Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’nda Uluslararası Demokratlar Birliği üyelerine konuştu: “Aşırı sağcı akımların kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet tarafından himaye edilmesi Batı demokrasileri adına tam bir faciadır, utançtır, skandaldır. Amerikan üniversitelerinde aralarında anti-Siyonist Yahudilerin de olduğu vicdanlı öğrenciler ve akademisyenler katliama tepki gösteriyor. 'Gazze'de katliam dursun' dedikleri için şiddete maruz kalıyor.”
California Üniversitesi’nde (UCLA) İsrail yanlısı saldırgan grup, Filistin’e destek veren öğrencilerin kampını bastı, öğrenciler sopalarla dövüldü, üzerlerine biber gazı sıkıldı, çadırların olduğu kampa yanıcı havai fişekler atıldı. Onlarca öğrenci yaralandı. Okul yönetimi saldırıyı kınadı ve derslere bir gün ara verdi. Polis olayları izlemekle suçlanıyor.
İsmailağa Cemaati’nde ikilik devam ediyor. Mart ayında hükümete yönelik “İsrail’le ticaret” tepkilerine karşı çıkarak, “Ülkemizin İsrail’e ürün göndermesine karşı değilim, milyonlarca insan açlıktan mı ölsün” diyen İsmailağa hocası İsmail Hünerlice; Cübbeli Ahmet’in şeyh ilan ettiği İbrahim Uslu’yu desteklediğini açıkladı: “İbrahim Efendi’nin yanında olduğumuzu bildiririm.” İsmailağa İstişare Heyeti, şeyh olarak Fikri Doğan’ı açıklamıştı.
İmamoğlu’yla 23 Nisan törenindeki fotoğrafından anti-küreselci komplo teorileri üretilen “siyahi çocuk” Efe Ercan’ın babası Emre Ercan, Serbestiyet’e konuştu: “Efe’ye 3 yaşındayken otizm tanısı kondu. Milli bayramları, törenleri çok seviyor, protokole girmeye çalışıyor. Televizyonda İstiklal Marşı çalınca evde bizi ayağa kaldırıyor. Efe’nin annesiyle, Gine’de tercüman olarak çalıştığım sırada, Atlas Okyanusu’nun kıyısında kumda plastik sandalyeleri olan bir kafede tanıştık. Alman ajanı dedikleri annemin ailesi Arnavut göçmeni. Benim çocukluğum da Belçika’da Türk göçmen olarak geçti.”
Marx ve Engels yüzde yüz safiyetle, samimiyetle inanıyorlardı, daha önce kimsenin düşünmediği bir bilimsel zarureti, tarihsel bir kanuniyeti keşfettiklerine. Hiç düşünmediler, öngörmediler olumsuz sonuçlarını. “Bilimsellik” iddiası sosyalizm tarihinde yaşanan en vahim olumsuzluklarla, en büyük trajedilerle elele gitti. Dogmatizm ve fanatizm sorunları, demokrasi düşmanlığı sorunları, hegemonya ve diktatörlük sorunları, çok büyük ölçüde bu bilimsellik iddiasının pekiştirdiği aşırı epistemolojik özgüvenden kaynaklandı. Sosyalist solun çöktüğü ve silindiği bugün bile, eski solcuların (mealen) “her şeyin doğrusunu biz biliriz” kibirinde somutlanıyor.