2001’de öldürülen Ahmed Şah Mesud’un 32 yaşındaki oğlu Ahmed Mesud, Afganistan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte Taliban’a karşı bayrak açtıkları Pencşir’den Washington Post’a yazdı: “Şu an okuyor olduğunuz bu metni, Pencşir Vadisi'nde, babamın izinden giderek Taliban'ı bir kez daha devirmeye hazırlanan mücahitler arasında kaleme alıyorum. Babamın zamanından beri sabırla biriktirdiğimiz cephanelerle dolu silah depolarımız var, çünkü bir gün bunların yaşanabileceğini çoktan biliyorduk. Ancak bu mücadeleden galip ayrılmak için daha fazla silaha, daha fazla cephaneye ve daha fazla erzağa ihtiyacımız var."
Soğuk Savaş’ın “Sputnik anı”, ABD hükümetini altyapıya, eğitime ve yeni teknolojilere yatırım yapmaya itmişti. Bugün kamu politikası için benzer bir yol haritası çizmek pek çok açıdan faydalı olabilir. Biden yönetimi, ABD’nin yatırım önceliklerini Çin-Amerikan rekabetini göz önünde bulunduracak şekilde belirlemeye başladı bile. Çin ile yeni bir ‘’Sputnik anının’’ yaratacağı potansiyel faydaların, ayrışmanın yol açacağı maliyetten çok daha tercih edilir olduğunu söylemek zor değil.
“Aşırı İslamcılığa engel olma” bahanesiyle Uygurları ‘eğitim kamp’larına toplayan Çin’in pragmatizminin son örneği Taliban. Geçen ay Pekin’de Çin Dışişleri Bakanı, Taliban’ın üst düzey yetkilisiyle buluştu. Çin medyasında Taliban’ın Afganistan’da istikrarı sağlayacağı analizleri çıkıyor. Budist tapınaklarına saldırmış Taliban’la bu yakınlaşmaya Çin sosyal medyasından tepkiler yükseliyor ama Çinli dış politika analistlerine göre “Afganistan’ın nasıl yönetileceği Afganistan’da yaşayanların kendi işi, bu Çin’i ilgilendirmez.” Çin’in önceliği savaşın bittiği istikrarlı Afganistan’la ekonomik ilişkiler. Yew Lun Tian’ın Reuters’deki analizi...
ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesi giderek bâriz bir hal alırken, bölgedeki iki hasım ülke, İran ve Suudi Arabistan aralarındaki gerilimi azaltmak amacıyla müzakereler yürütüyor. Vali Nasr ve Maria Fantappie, 3 Ağustos’ta Foreign Affairs’de kaleme aldıkları ABD liderliğine tavsiye niteliğindeki makalelerinde bölgedeki dengelerin gerçekçi bir resmini çiziyorlar. “İran ve Suudi Arabistan birlikte Ortadoğu'ya nasıl barış getirebilir? Amerika bölgeden çekilirken diplomasinin vaat ettikleri” başlıklı makaleyi okurlarımızla paylaşıyoruz.
Tunus Ennahda Lideri ve Parlamento Başkanı Raşid Gannuşi, koronavirüsten ağırlaşıp hastaneye yatmadan önce The New York Times’a yazdı: “Bazı muhalif siyasetçiler, laikler ile İslamcılar arasındaki sözde ideolojik farklılıkları yeniden körükleyerek anayasayı ihlal eden önlemleri meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu etiketlerden her ikisi de toplumun farklı kesimlerini tanımlamak için tek başına yeterli değil. Bizler, partimiz Nahda'yı Müslüman demokrat bir parti olarak görüyoruz, ancak burada hedef alınan belirli bir siyasi parti değil, bir bütün olarak Tunus demokrasisidir.”