Fatma Akdokur
Mahsa Âmini’ye ağıt
Bir kadın çığlık çığlığa: “Bırakın kardeşimi, o çok hasta!..” Çığlığın yankısı bir ölüm feryadı gibi geliyor kulaklara… Mahsa… Ay yüzlü… Ne de merak ve coşkuyla gelmişti başşehre oysa. Gezip eğlenecek, ve belki dönerken sevdiklerine küçük küçük hediyeler götürecekti, hatıra olarak. Öyle bir hatıra bıraktı ki ardında, kitleler ayakta, yer gök: Yaşam, özgürlük; jîyan, azadî…
Kadınlar ve mabetler
“Kadınlar camide namaz kılamaz, şunu yapamaz bunu yapamaz… Siz kim oluyorsunuz?..” Evet, aslında sorulması gereken tam da buydu ve aslında bu genç ilahiyatçı kadın, yaşanan onca acı tecrübeyle yorulup ya gün içindeki namazlarını kazaya bırakan ya da çalıyı dolanmayı tercih edip belli vakit namazlarını cemetme (birleştirme) usulüyle hareket eden binlerce kadın için sormuştu: “Siz kim oluyorsunuz?”
‘Seçim sandıkları kadınların da önüne gelecek’
Hemen her gün bir kadının şiddet gördüğü, öldürüldüğü, cinskırıma uğratıldığı bir ülkede, Sözleşmenin bir siyasi menfaat, bir seçim yatırımı bağlamında araçsallaştırılması, siyasetteki çürümenin hangi boyutta olduğunun da işaretidir. Ancak gözden kaçırılan bir şey var ki seçim sandıkları kadınların da önüne gelecek.