Sosyal medyada yaşananlar güncel hayata, gerçekliği bozuma uğratan, her şeyi makrolaştıran dev bir mercekten yansıyor adeta. Övgüler de yergiler de o kadar hızlı “büyümeye” maruz kalıyor ki çok kısa bir sürede haddini aşarak zıddına inkılâp ediyor.
2018’de Danıştay’ın “Andımız” ile ilgili verdiği iptal kararının ardından bu kararın yasalara uygun olmadığını söyleyen Bekir Bozdağ, MHP Lideri Bahçeli’nin hedefi haline gelmişti. Bahçeli, “Sayın Bozdağ Kürdüm, özgürüm diyebilir. Dilini tutan yoktur. Sus otur yerine diyen de yoktur. Buyursun, mizaç ve meşrebine müzahir değerlendirmesini yapsın. Ama kendisi Türk milletini düşürmeyi aklından geçirmesin” diyerek uyarmıştı. Erdoğan ise “Yol arkadaşımı feda edemem” diyerek Bozdağ’ın arkasında durmuş, Bozdağ AK Parti Meclis Grubu’ndaki bu konuşma sırasında gözyaşlarına hakim olamamıştı.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu: “Bizim yaptığımız çağrı tuttu. Bize yağmur gibi belge yağmaya başladı”, “Umarım önümüzdeki süreç içerisinde çıkar kamuoyuna TÜİK Başkanı bir açıklama yapar”, “Sayın Gül keşke daha önce istifa edebilseydi", "Şubat ayı içerisinde büyük bir olasılıkla 6 genel başkan bir araya gelecek ve biz bu belgeyi imzalayacağız. Büyük fotoğrafı da o zaman vereceğiz.”
Avustralya’da her yıl topluma en fazla hizmette bulunmuş kişilere verilen Order of Australia Nişanı’na bu yıl layık görülen Melbourne’dan Hilkat Özgün’le konuştuk. On yıllardır Avustralya’daki Türk toplumuna hizmet eden ve her fırsatta Türk kültürünü Avustralyalılara tanıtmak için birçok faaliyete öncülük eden Özgün’e göçmen bir kadın olarak başarılarının sırrını sorduk.
Mahkûm edilmiş yalnızlık en zalimi… Onaylanmış, her gün yeniden üretilen “Yüzyıllık Yalnızlık”. Sistemli, endemik bir yalnızlaştırma. En beteri… Bu ülkedeki her türden ötekileştirme çarpanıyla yalnızlık, bazı insanlar için iki kat, üç kat, dört kat çünkü. Milliyetiyle, inancıyla, düşüncesiyle, duruşuyla, varlığıyla, hatta adı-sanı, kafa kâğıdıyla… Yalnızlık.