Manşet

Yemen’den Güney Kore’ye bir çiçeğin yolculuğu

Yemenli Mohammed Amen ve Güney Koreli Ha Min-Kyung, Güney Kore’nin Jefu adasında yaşayan evli bir çift. Ülkenin en önemli turizm bölgelerinden biri olan Jefu adasındaki tek Arap lokantasını işletiyorlar. Lokanta adadaki Yemenlilerin uğrak noktası. Mohammed Amen, Yemen iç savaşından kaçıp Jefu’ya sığınan 500 Yemenli mülteciden biri. Mohammed ve diğer Yemenlilerin okyanusu aşıp Jefu’ya sığınma hikayesi ise her mültecinin yolcuğu gibi uzun ve hüzünlü.

RÖPORTAJ | “Yüksek döviz kurunun keyfini çıkarmaya gelen turist muamelesi görmek bizleri çok yaraladı”

Selçuk Çiçek, 1988 Hannover doğumlu. Leibniz Üniversitesi Tarih Fakültesi’nde araştırma görevlisi ve Avrupa Milli Görüş Teşkilatı Tanıtım Başkanı. Çiçek ile kurların yükselmesi ve sokak röportajlarıyla oluşan “Almanya’da gelen Türk” imajını, Almanya’daki yeni hükümeti ve ırkçılığı konuştuk: “Sloganik bir cümle olarak gelebilir ama bu topraklar artık bizlerin yurdu. Biz buraları yurt edindik. Burada kendimizi evimizde hissediyoruz. Ana dilimiz Türkçe’yi ve ana vatanımız Türkiye’miz ile bağımızı da asla koparmadan bu coğrafyanın asli unsurları olarak yaşıyoruz ve yaşayacağız. Yeni bir hibrit kimlik oluşumundan bahsedebiliriz. Küresel çağda göçmen kökenli, çok dilli hibrit bir nesil.”

Hakan Günday ve Zamir

Hakan Günday Zamir aracılığıyla yine “aklın bir cehennem” olduğundan dem vuruyor. Her şey orada başlıyor, orada bitiyor ve “bazı sırlar insanın kafatasına sığmıyor”. Roman boyunca dramatik bir anlatım tarzı ile karşılaşıyoruz. Başka yazarlarda sevimsiz bile bulunabilecek bu tarz, yazarın bizi dünyanın ne kadar dramatik bir yer olduğuna inandırdığı üslubu ve yarattığı karakterlerle gayet yerinde ve hatta sempatik hâle geliyor. Evet, dünya, dramatik bir yer.

Güzellik mi, çirkinlik mi…

Öncelikle düşmanlarımız bizden farklıdır; bize, değerlerimize, adetlerimize, düşüncelerimize “yabancı”dır, “öteki”dir. Bunu en veciz, en kolay ve yaygın biçimiyle “kanıtlamak/anlatmak” gerek. Umberto Eco bunun sık rastlanılan yolunun da bizi doğrudan tehdit eden farklı insanları aramak yerine, farklı olmalarının tehditkâr olduğunu anlatan hikâyeler kurmak olduğunu vurguluyor. Farklıysan düşmansın, bu kadar basit.
- Advertisement -

Köprü

Denize yansıyan ışıklara baktım, belki de bir daha buraya gelip böyle bir anı yaşayamayacak, bir daha bu şarkıları dinleyemeyecek, bir daha hiç başımı bu korkuluğa koymayacaktım. Vapurlar geldi geçti, beyaz martılar havalandı, oltanın ucunda balıklar çırpındı. Başımı kaldırıp baktım, İbo uzaklara bakıyordu. Bahar usulca dürttü, gemileri batırdın, çocuğa da yüz vermiyorsun, hayırdır, dedi birasını içerken. Bahar’ın güzel yüzüne baktım.

En Son Çıkanlar