basın toplantısında Belarus lideri Lukaşenko’ya, ülkedeki toplu tutuklamalarla ilgili bir soru sormuş, aynı akşam Rus vizesinin uzatılmayacağını öğrenmişti. Daha önce İstanbul’da da muhabirlik yapan Rainsford, son Moskova yazısını evinin mutfağından yazdı. Rainsford’un yazısı şöyle:
Bunu gecenin ortasında, Moskova’daki mutfak masamda, Kremlin’in sönük kızıl yıldızlarına ve altın kubbelerine bakarak yazıyorum. Ama siz bu satırları okurken Rusya’dan ulusal güvenlik tehdidi olarak sınırdışı edilmiş ve İngiltere’ye doğru yola çıkmış olacağım.
Moskova’da 20 yıldan fazla bir süre habercilik yaptıktan sonra buna hâlâ inanamıyorum.
Yaklaşık bir yıl önce Rusya Dışişleri Bakanlığı bana kısa süreli vize vermeye başladığında, devre dışı bırakıldığımdan şüpheleniyordum. Üstelik bu vize de son dakikada onaylanmıştı.
Bir noktada, bir yetkili son vizemin verildiğini söyledi, sonra dilinin sürçtüğünü iddia etti.
Ancak 10 Ağustos’ta Moskova’nın Sheremetyevo havaalanındaki pasaport kontrolünde kenara alındım ve FSB güvenlik servisi tarafından Rusya’ya girişten men edildiğim söylendi.
Emri okuyan memurda tüm kelimeler vardı ama bir açıklama yoktu:
“Sarah Elizabeth,” -göbek adımı kullanmaya devam etti- “Rusya Federasyonu’na girişiniz süresiz olarak reddediliyor. Bu Rusya’nın güvenliğini korumak için,” dedi ve sınır dışı edildiğimi söyledi.
Ona gazeteci olduğumu söyledim: “Tehdit gibi mi görünüyorum?”
“Biz sadece uygulayıcılarız,” diye defalarca tekrarladı sınır muhafızı, “FSB’ye sorun.”
O sabah Belarus’tan Moskova’ya uçmuştum ve orada Aleksander Lukaşenko’ya karşı kitlesel protestoların bastırılmasıyla ilgili haberler yapıyordum.
Vladimir Putin’in yakın müttefiki, basınla yıllık dev “sohbetine” ev sahipliği yapıyordu ve ben bu şansı, barışçıl protestocuların işkenceden geçirilmesinden ve hapsedilmesinden sonra hâlâ nasıl başkan olarak koltukta kalabileceğini sorgulamak için kullandım.
Önce beni Batılı bir propagandacı olmakla suçladı, ardından sadık destekçileri Belarus televizyonunun canlı yayınında üzerime yürüdü.
O gece, bu münakaşayı raporumuzda düzenlerken, Rusya Dışişleri Bakanlığı Birleşik Krallık’a karşı yeni yaptırımlar açıkladı: Bir grup isimsiz İngiliz vatandaşı “Rus karşıtı faaliyet” yapmakla suçlandı.
Bu, Çeçenya’daki insan hakları ihlalleri ve üst düzey yolsuzluk dosyaları nedeniyle İngiltere’nin koyduğu yaptırımlara Moskova’nın gecikmeli yanıtıydı. Tam da pasaportumdaki son vizenin süresi dolmak üzereyken, gerildiğimi hissettim.
Birkaç saat sonra meslektaşlarım her zamanki gibi Moskova’daki sınırı sorunsuz geçti ama ben durduruldum.
Sonunda, başkaları sınır dışı edilmemi durdurmak için çılgınca pazarlık ederken, pasaportum olmasa da, gidiş salonunda özgürce dolaşmaya bırakıldım.
Başarısız olacaklarından emindim: Hakkımdaki emir büyük yerden, FSB’den geldi.
Bu yüzden Rusya’ya bir daha girersem kanunları çiğnemiş olacağımı anladığıma dair formu imzaladım. İtiraz etmiştim ama başka çarem yoktu.
Bir noktada, kırık bir havaalanı bankına oturdum ve kameraya ağlayarak duygularımı kaydettim.
Sonra aniden, inişten 12 saat sonra, Moskova’daki eşyalarımı toplamak için bir defaya mahsus sınırı geçebileceğimi söyleyen bir telefon aldım.
