1998’de milyarder iş insanı Leslie Wexner’dan Epstein’a geçen Upper East Side’daki malikâne, klasik mimarisiyle dışarıdan bakıldığında sıradan bir New York konağı gibi görünse de içeriye adım atanlar bambaşka bir dünyayla karşılaşıyordu.
Girişte ziyaretçileri onlarca çerçevelenmiş protez göz karşılıyordu. Ana atriumda tavandan sarkan bir kadın heykeli ise dikkat çekiciydi: Gelinlik giymiş, ellerinde halat tutan bu figür, sanki kaçmak ya da kendini kurtarmak isteyen bir kadının donmuş haliydi.

Mermer zeminli salonlarda Epstein’ın “zevk” anlayışını yansıtan çok sayıda heykel yer alıyordu. Bir odada neredeyse gerçek boyutta bronz bir genç kız heykeli, bir başka salonda çıplak bir kadın bedenini soyutlayan modernist bir eser yerleştirilmişti. Heykellerin çoğu cinsel çağrışımlar taşıyor, evin genel atmosferine gölgeli bir erotizm yüklüyordu.
“Lolita” İlk Baskısı ve Tahta Kaplan

Yukarı katlarda, özellikle ofis alanında, Epstein’ın entelektüel imajını güçlendiren bir dizi öge yer alıyordu. Dev ahşap masanın arkasındaki raflarda, Vladimir Nabokov’un pedofili temalı romanı Lolita’nın yeşil ciltli 1955 tarihli ilk baskısı dikkat çekiyordu. Kitap, Epstein’ın özel koleksiyonundaki nadir eserlerden yalnızca biriydi — ama sembolik değeri büyüktü.
Aynı odada, halı üzerinde serili duran bir doldurulmuş kaplan (taklit değil, gerçek bir taksidermi örneği), Epstein’ın “avcı” imajına neredeyse görsel bir metafor oluşturuyordu. Duvarda ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile çekilmiş bir fotoğraf çerçevelenmişti.
“Drakula’nın Şatosu”na Benzetilen Akşam Yemekleri

Malikânenin zemin katındaki yemek salonunda, leopar desenli sandalyelerle çevrelenmiş büyük bir dikdörtgen masa yer alıyordu. Epstein burada akademisyenleri, politikacıları, sanatçıları ve medya patronlarını bir araya getiriyor; kimi zaman bir sihirbaz gösteri yapıyor, kimi zaman da tebeşir tahtası getirilip bilimsel formüller tartışılıyordu.
Woody Allen, 2016’da Epstein’ın doğum günü için yazdığı mektubunda bu yemekleri “Drakula’nın şatosundaki akşamlar” olarak tanımlarken, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak ve eşi Epstein’ı “insan koleksiyoncusu” olarak nitelendirmişti.

Gözetim ve Kontrolün Mimarlığı
Üçüncü katta bulunan yatak odası ve ünlü “masaj odası”, Epstein’ın karanlık eğilimlerinin mekânsal izdüşümü gibiydi. Yatak odasının köşesine yerleştirilmiş kamera ve ona bağlı sistem odaları, malikânede geniş bir gözetleme ağının kurulu olduğunu ortaya koyuyordu. Masaj odasında ise duvarlarda çıplak kadın resimleri, raflarda kayganlaştırıcılar ve bir gümüş top ve zincir yer alıyordu.
Epstein’ın bazı mağdurları, burada yaşadıkları istismarı mahkeme kayıtlarında anlatmıştı: Genç kızlara — çoğu henüz ortaokul çağında — çıplak vücuda masaj yaptırılıyor, kimi zaman Epstein mastürbasyon yapıyor, kimi zaman da tecavüz ediyordu.
Trump, Clinton, Musk ve Daha Nicesi

Evdeki büfelerde, Epstein’ın dünyaca ünlü isimlerle olan ilişkilerini sergileyen onlarca fotoğraf bulunuyordu. Donald Trump, Melania Trump (o dönem Knauss), Bill Clinton, Elon Musk, Richard Branson, Mick Jagger ve Papa II. Jean Paul ile çekilmiş kareler dikkat çekiyordu.
Bir çerçevede ise Bill Gates’in imzasını taşıyan 1 dolarlık banknot yer alıyordu. Gates, Washington’un yüzüne “Yanılmışım!” yazmıştı — belli ki bir iddiayı kaybetmişti.
Beyaz Saray Geri Adım Attı, Maxwell Düşük Güvenlikli Hapse Alındı
Epstein’ın 2019’daki ölümünden bu yana, Amerikan kamuoyu cevaplar arıyor: Servetini nasıl edindi? Neden herkes onunla görüşmeye devam etti? Bu yaz Trump yönetiminin federal soruşturmalara dair belgeleri yayımlamaktan vazgeçmesi, özellikle Epstein’ı merkezine alan MAGA tabanında büyük öfke doğurdu.
Beyaz Saray baskıyı azaltmak için Ghislaine Maxwell’i daha düşük güvenlikli bir hapishaneye transfer etti. Bu hamle, Maxwell’e af ya da ceza indirimi karşılığında iş birliği teklif edileceği yönündeki spekülasyonları artırdı.