Ana SayfaDış Haberİspanya Başbakanı, Sosyalist Enternasyonal'de konuştu: Türkiye'deki yoldaşlarımızın yanındayız

İspanya Başbakanı, Sosyalist Enternasyonal’de konuştu: Türkiye’deki yoldaşlarımızın yanındayız

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İstanbul'da düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'nda yaptığı konuşmada "Demokrasiyi savunmak için bu odadaki herkes pek çok şeyi feda etti. Zor zamanlardan geçiyoruz, pek çok dostumuz hapiste. Belarus'taki, Nijer'deki, Venezuela'daki ve Türkiye'deki yoldaşlarımızın yanındayız," dedi. Sanchez'in tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu için bir mesaj vermemesi dikkat çekti. İspanya Başbakanı, dün akşam İstanbul'daki Dolmabahçe Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmüştü.

İspanya Başbakanı, CHP ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda konuştu.

Sanchez’in açıklamaları şöyle:

“Yoldaşlarımız, dostlarımız Cumhuriyet Halk Partisi ekibine teşekkür etmek istiyorum ev sahiplikleri, misafirperverlikleri için. Aynı zamanda kıymetli dostum Özgür Özel’e de bugün bir kez daha zorlu bir zamanda güçlü bir liderlik sergilediği için teşekkür etmek istiyorum.

Konseyimizi tarihi ve kültürlerin birleştiği bir şehir olan İstanbul’da düzenliyoruz. Dünyanın her yerinden insanların bir araya geldiği, önemli dersler taşıyan bir şehir. Bunlardan biri barış, diğeri kapsayıcılık ve son olarak dayanışma.

Küresel olarak pek çok ülkede aşırı sağın yükselişine şahitlik ediyoruz ve ülkelerimizde bunun yıkıcı etkilerini yarattığı korku kültürünü görüyoruz. Farklı görüşlere sahip olan insanların susturulduğunu veya zulme uğradığını, toplumlarımızın izole edildiğini görüyoruz. Orta sınıfların veya düşük sınıfların yıllar boyunca edindiği kazanımların yeniden ellerinden alınmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu insanlar aynı zamanda kadınların haklarını ellerinden almak, eşcinsel evlilikleri kanunsuz bir şey gibi göstermek için harekete geçmiş haldeler. Bu da bizim değerlerimizin karşısında yer alıyor. Biz demokrasiye inanıyoruz ve daha iyi bir geleceğe giden tek yolun çoğunluğun bu konuda göstereceği irade olması gerektiğini biliyoruz. Onurumuz, daha iyi işler, daha iyi çalışma koşulları, kadınların hakları, fırsat eşitliği, azınlıkların hakları için çalışıyoruz. Fikirlerimiz, prensiplerimiz kapsayıcı bir sistemi öngörüyor. Demokrasi de en kapsayıcı sistemlerden biri. Elbette mükemmel bir sistem değil ama elimizdeki en iyi sistem bu. Bizim de özgür katılımı teşvik etmemiz, çoğunluk için çok iyi sonuçlar elde etmek üzere çalışmamız gerekiyor.

“Bu odadaki herkes demokrasiyi savunmak için çok şeyi feda etti, Türkiye’deki yoldaşlarımızın yanındayız”

Demokrasi iktidarı ve muhalefeti içeren, vatandaşların oylarına saygı duyulmasını gerektiren bir dengeler sistemidir. Demokrasiyi savunmak için bu odadaki herkes pek çok şeyi feda etti. Zor zamanlardan geçiyoruz, pek çok dostumuz hapiste. Belarus’taki, Nijer’deki, Venezuela’daki ve Türkiye’deki yoldaşlarımızın yanındayız. Koruma ihtiyacı duyan herkesin yanındayız. Çünkü artık çok önemli bir şey tehlikede. Hiçbir siyasal ideoloji bu akımın karşısında bizim durabildiğimiz gibi duramaz. Güçlüyüz ve kazanacağız.

Küresel zorluklar, küresel iş birliği gerektiriyor çünkü hiçbirimiz tek başına bunların üstesinden gelemeyiz.

Gazze ve Ukrayna

Militarizm tekrar dünyanın pek çok yerinde yükselişte. Sosyalist aile ve onu bir arada tutan değerler daima barışa bağlanıyor. Zulme karşı verebileceğimiz en iyi mücadele iş birliğidir. Savaş bugünkü ev sahibi ülkemizin de çok iyi bildiği bir şey. Ukrayna’daki savaşla ilgili tavrımız son derece açık: Ukrayna’nın barış içinde yaşaması ve geleceğinin güvenliğini teminat altına alması en doğal hakkı. Ukrayna halkının yaptığı fedakarlıkları görüyoruz ve tüm müzakere süreçlerine tamamen desteğimizi sunmaya hazırız. Ukrayna’daki barış bizim için çok önemli.

