Ana SayfaDış HaberCNN’den Doha zirvesine eleştiri: “Liderler dilekçi gibiydi, sert konuştular ama adım atmadılar”

CNN’den Doha zirvesine eleştiri: “Liderler dilekçi gibiydi, sert konuştular ama adım atmadılar”

CNN bile zirveden çıkan sonucu eleştirdi: “Pazartesi günü Doha’da buluşan liderler birer ‘dilekçi’ gibi davrandı, İsrail’in liderine arabuluculuk etmesi için öngörülemez bir ABD başkanının keyfine bel bağladılar. Ama tam 52 yıl önce, Ekim 1973’te, İsrail’in Suriye ve Mısır’a karşı savaşı sürerken başını Suudi Arabistan’ın çektiği OAPEC bakanları, petrol üretimini kısmaya karar vermişti. Bu, Batı ekonomilerini resesyona sürükleyen Arap petrol ambargosunun başlangıcıydı.”

CNN’in Doha zirvesiyle ilgili haberini aktarıyoruz.

Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı liderleri, Katar’a destek göstermek için, geçen hafta İsrail’in Hamas liderlerinin toplantısına saldırı düzenlediği Doha şehrinde toplandı.

Zirve sona erdiğinde, İsrail’i kınayan ve Katar’la dayanışmayı yeniden teyit eden uzun bir bildiri yayımladılar. Ancak bildiride somut hiçbir adım yoktu.

Bu, bir tür beyhude çabaydı; büyük servetin gerçek güce dönüşmediğinin altını çiziyordu. Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin attığı büyük adımlara rağmen, İsrail’e ve onun başlıca destekçisi olan Amerika Birleşik Devletleri’ne Gazze’deki savaşı bitirmesi için baskı yapacak durumda (ya da istekte) değillerdi.

Ne kadar şeyin değiştiği ortada.

Tam elli iki yıl önce, Ekim 1973’te, İsrail, Suriye ve Mısır arasında savaş sürerken ve dünya ABD ile Sovyetler Birliği arasında nükleer bir çatışmanın eşiğindeyken, Arap Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OAPEC) ülkelerinin petrol bakanları Kuveyt’te buluştu.

Kuveyt’te, başını Suudi Arabistan’ın çektiği OAPEC bakanları, petrol üretimini kısmaya ve ABD ile İsrail’in savaş çabasını destekleyen diğer ülkelere ihracat kısıtlamaları getirmeye karar verdiler. Bu, Batı ekonomilerini resesyona sürükleyen Arap petrol ambargosunun başlangıcıydı.

6 Ekim 1973’te, Mısır ve Suriye’nin, İsrail’in işgali altındaki Mısır Sina Yarımadası ve Suriye Golan Tepeleri’ndeki İsrail birliklerine eş zamanlı saldırısıyla başlayan savaş 19 gün sonra sona erdi. OAPEC’in petrol silahı, ateşkese yönelik adımları hızlandırmada bir rol oynadı.

Oysa bugün, İsrail Gazze Şehri’ne yönelik saldırısını yoğunlaştırırken, Gazze’deki ölü sayısı neredeyse 65 bine ulaşmışken (bunların çoğu kadın ve çocuk), Birleşmiş Milletler komisyonu İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğini tespit etmişken, 1973’te ABD’nin İsrail’e verdiği desteğin ağır bedelini ödetmiş olan aynı ülkeler büyük ölçüde pasif kalmış durumda.

Amerikan Üniversitesi Beyrut’tan deneyimli analist Rami Khouri şöyle açıklıyor: “Arap hükümetleri geçen yüzyılda tam egemenlik elde edemedi. Refahları, korunmaları ya da hayatta kalmaları için yabancı devletlere bağımlılar.”

Ve ironik bir şekilde, bu bağımlılık bile onları kurtarmış değil. 2022’de ABD, Katar’ı “NATO-dışı başlıca müttefik” ilan etti ve Katar, Orta Doğu’daki en büyük ABD hava üssüne ev sahipliği yapıyor.

En iyi ihtimalle, Pazartesi günü Doha’da buluşan hükümdarlar birer “dilekçi” gibi davranıyor, İsrail’in liderine arabuluculuk etmesi için öngörülemez bir ABD başkanının keyfine bel bağlıyor. Dubai’nin devlet destekli El-Bayan gazetesinin aktardığına göre, Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casem Muhammed el-Budeyvi şöyle dedi: “ABD’nin İsrail üzerinde nüfuzu ve etkisi var, artık bu nüfuzun ve etkinin kullanılmasının zamanı geldi.”

Ne var ki, bu umutlar gerçeklikten ziyade hayali beklentilere dayanıyor gibi görünüyor. Ağustos başında Başkan Trump alaycı bir şekilde, “Gazze’de ne yapacağı İsrail’e bağlı” demişti.

Ve öyle ki, Salı sabahı erken saatlerde İsrail güçleri Gazze Şehri’nde kara operasyonlarına başladıklarını açıkladı. Doha zirvesinin bildirisi onları durdurmadı.

- Advertisment -