İki ay önce Aydınlık’a röportaj veren Wagner’in şefi Prigozhin: “Erdoğan’ın hedefi Osmanlı İmparatorluğu'nu kurmak, bizimki ise Rusya'nın erişim alanını Alaska'dan Avustralya'ya ve Güney Afrika'ya kadar tüm dünyaya yaymak. Eğer Osmanlı-Wagner SSCB'si diye bir devlet ortaya çıkarsa, sanıyorum bundan bütün dünya fayda sağlayacaktır.” Aydınlık, bugün ise Prigozhin’i Çerkes Ethem’e benzeten bir manşetle çıktı: “Rusya’da Ethem Vakası.”
Komedyen Doğu Demirkol, katıldığı Youtube yayınında 27 Mayıs darbesi sonrası Yassıada’da idama mahkûm edilen ilk kişinin dedesi, yazar Ahmet Çiftçi olduğunu anlattı. Ahmet Çiftçi; halkı 27 Mayıs darbesi ve Milli Birlik Komitesi’ne (MBK) karşı direnişe çağırdığı için yargılanıp idama mahkum edilmiş bir yazar. Hakkındaki idam kararı bozulan Çiftçi daha sonra siyasete girdi. “Uçurumdaki Türkiye için tek yol İslam” diye kitaplar yazdı. Sezai Karakoç hatıralarında cesaretiyle andığı Çiftçi’yi idamdan doktorların kurtardığını yazmıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken'dan Wagner olayı hakkında Rusya'yı kızdıracak yorum: “16 ay önce Rusya, Kiev’in kapısına dayanmış, Ukrayna’yı haritadan sileceğini düşünüyordu. Şimdi Putin’in kendi yarattığı paralı askerlerden Moskova’yı korumaya çalışıyorlar.”
Yunanistan medyası, Meriç’te tedbirlerini sıkılaştıracağını ancak sınırı aşan göçmenlere müdahale edilmeyeceğini iddia etti. Evros News: “Sınır Muhafızları ve botlar sürekli devriye gezecek, ancak yasadışı göçmenlerin Yunan topraklarına girişini önlemek için çok yoğun çaba sarf edilmeyecek. Bunun nedeni, Tayyip Erdoğan'ın seçilmesinden sonra kendilerinin ve ailelerinin akıbetinden korkan çok sayıda Türk ve Gülenci olmasıdır.”
İki farklı birleşme önerisini de reddeden DEVA Partisi: “Önerilen birleşme modeli, parti yönetiminde çift başlılık ve mesaj karmaşasına yol açacağı ve sürdürülebilir olmayacağı gerekçeleriyle uygun bulunmamıştır. Öte yandan, üç partinin kendi tüzel kişiliklerini korurken belli sayıda milletvekili vererek yeni bir çatı parti kurmak suretiyle ortak grup oluşturma modelinin vatandaşlarımızca doğal karşılanmayacağı, zihin karmaşasına yol açacağı, yönetişim sorunları çıkaracağı ve partilerin kendi öz kimliklerinin gelişimini engelleyeceği yönündeki görüşler ağırlık kazanmıştır.”