Simchat Torah bayramında İsrail'in başına gelen felaketten tek bir kişi sorumludur: Benjamin Netanyahu! Engin siyasi deneyimi ve güvenlik meselelerindeki yeri doldurulamaz bilgeliğiyle övünen başbakan Netanyahu İsrail'i bilinçli olarak sürüklediği tehlikeleri tespit etmekte tamamen ve kesinlikle başarısız olmuştur. Natenyahu İsrail’i tehlikeye sürüklerken, bir ilhak ve mülksüzleştirme yönetimi inşa etmiş, Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi isimleri kilit pozisyonlara atamış, Filistinlilerin varlığını ve haklarını açıkça görmezden gelen bir dış politikayı benimsemiştir. Şu durumda Netanyahu kesinlikle kendi sorumluluğundan kaçmaya çalışacak ve suçu, Yom Kippur Savaşı arifesindeki selefleri gibi, Hamas saldırısına yönelik hazırlıklarının hatalı olduğunu kanıtlayarak savaş olasılığını düşük gören ordu, askeri istihbarat ve Shin Bet güvenlik servisi başkanlarına atacaktır.
Siyaset danışmanı Noal Pollak yazdı: “İsrail'e yönelik bu saldırı, 1973'teki Yom Kippur Savaşı sırasında Mısır ve Suriye'nin sürpriz saldırısından psikolojik olarak çok daha sarsıcıdır.Bugün İsrail'in 11 Eylül'ü! Terörist saldırıların ulusal yaşamın düzenli bir özelliği olduğu bir ülke hakkında bunu söylemek oldukça garip geliyor. Orta Doğu'daki olayları aşırı Amerikanlaştırma eğiliminin farkındayım ancak yaptığım gönderme bu gerçekten de çok doğru bir benzetme. 11 Eylül'de olduğu gibi bugün de dünya değişmiştir! Bu saldırının sebep olduğu sorular çok basittir: Bu nasıl olabilir? İsrailli yetkililer nasıl bu kadar başarısız oldular?”
Korku ilkel ve zorunlu bir duygudur. Robert Peckham bu "bizi hayatta tutan nörobiyolojik bir süreç" olarak adlandırıyor. Eğer atalarımız uçurum kenarlarından veya kılıç dişli kaplanlardan korkmasaydı, bugün olduğumuz noktada olmayabilirdik. Fakat tersinden baktığımızda, insanlar iletişim kurabilen hayal gücü çok yüksek varlıklar olduğu için, korku sessiz fısıltılardan bile aniden türeyebilir. Peckham’ın metni iddialı alt başlığının hakkını tam olarak veremese de, korkunun geçtiğimiz 700 yıl boyunca insan davranışlarını şekillendirdiği pek çok tarihsel uğrağı ve olayı aydınlatmaya çalışıyor. Bunları okuyarak okuyucular günümüz için dersler çıkarabilir.
Economist: “Biz" sevgisinin çirkin bir kuzeni var: "Onlar". Onlar korkusu ve öteki olarak ‘onlar’a karşı duyulan şüphe… Buna Paranoyak Milliyetçilik diyebiliriz. Paranoyak Milliyetçilik yabancı insanlara ve yeni fikirlere açıklık gibi hoşgörülü değerlere karşı hareket eder. Putin, Ukrayna'nın Nazi kliklerin Rusya’yı sürekli tehdit ettiğini, Modi’nin partisi, Müslümanların Hindu kızlarını baştan çıkarmak için bir "aşk cihadı" yürüttüğünü, Tunus cumhurbaşkanı, ülkesindeki Arap çoğunluğun yerini almak için siyahi Afrikalıların "komplo" kurduğunu iddia ediyor. Kinik politikacılar, güvensizlik ve nefreti körükleyerek milliyetçiliği istismar edebileceklerini öğrenmeye başladılar. Bu politikacılar aynı zamanda Paranoyak Milliyetçilikleri körükleyerek kendilerine ve yandaşlarına fayda sağlamak için kullanıyorlar. Araştırmalar 2012'den bu yana hükümetlerin çok daha milliyetçi olduklarını ve ne kadar milliyetçi olurlarsa o kadar yolsuzluğa meyilli olduklarını gösteriyor. Paranoyak Milliyetçilik ne yazık ki kaybolacak gibi görünmüyor. Liderler birbirlerinden öğreniyorlar.”
Jack Straw (2001-2006 yılları arasında Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı) yazdı: 2004’deki referandumda Kıbrıslı Türkler ezici bir çoğunlukla lehte oy kullanırken, Kıbrıslı Rumlar daha da büyük bir farkla aleyhte oy kullandılar. Bu sürece tanıklık eden birçoğumuz, Kıbrıslı Rum müzakerecilerin ciddi bir ikiyüzlülük içinde olduğunu gördük. Geriye dönüp baktığımızda, Kıbrıs'ın üyeliğini bu aşamada askıya alabilirdik ve almalıydık da! Her iki tarafa da sadece birleşik bir adanın AB'ye katılmasına izin verileceğini açıkça belirtmeliydik. Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nin nüfusu yaklaşık 800,000, yani Avrupa Birliği'nin toplam nüfusunun sadece yüzde 0.002'si. Fakat yine de o küçük küçük Kıbrıs, son on yıl içinde Rusya’ya yatırım yapan en büyük üçüncü doğrudan yabancı yatırımcı. Bu para çoğunlukla vergi ve denetimden kaçınmak için Kıbrıs'ta offshore olarak saklanan, daha sonra tekrar Rusya'ya yatırılan Rus sermayesinden oluşuyor.