Sınır dışı edilmem, burada yılların bağlarını koparmak anlamına geliyor.
Rusya, SSCB’nin dağılmasının ardından 18 yaşında Moskova’ya seyahat ettiğimden beri hayatımın önemli bir parçası oldu.
Kaosa ilk elden tanık oldum: Bitmeyen kuyruklar ve kıtlıklar, hatta savaşlar. 1990’ların ortalarında, bir öğrenci olarak, çalıştığım barda erkeklerin silahlarını kapıda kontrol ettirdiği St Petersburg’daki gangster günlerini yaşadım.
Birçok Rus için zor yıllardı ama aynı zamanda yeni ve heyecan verici özgürlüklerin zamanıydı.
Ardından Vladimir Putin geldi.
Putin’in 20 yıl önce başkan seçilmesinden bu yana Moskova’dan haberler yapıyorum, özgürlüklerin yavaş yavaş aşınmasını, Bay Putin iktidarı elinde tutmak için manevralar yaparken muhalefete artan baskısını resmediyorum.
Aktivistler, eleştirmenler ve şimdi de gazeteciler üzerindeki baskı, muhalif siyasetçi Aleksey Navalny’nin zehirlenmesinden bu yana geçen yıl yoğunlaştı. Önümüzdeki ay yapılacak parlamento seçimlerine doğru daha da arttı.
Beyaz Rusya’da hileli seçime karşı ortaya çıkan geçen yılki dev protestoların ardından gergin olan Kremlin, buradaki eleştirel sesleri bastırmaya kararlı görünüyor; asıl mücadele de burada devam ediyor. Özgür basını susturmak bunun merkezinde yer alıyor.
Rusya’dan ayrılmaya zorlandığımı öğrendiğim hafta ülkenin en büyük bağımsız kanalı “yabancı ajan” olarak damgalandı.
Dozhd TV, her haber yayınında “düşmanca” damgası yiyen ya da ağır para cezaları ve kovuşturmayla karşı karşıya kalan medyanın büyüyen kara listesine katıldı.
Tikhon Dzyadko bana, “Yabancı ajan ilan edilmemiz, devlet düşmanı olduğumuz anlamına geliyor” dedi. Abonelikler ise, bundan sonra azalmak yerine artmış. Baş editör bana ekibinden bazılarının bu etiketi bir kalite emaresi olarak sayıp gurur duyduklarını söyledi.
Ancak Bay Dzyadko, basına karşı son yapılanların endişe verici olduğunu söylüyor.
“Sanki burada insan hakları aktivistlerine veya bağımsız medyaya artık ihtiyacımız yokmuş gibi konuşuyorlar. Vaziyet çok kötü ve her an çok daha kötü olabilir.”
Moskova’da Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldığımda sınır dışı edilmemin kişisel olmadığı konusunda ısrar ettiler. Resmi olarak, bunu bir Tass haber ajansı muhabirinin Birleşik Krallık’ta kalma izninin reddedilmesine misilleme olarak adlandırıyorlar.
Ama o olay iki yıl önceydi ve o sırada ve sonrasında misilleme için hiçbir telaş yaşanmamıştı.
Üst düzey yetkililer, imzaladığım formu gördüklerini bilmeme rağmen, bir “tehdit” konumunda olup olmadığım konusunda hiçbir bilgilerinin olmadığını iddia ediyor. Benim de yaptırım listesine dahil olduğumu söyleyen bir kaynağı doğrulamayı reddettiler şu ana dek.
Geçmişte röportaj yaptığım birçok insan şimdi güvenlik sebebiyle Rusya’yı terk etmiş durumda. Diğerleri ise kaçış planlarının olduğunu kabul ediyor.
Dışarıda onlara katılacağımı bir an bile düşünmemiştim.
“Rus karşıtı” ve “güvenlik tehdidi” etiketleri kulaklarımda çınlıyor ama bu gürültüyü bastırmaya çalışıyorum.
Sınır dışı edilmem kamuoyuna açıklandığından beri, sokakta tanımadığım adamlar olanlardan dolayı benden özür dilemek için duruyorlar. Hatta bazıları hükümetlerinden utandıklarını söylüyor.
Yağmur yağıyor ve aklıma Rusların nezaketi ve sıcaklığı geliyor. Gitme vaktim neredeyse geldi. Belki de hayırlısı budur. Ama umarım gitmem.
Çeviren: Enis Aydın.