Ana SayfaDış HaberÇEVİRİ | Slovaj Zizek yazdı: Ulusal Çılgınlıklar!

ÇEVİRİ | Slovaj Zizek yazdı: Ulusal Çılgınlıklar!

İçinde yaşadığımız şu günlerde, hem Rusya'da hem de İsrail olmak üzere toplumsal anlaşmalar, tarihin ağırlığı ve temel ilkeler ile ulusal kimlik konusundaki anlaşmazlıklar altında çatır çatır çatırdıyor. İnsanların en derin kaygı ve korkularına hitap eden bu koşullar, giderek daha absürt ve radikal söylemlere zemin hazırlamakta. Putin’in eski danışmanlarından Sergei Markov, Ukrayna'nın Rusya’ya karşı savaşmak üzere "gey süper askerler" yarattığı uyarısında bulundu. Spartaları örnek vererek! Rusya'nın Pskov bölgesindeki Velikiye Luki'de düzenlenen bir törende "Peder Anthony" olarak bilinen bir rahip, 26 metrelik Stalin heykeline kutsal su döktü. İsrail devleti tarafından finanse edilen Bnei David askeri hazırlık okulunda ise geleceğin İsrail ordusu subaylarına hahamlar tarafından şunlar öğretiliyor: “Hümanizm ve seküler kültür, işte asıl Holokost budur. Gerçek Holokost çoğulculuk yani plüralizmdir.”

Bir ülkede toplumsal sözleşme ne zaman çözülürse mevcut koşullar saçmalıkların ve gerçek dışı söylentilerin dolaşıma sokulması için pekiştirici görevi görebilir. Bu söylentiler çirkin ve açıkça saçma olsa bile, halkın en derin korkularını ve önyargılarının bir göstergesi olabilirler.

Tamda yukarıdaki önermeye uygun düşecek şekilde Vlademir Putin’in eski danışmanlarından Sergei Markov’un Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savaşmak üzere “gey süper askerler” yarattığı uyarısında bulunduğu Rusya için durum bugün böyledir.

“Askeri teorisyenler ve tarihçiler Yunanistan’da hangi ordunun en güçlü olduğunu bileceklerdir. Hatırladınız mı? Spartalılar. Spartalılar eşcinsel bir kardeşlik anlayışıyla birleşmişlerdi. Hepsi de homoseksüeldi. Sparta’nın liderlerinin siyaseti işte böyleydi. Sanırım aynı şeyi Ukrayna Silahlı Kuvvetleri için de planlıyorlar…”

Elbette ki homofobi, sahte tarih ve Marvel çizgi romanlarından fırlama süper asker fikirlerinin bu garip karışımı, Markov’un eleştirel düşünceyi ve nitelikli analizleri teşvik etmekle işi olmadığını göstermekte. Fakat bunun bir önemi zaten yok, önemli olan böyle aptalca ifadelerin Rus toplumunun en azından bazı önemli kesimlerinde yankı buluyor olması.

Benzer bir dengesizlik, Rus tarihinin büyük ulusal suç ve travmalarıyla ilgili hatıralar konusunda da giderek daha fazla geçerli olmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Rusya’nın Pskov bölgesindeki Velikiye Luki’de düzenlenen bir törende “Peder Anthony” olarak bilinen bir rahip, 26 metrelik Stalin heykeline kutsal su dökmüştü.

Stalin’in dehşet saçan uzun süreli rejimi sırasında, Kilise acı çekmiş olsa bile, bugün Ruslar “dualarını eksik etmedikleri ve anavatanlarının yeniden dirilişinde Ruslara yardımcı olan pek çok yeni Rus şehide” sahip oldukları için minnettar olmalıydı.

Böylesi sapkın bir akıl yürütme, İsrail Devleti’nin kurulmasına dolaylı olarak sebep olduğu için Yahudilerin Hitler’e minnettar olması gerektiğini savunmaktan sadece bir adım ötededir.

Aslında, bu söylediğim şey zaten fiilen gerçekleşmiş durumda. İsrail’de Channel 13 haber kanalının 2019 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, devlet tarafından finanse edilen Bnei David askeri hazırlık okulunda geleceğin İsrail ordusu subaylarına hahamlar tarafından şunlar öğretiliyor:

“Holokost Yahudileri öldürmekle ilgili değildi. Bu bir saçmalık. Holokost’un sistematik ve ideolojik olması onu rastgele cinayetlerden daha ahlaki kılıyordu, dolayısıyla o kadar kötü değildi. Hümanizm ve seküler kültür, işte asıl Holokost budur. Gerçek Holokost çoğulculuk yani pluralizmdir. Nazi mantığı ise kendi içinde tutarlıydı. Hitler, toplumdaki belirli bir grubun dünyadaki tüm kötülüklerin nedeni olduğunu ve bu nedenle yok edilmesi gerektiğini söylemişti… Tanrı yıllardır Diaspora’nın sona erdiğini haykırıyor ancak Yahudiler buna itaat etmiyor, kulak tıkıyorlar. İşte tam olarak Yahudilerdeki bu itaatsizlik durumu Holokost’un iyileştirmesi gereken hastalıklardandır. … Hitler en erdemli kişiydi. Elbette söylediği her sözde de haklıydı. İdeolojisi doğruydu. … [Nazilerin] tek hatası kimin hangi tarafta olduğunu tam kestirememeleridir.”