Gazze’deki olağanüstü durumla ilgili de tavrımız açık. Bu, kesinlikle kabul edilemez bir durum. Bunun karşısında sessiz ve kayıtsız kalmak bizim topluluğumuzun yapamayacağı bir şey. Anneler ve babalar ölü çocuklarını taşırken, çocuklar açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıyayken buna sessiz kalamayız. Yeter. Uluslararası hukukun bu kadar açık şekilde ihlal edildiği bir durumda buna sessiz kalmamız mümkün değildir.

Üye partilerimiz, demokratlar daima barış için bu konuda seslerini yükseltiyor. O yüzden İsrail’e tekrar mesajımız; Gazze’nin işgaline, askerî operasyonlara son vermeleri. Filistinlilerin topraklarından kovulması kabul edilemezdir ve uluslararası hukukun ihlalidir. İsrail’in ablukayı kaldırmasını, Gazze’ye insanî yardımın ulaşmasını engellemeyi bırakmasını ve insanları açlıktan ölmeye mahkum etmemesini söylüyoruz. Çocuklar ölüyor, tıbbi yardım ulaşamıyor. İspanya ve Filistin’in BM Genel Meclisi’ne sunmak üzere yeni bir teklif hazırlamakta olduğunu da size duyurmak isterim. Gazze’ye insani yardım iletmek üzere hazırladığımız teklifte STK’ları bu sürece dahil etmek istiyoruz.

“Adaletin yanında olmak, kimsenin karşısında olmak değildir”

Adaletin yanında olmak, kimsenin karşısında olmak değildir. Birer insan olarak sahip olduğumuz değeri savunmaktır. Benim devletim pek çok noktada İsrailli rehinelerin salıverilmesiyle ilgili fikrini dile getirmiştir ama Filistinlilerin maruz kaldığı insani trajediyi de görmezden gelemeyiz.

Ancak uluslararası iş birliğiyle uzun ömürlü, kalıcı bir barış süreci tesis edebiliriz.

Ukrayna’daki ve Orta Doğu’daki trajediler dünyanın pek çok yerinde 120’den fazla çatışmayı görmezden gelmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne yönelik saldırılarda kadınlar ve çocuklar hayatlarını kaybediyorlar; bu da tarihimizin en büyük insani krizlerinden bir tanesi.

Kapsayıcılığa verdiğimiz taahhüt ve barışla kendimizi tanımlıyoruz ama dayanışma da en az bunlar kadar önemli. Topluluğumuz dayanışma temelinde bir araya geliyor. Küresel bir topluluk tesis etmek amacıyla sınırlarımızın dışına da taşıyoruz. İlericiliği, gelişmeyi desteklemekten vazgeçen ve bunun karşısında duran ABD hükûmetinin gelişmelerini endişeyle izliyoruz. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine olan taahhütlerinden vazgeçtiklerini, Paris Anlaşması’ndan çekilmeyi hedeflediklerini görüyoruz.

“Aşırı sağ yükselişte ama bu yükselişin elbette bir de inişi olacak”

Günümüzün ve geleceğin sorumluluklarıyla başa çıkabilmek için kendimizi güncellememiz gerekiyor. Tüm siyasi gücümüzü, irademizi önümüzdeki haziran ayında benim ülkemde AB Konferansı’nda tekrar göstermemiz gerekiyor.

Sevgili yoldaşlar, sözlerimin sonuna gelirken şunu ifade etmek istiyorum: Aşırı sağ yükselişte ama bu yükselişin elbette bir de inişi olacak. Bu, kaçınılmaz bir durum. Ulusalcılık, aşırı milliyetçilik tek pusulamız olduğunda karşımıza çıkan durum daima yolu kaybetmek oluyor. Sosyalistler olarak görevimiz iş birliği ve köprüler kurmak. Dayanışma bizim en büyük gücümüz.

Dönem değiştiğinde insanların gözlerini çevirdiği kişiler, bizler, sosyalistler olacağız. Bugün kuracağımız Küresel Yerel Yönetimler Ağı gibi girişimlerle yerel düzeyde de bağlarımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Pek çok durumda görüyoruz ki küresel sorunların çözümü yerelde yatıyor. O yüzden vizyonumuzu ve misyonumuzu izlemeye devam edelim.”

- Advertisment -