Şüphelinin milliyetinin ve etnik kökeninin olaydan 2 saat sonra açıklanması, alışık olunmayan bir durum
İngiltere’de bu tip olaylardan sonra polis gözaltına alınan şüphelilerle ilgili yalnızca yaş ve gözaltı yeriyle ilgili bilgi verirdi.
Olay sonrası bölgede yetkili olan Merseyside Polis Teşkilatı’nın bir basın bildirisiyle şüphenin milliyeti ve etnik kökeni hakkında bilgi vermesi geçen yaz Southport’taki saldırı sonrası yaşananları akla getirdi.
Temmuz ayında İngiltere’nin kuzeybatısındaki Southport kasabasında düzenlenen bıçaklı saldırıda üç kız çocuğunun hayatını kaybetmesi, ülke genelinde göçmen karşıtı protestoların fitilini ateşlemişti.
Bıçaklı saldırı sonrası yine aynı Merseyside Polis Teşkilatı şüpheliyle ilgili çok az bilgi paylaşmıştı. Bilgi eksikliği, sosyal medyada spekülasyonların ve kasıtlı yayılan yanlış bilgilerin paylaşılmasıyla sonuçlanmıştı.
Geçen yılki bu saldırıda ülkeye yeni gelmiş bir göçmenin rol oynadığı ve bu kişinin bir Müslüman ismine sahip olduğu iddiası, eylemlerin yayılmasında etkili oldu. Ancak bu iddia bütünüyle yanlış çıktı.
Southport’ta 36 saat içerisinde isyan başladı, yerel bir camiye saldırı düzenlendi ve ardından sokak eylemleri İngiltere genelinde yayıldı. Bunların bir çoğu, ülkeye yeni gelmiş sığınmacıların barındığı otelleri hedef aldı.
Southport saldırganı Axel Rudakubana aslında İngiltere’de doğmuş ve İslamcılıkla doğrudan bağlantısı tespit edilmeyen bir profildi.
Bu olaya benzer şekilde, Liverpool’daki olaydan hemen sonra da kalabalığa aracıyla dalan kişinin “İslamcı bir terör saldırısında” bulunduğu söylentisi ve göçmenlere yönelik iddialar yayılmaya başladı.
Polisin hızla attığı adım geçen yazdan dersler çıkarıldığını gösteriyor.

Merseyside polisi olaydan kısa süre sonra açıklama yaptı.
Geçen yaz tüm ülkeye yayılan göçmen karşıtı eylemlerle ilgili Polis ve İtfaiye Denetleme Kurumu (HMICFRS) tarafından bu ay hazırlanan bir raporda, polis teşkilatının “çevrim içi iletişimde daha çok çaba harcaması” ve “bilgi eksikliğiyle oluşan boşluğu gerçeklerle doldurması” gerektiği ifade edildi.
Raporda, “Polis güçleri, internette bilgi arayan kişilere erişmek için gerçek bilgiyi sağlamalıdır” ifadeleri yer aldı.
Bunun yapılmadığı durumda “başkalarının çok sayıda çevrim içi içeriği paylaşmaya başladığı” ve bunların bir kısmının polisin koruması gereken topluluklara ve polise zarar verebileceği dile getirildi.

2024 yazında İngiltere genelinde aşırı sağcı eylemler yapılmıştı.
Merseyside Polisi’nin Liverpool olayından sonraki adımlarıyla, çok sayıda kişinin telefonuna, televizyon ekranlarına ve radyolara, gerçekte neler yaşandığıyla ilgili net bir tablo sunulmuş oldu.
Şimdi polis güçlerinin önündeki sorun, bu yeni yaklaşımın kendine has yeni zorluklara yol açma ihtimali.
Örneği böyle bir olaydan sonra şüpheliyle ilgili bilgiler net değilse ne yapılacak? Ya da daha zoru, eğer şüpheli ülkeye yeni gelmiş bir göçmense ya da yazın dolaşan spekülasyondaki gibi bir Müslüman ismine sahipse, polis nasıl davranacak?
Bu zorluklar düşünülünce, geçen gece ortaya konan yaklaşımın her durumda devreye sokulmayabileceği söylenebilir.
Londra Metropolitan Polis Teşkilatı’nın eski yetkilisi Helen King, “Polisin bu bilgileri hızla teyit edebildiği durumlar olduğu gibi, bunun net olmadığı durumlar da olacaktır. Bunlar her zaman karmaşık ve hassas kararlar olacak” diyor.