Söyleşiyi baştan sona dinlediğimde, Mert’in yorumlarında açıkçası doğrudan itiraz edebileceğim bir nokta bulamadım. Söyleşinin eleştirilen kısmını Mert, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ‘laiklik dayatması’ diye etiketleyebileceğimiz demeciyle ilişkili bir soruya karşılık verirken telaffuz ediyor. Mert’e göre Yusuf Tekin, muhafazakar sağın “laiklik pek de bize göre bir şey değil” diye özetlenebilecek, 50’lerden beri gelen ezberine dayanan bir şey söylüyor. “Laiklikle başı hoş olmadığı için demokrasiye sarılan muhafazakar sağ ile karşılarında laiklik o kadar önemli ki demokrasi olmasa da olur diyenlerin tartışmasından demokrasi çıkmaz" minvalinde bir sonuca varıyor, ki bu bana hiç yanlış görünmedi.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü çok özel bir programla kutlamaya hazırlanıyor. Öğretmenler Günü’nde hayatlarında iz bırakan öğretmenlerine teşekkür etmek isteyen her yaştan vatandaş, davet ettikleri öğretmenleriyle özel bir resepsiyonda bir araya gelecek.
Gerçek bir değişim, “marifet”in değil zihniyetin değişmesi, kolay değil. O yüzden değişime dair aforizmalar da siyasette “Değişmeyen tek şey değişmeyenin hüznüdür” faslından seyrediyor epeydir. “Siyasetin cilveleri”yle umutlanmışsın. Sonrası, “elde var hüzün”. Meğer “siyaseten” öyleymiş. Hâl böyle olunca idrak da etkileniyor, ruh hâli de... Siyasette “söz”ün kıymetsizliğini normalleştirmenin bedeli.
Hakan Fidan: Türkiye olarak biz bu dedikoduları yalanladık. Bakanlık Sözcülüğümüz, Hamas Siyasi Bürosunun Türkiye'ye taşınmadığını açıkladı. Dediğiniz söylentileri Katarlılar da yalanladı. Dolayısıyla şu anda dediğiniz türden bir şey söz konusu değil. Yani Hamas'ın Siyasi Bürosu Türkiye'ye gelmiş değil."
Yenidoğan Çetesi Davası’nın baş sanığı Fırat Sarı savunmasında: "Deniz Korkmaz, Deniz Gezmiş parkası giyerdi, devrimci jargonla Mao Zedong okurdu. Deniz Korkmaz, ‘Aziz milletim’ diyerek şikayetini yapmış. Ama Deniz böyle bir şey bilmez, o aşırı solcudur. Deniz öyle konuşmaz. Vatan Emniyet’i ile ilişkisi olduğunu düşünüyorum."