Bnei David askeri hazırlık okulunda verilen dersler bununla da kalmıyor. Öğrencilere şunlar da öğretiliyor:

“Tanrı’nın yardımıyla kölelik geri dönecektir. Yahudi olmayan herkes bizim kölemiz olmak isteyecekler. Etrafımızdaki tüm bu insanların genetik sorunları vardır. Ortalama bir Arap’a ne istediğini sorun. İşgal altında olmak isteyecektir. … Bir ülke nasıl yönetilir bilmiyorlar. … Evet, bizler ırkçıyız. Irkçılığa inanıyoruz. Irkların genetik karakteristikleri vardır. Bu yüzden onlara nasıl yardım etmemiz gerektiğini düşünmeliyiz.”

Kesin konuşmak gerekirse, bu aşırı söylem sadece küçük, fanatik bir dini azınlık tarafından açıkça desteklenmektedir. Yine de, bu söylemler mevcut aşırı sağcı hükümetin Batı Şeria’daki politikalarının altında yatan önermeyi ima etmektedir. İsrail’deki ve işgal altındaki topraklardaki durumu Nazi Almanyası ile karşılaştırmak gülünç bir abartı gibi görünebilir, hatta Yahudi olmayan biri bu karşılaştırmayı yapsaydı anında Yahudi düşmanı olarak damgalanır ve azledilirdi. Fakat bunu yapan önde gelen Yahudi figürler olunca birden bu figürlerin dikkatle dinlenmeleri gerekmektedir. Herhangi bir toplum kendini haklı çıkarma eğiliminin katmanlarıyla sarmaladığında, bu kefeni yırtmak için yine o toplumun üyelerinin mücadelesi gerekecektir.

İsrail Savunma Kuvvetleri Kuzey Komutanlığı’nın eski başkanı Amiram Levin örneğini hatırlayalım. Geçtiğimiz günlerde İsrail’in kamu yayın kuruluşuna Batı Şeria’daki durum hakkında konuşan Levin, “57 yıldır orada demokrasi yok, tam bir ırk ayrımcılığı politikası işliyor… Orada egemenlik kurmak zorunda kalan İsrail Savunma Kuvvetleri adeta içten içe çürüyor. Yerleşimci isyancılara seyirci kalıyor ve savaş suçlarına ortak oluyor.”

Meseleyi detaylandırması istendiğinde Levin, Nazi Almanya’sı örneğini veriyor:

“Bunu söylemek bizim için çok zor ve utanç verici ancak gerçek bu. El Halil’de bir dolaşın, sokaklara bir bakın. Artık Arapların girmesine izin verilmeyen sokaklar göreceksiniz. Sadece Yahudilerin girmesine izin verilen sokaklar bunlar. Orada, Almanya’da, o karanlık ülkede de olan tam olarak buydu.”

Emekli bir İsrail Savunma Kuvvetleri generalinin böyle bir sonuca varabilmesi sadece onun olağanüstü etik duruşunu değil, aynı zamanda Batı Şeria’da her şeyin ne kadar kötüye gittiğini de gösteriyor.

Fakat Levin gibi İsrailliler olduğu sürece hala umut var; çünkü Batı Şeria’daki Filistinlilerin ancak Levin gibi insanların dayanışması ve desteğiyle bir şansı olabilir.

Bugün hem Rusya hem de İsrail’de toplumsal birlik, sömürgeciliğin ve kurucu ilkeler konusundaki temel anlaşmazlıkların ağırlığı altında parçalanmakta. Rusya ve İsrail’deki toplumsal sözleşmenin bozulması, varlığını giderek daha çok saçmalaşan ve günbegün ekstremleşen rasyonalizasyon biçimlerine borçlu. Fakat herhangi bir şeyi yapmak için bir sebebiniz olması, o şeyi yapmanız gerektiği anlamına gelmiyor!

Toplumlar parçalanmaya başladığında, yanlış sebeplere karşı direnmek çoğu zaman doğru nedenler ışığında hareket etmekten daha çok güç gerektirir.

Kaynakça: https://www.project-syndicate.org/commentary/russia-israel-extreme-political-rhetoric-about-ukraine-and-west-bank-by-slavoj-zizek-2023-08

Çeviri: Hasan Ayer.

- Advertisment -