İktidar bugüne kadar muhalefeti bütünüyle görmezden geliyor ve hiçbir şekilde muhatap kabul etmiyordu. Kaf Dağı’na kurulmuş bir iktidarın, altlarda bir yerlerde duran muhalefeti tahkir eden bir bakışı söz konusuydu. İktidara belli ve güvenilir (!) isimlerle, önceden kararlaştırılmış sorular ve hazırlanmış cevaplarla bir tartışma mizanseni yaratmak yetiyordu. Fakat Teke Tek programı, bu tepeden bakışta bir kırılma olduğunu gösterdi.
Nihal Bengisu Karaca’nın Halk TV yayınına katılmasının iki mahalleye de dert olması, bazılarının giydikleri deli gömleğini çıkarmaya hiç niyetlerinin olmadığını gösteriyor. Bu deli gömleğinin bir anda ortadan kalkmasını bekleyemeyiz, bu romantizm olur. Fakat hiç değilse seküler ve dindar diye bölünmüş dünyaların içinde yer alsalar da “kutup”ların ağırlıklı tavrının dışına çıkabilmişleri, çıkmaya çalışanları boğmasak iyi olmaz mı?
Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev’in “askeri destek” talebine olumlu karşılık veren Ermenistan ve Kırgızistan’ın mevcut iktidarları benzer sokak hareketleriyle yönetime gelmişti. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 2018’de Serj Sarkisyan yönetimine karşı sokak hareketlerine öncülük ederek başbakanlığa seçildi. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov 2020’de parlamento seçimlerine hile karıştırıldığı iddiasıyla sokaklara dökülen protestocular tarafından hapishaneden çıkarılarak cumhurbaşkanlığına taşındı.
2021 mevcut ittifaka ne kattı? 1. Milliyetçilik ile ekonomiyi Türkiye’de ilk defa iç içe soktu. 2. Milliyetçi ve muhafazakâr kesimlere yeni bir gelecek tasavvuru aktarmaya başladı. 3. İktidardaki mevcut siyasi ittifak üzerine sorulması gereken yeni sorular ortaya çıktı. 2021 Türkiye’yi ciddi bir yol ayrımına getirdi, 2022’de bu resim tamamlanacak. Eğer siyasi iktidar ya da iktidar bloğu önümüzdeki dönemi kazanır ve bu söylemi siyaset başarısına, seçim başarısına dönüştürebilirse nasıl bir Türkiye’de yaşadığımız yukarıda sorduğum 3 soru ile doğrudan ilişkili olacaktır. Bunun ihtimali nedir? Az bir ihtimal değil.
“Suudi Arabistan ile gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayından sonra ilişkilerimiz iyice bozulmuştu. Bu tür ziyaretler mali sıkışıklık sırasında yapılırsa ister istemez dünyada ve Türkiye’nin önemli bir kısmında Türkiye’nin para dilenmeye gideceği imajı oluşacaktır.”