Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu'na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği ABD'nin New York şehrinde Tesla ve SpaceX'in CEO'u Elon Musk'ı kabul etti. Görüşmeye oğluyla birlikte gelen Mask'ı Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir'de düzenlenecek TEKNOFEST'e davet etti.
Küresel uyuşturucu baronu Leijdekkers’in lideri olduğu kartelin iki numarası olarak bilinen “Kara mamba” lakaplı Isaac Bignan Haziran ayında Isparta’da yakalanarak tutuklanmıştı. 15 Eylül’de ev hapsi kararıyla serbest bırakılan Bignan, kaçma hazırlığındayken yakalanarak yeniden tutuklandı.
Muhafazakârların siyasal anlamda ve artık medya araçları yönüyle iktidarda olunmasına rağmen kültür-sanat dünyası olarak zayıf olduğu kabul edilen bir görüş. Zaten kendileri bu yüzden kırgınlar, hatta öfke duyuyorlar. Fakat bu çok da doğru değil. Aslında kültürel yönden de güçlüler, medyanın yüzde 90’ı ellerinde ama dağınık oldukları için zayıf ve silik görünüyorlar. Çünkü muhafazakârlar bir araya gelmiyorlar, yan yana duramıyorlar, tek başına gezmeyi seviyorlar. Herkes kendi camiasının, fikir dünyasının, cemaatinin, tarikatının, meşrebinin, sevdiği yazarın, yayınevinin, gazetesinin, derginin kültürel faaliyetlerinin peşinden gidiyor.
Prof. Şükrü Hanioğlu’nun ‘Atatürk, Entelektüel Biyografi’ kitabının Türkçe edisyonu yayınlandı. Hanioğlu, kitabını Karar’da Taha Akyol’a anlattı: "Atatürk kültünün yanılmaz yarı-tanrı mucize yaratıcısını değil, devlet kurucusu olan ‘tarihî Atatürk’ü esas almak gerekiyor." “Şahıs kültü, sorunların tartışılmasının önünde ciddi bir engel. Türkiye’nin kutsallıkla tahkim olunan bir ebedî liderlik kültünü içselleştirmesi anlamlı değil. Türkiye ‘benim lider kültüm seninkini döver’ sığlığındaki yaklaşımla güncel sorunlarına çare bulamaz. Atatürk üzerine çalışanların karşılaştığı temel zorluk, Çankaya’da korunan arşivin sınırlı biçimde açılması ve kataloglarının araştırmacılara kapalı olması”
İş insanı Murat Ülker kendi sitesinde 6-7 Eylül Olayları hakkında bir yazı yazdı: “İstanbul’daki Alman ve İngiliz Başkonsolosluklarının raporlarına göre, hükümet tarafından en azından Bayar, Menderes, Fatin Zorlu, Gedik ve İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay saldırıların hazırlanmasına katılmışlardı; amaç, Londra Konferansı üzerinde baskı oluşturmaktı. Ancak, yabancı gözlemcilerin hemfikir oldukları bir başka nokta, olayların vardığı boyutun hükümet üyeleri için de büyük sürpriz olduğudur. Bilahare Yassıada duruşmalarında DP’liler saldırıların organize edilmesinin tek sorumluları olarak gösterildi. İstanbul ve Yassıada’daki duruşmalar 6-7 Eylül Olaylarını aydınlatmaya değil, 1955 ve 1960 yıllarındaki siyasi rejimleri meşrulaştırmaya hizmet etti.”